Dostoyevski “Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık.” der ve Rus edebiyat geleneğini takip ettiğini işaret eder. Bence modern edebiyatçılar da, Kafka’nın böceğinden fazlaca etkilenmiştir. Edebiyatçılar; yabancılaşmayı, dönüşümü, yalnızlığı, çıkmazı bu usta yazardan öğrenmişlerdir. “Kumların Kadını”nı okuyunca bir kez daha bunu düşündüm.
“Bir ağustos günü bir adam ortadan kayboldu. Bir tatil gününde buharlı trenle yarım günlük mesafedeki sahile doğru yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı…”
Hikâye, kitap arkasında yazan bu olayla başlıyor. Sonrasında adamın kumla imtihanı, varoluşsal bir çizgide ilerliyor. Kahramanın çabası, bana “Körlük” romanındaki karantinaya giren insanların pislikten arınma mücadelesini hatırlattı. Anlatıdaki çiçeğin, böceğin, örümceğin “mantıksız zinası” da etkileyiciydi. Henüz Japon edebiyatı ile tanışmadıysanız bu eser sizin için iyi bir başlangıç olacaktır. Kitapla kalın.