Aslında bütün kent, insanların diri diri gömüldüğü bir tabuttu. Farklı olan ebattı, yoksa mantık üç aşağı beş yukarı aynıydı. Senin için ayrılan hava bitince ölüyordun, bir daha gömüyorlardı.
Bilincimiz temelde, dil, mantık ve tabuların oluşturduğu toplumsal süzgecin, farkında olmamıza izin verdiği görüngülerin farkında olma durumudur. Toplumsal filtreden geçemeyen görüngüler, bilinç-dışılığı-m korur; ya da daha doğru bir anlatımla, toplumsal süzgecin, girişini engellemesi nedeniyle bilincimize nüfuz edemeyen hiçbir şeyin bilincinde ya da farkında değilizdir. Bilinçliliğin toplumun yapısıyla belirlenmesinin nedeni budur. Ancak, bu sözler yalnızca tanımlayıcı sözlerdir. İnsanoğlu, belli bir toplumun sınırları içinde çalışmak durumunda bulunduğundan, yaşamını sürdürme gereksinmesi, ona, toplumsal görüş ve kavrayış ilkelerini kabul ettirme eğilimindedir, dolayısıyla da, bilincinin farklı bir şemayı içermesi halinde bilincinde olabileceği şeyleri bastırır.