Gördü bir şah, ihtiyar yol ehlini;
Hırka sarmış, ansızın görmüş onu!
Der ki: "Sufi, sen mi hassın, yoksa ben?"
Der ki sufi: "Sus ki gerçek[ği] bilmeyen;
Hiç övünmek bizde yoktur, bilmeli;
Kim övünmüş[se], gerçeğe değmez eli!
HİKAYE
Sokrat'ın ermiş ölüm vakti hemen,
Var şakirtlerden biri demiş; "Hocam!
Biz yıkayıp, elbet kefenlerken seni,
Nereye gömsek, söyler olsan sen hani?"
Der ki Sokrat: "Bulmuş olsan sen beni,
Nereye dersen göm de gitsin sen beni!
Ben uzun ömrümde bulmazken beni,
Ölsem elbet hiç bulamazsın beni!
Öyle gitmek üzereyim, elbette ben,
Zerre kıl ki, bilemezsin bil kendini sen!"
Okurken hem de internet üzerinden biraz araştırdım ve gördüm ki, eser üzerinde epey detaylı araştırma yapılmalı. Özellikle çevirmen ve yayın evlerine yönelik. En doğru çeviri ve çalışmayı bulup gönül rahatlığıyla okuya biliriz. İsimler üzerinden konuşmak istemiyorum. Benim okuduğum kitap berbattı.Yaptığım alıntıları da düzenleme yaparak paylaştım. Hal böyleyken eserin içeriğine dair şimdilik yazacak bir fikrim yoktur.
yagmurdergisi.com.tr/archives/konu/g...historicalsense.com/Archive/Fener42...
Mantık Al-TayrFeridüddin Attar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,887 okunma
“Onun güzelliğiyle aşk oyununa girişmek mümkün değil... o, yüce lütfuyla bir ayna icat etti...
O ayna gönüldür, gönüle bak da onun yüzünü gönülde gör!”