Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Necib Asım

Necib Asım
@mantran
54 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
"Bir adamın ulvîyyeti için benim düstûrum mâzide, istikbâlde ebediyyen hiçbir vak'anın tebeddülünü arzu etmemektir. Yalnız ihtiyâca tahammül etmek değil, mümkin olduğu kadar onu istifâ etmektir. İhtiyâc önünde bütün idealizm bir yalandır. Fakat onu sevmeli." 1888, Defter-i Hâtıratında Niçe
Sayfa 86 - Çizgi
Reklam
Suâl: Emrin küllîsi, ya’nî mahmûdu ve mezmûmu, Hakk’a rücü’ eder denildi. Halbuki umûr-i mezmûmenin Hakk’a rücüundan akıl ürküyor. Cevap: Mezmûmât, aklın veyâ şer’in veyahut örfün ta’yîn ettiği bir emr-i i’tibârîdir. Ve bu i’tibâr taayyün-i nisebî ile kâimdir. Eğer bu taayyün-i nisebîden kat’-ı nazar olunsa mezmûmât bi-hasebi’l hakîka memdûhâta ve mahmûdâta münkalib olur. Meselâ şehvet, nefsin vücuduna yayılmış olan muhabbet-i ilâhiyye-i zâtiyyenin zılli olduğundan mahmûddur. Zîrâ bu şehvet sâyesinde nev’-i insânî bakâ bulur. Ve tecelliyât-ı cemâliyyeden bir nevi’ kemâlin lezzeti hâsıl olur. Fakat bu şehvet, zinâ süretinden vâkı’ olunca, neseb ve ırsın inkıtâını ve nizâmın ihtilâlini ve vukû-i fıte'ni mücib olduğundan mezmûm olur.
Sayfa 52 - Fass-ı İbrahim
Ve eserlerinin çoğunda cemâl semti celâl semtinden yeğ ve ona üstün olduğu için sonradan gelenlerin dedikodusuna yol açtı ve halk onun hakkında ihtilafa düştü. ... İmdi doğruyu bulmak isteyene gerekir ki insaf eyleye. Eğer şeyhlerin (konevî, ibn arabî) sözlerindeki anlaşılması güç yerleri anlayacak seviyede değilse o makamdan dem vurmaya, kendisini şek ve şüphe ile kınayıp sataşma vartalarına düşürmeye. Şeyh hakkında hüsnüzan yeğrektir. Eğer onun hakkında iyi düşünmüyorsa kötü de düşünmeye. Bütün müminlerin haline layık olan budur. Allah hüsnüzanı muvaffak eyleye.
Sayfa 60 - Şeyh Muhyiddin Arabi Hakkındaki İhtilaf Üzerine (Kabalcı)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tercüme: "Hak Teâlâ hazretlerinin atâsı ve kudreti, kâbiliyyete mevkuf olan halâikın atâsı ve kudreti gibi, kâbiliyyete mevkuf değildir. Zîrâ atâ-yı Hak kadîm ve kâbiliyyet ise hâdisdir. Atâ, Hakk'ın sıfatı ve kâbiliyyet ise, mahlûkun sıfatıdır; ve kadîm, hâdise mevkûf olmaz." Şerh: Bu fass-ı münîfin ibtidâsında îzâh olunduğu üzere
Şit Fassı, Şerh-i Sürhi Mesnevi,
“...when the ambitious man whose slogan is "Either Caesar or nothing" does not get to be Caesar, he despairs over it. But this also means something else: precisely because he did not get to be Caesar, he now cannot bear to be himself.”
The Sickness Unto Death
Reklam
Bu izahât anlaşıldıktan sonra metnin şerhi böyle olur: Peygamberler zikr olunan ilmi her ne vakit görseler, ancak hâtem-i evliyâ mişkâtından görürler. Ve mişkât-ı hâtem-i evliyâ, velâyet-i hâssa-i muhammediyyedir ve makâm-ı mahmûddur; ve o ilmi oradan cihet-i velâyetleriyle alırlar, cihet-i nübüvvetleriyle almazlar. Ve hattâ her bir peygamber
Sayfa 214 - Fass-ı Şit (18 Numaralı Metin Şerhi)
"ﮐﺸﻒ اﻳﻦ ﺳﺮ ﻗﻮﯼ در ﺧﻮاﺳﺘﻨﺪ ﺣﻞ ﻣﺎﻳﯽ و ﺗﻮﯼ درﺧﻮاﺳﺘﻨﺪ ﺑﯽ زﻓﺎن ﺁﻣﺪ از ﺁن ﺣﻀﺮت ﺧﻄﺎب ﮐﺎﻳﻨﻪ ﺳﺖ اﻳﻦ ﺣﻀﺮت ﭼﻮن ﺁﻓﺘﺎب" "Their puzzled ignorance -how is it true That 'we' is not distinguished from 'you'? And silently their shining Lord replies: 'I am a mirror set before your eyes'..."
Sufilere Göre Evlilik ve Bekarlık
Bekarlık ve evlenmenin fazileti konusunda, birbirinden farklı haberler ve bazen aynı derecede nakiller vârid olmuştur. Rasûlullah'ın (s.a.v) bu konudaki sözlerinin farklı ve çeşitli oluşu; insanların farklı yapı ve hallere sâhip oluşlarındandır. Bazıları için fazilet bekarlıktadır; bazıları içinse evliliktedir. (*)Bütün bu anlattıklarımız,
Semerkand, 2010, 21. Bölüm, 205-219 arası seçmece
İlim, Hakk'ın sıfatlarından bir sıfattır; ve Hakk'ın sıfâtı, Hakk'ın zâtında mündemic birtakım nisbetlerden ibâret olup zâtıyla berâber kadîmdir. Ve her sıfat bir ismin menşe'idir. Meselâ sıfat-ı ilimden Alîm; ve hayatdan Hayy; ve sem'den Semî'; ve basardan Basîr; ve irâdeden Mürîd; ve kelâmdan Mütekellim; ve kudretten Kadîr ve Kâdir; ve tekvînden
Sayfa 197 - A.Avni Konuk'un "İlim Maluma Tabidir Başlıklı Yazısından"
Ey Sâdi, bildiğin faydalı sözü beğenen bulunmazsa bile söyle. Bugün beğenmeyen yarın eyvah, o hak sözü dinlemedim diye feryad edecektir.
Sayfa 242 - 1971/Kilisli Rifat Bilge Tercümesi
Reklam
İstememeyi İstememek Beyanındadır
چون طمع خواهد ز من سلطان دین خاك بر فرق قناعت بعد زین "Sultân-ı dîn mâdem ki benden tama' ister, bundan sonra kanâatin başına toprak saçılsın!"
Sayfa 188 - mesnevi
Ehl-i Huzurun Aksamını Tarif Beyanında Teşbih ü Misaldir
Nitekim Cenâb-ı Şeyh-i Ekber (r.a) bu Fusüsu'l-Hikem'de binlerce hak'ayık ve maarif beyân buyururlar. Nice kimseler vardır ki, bu maârifi havsalalarına sığdırıp kabul edemez. Bu kabul edememek keyfiyyeti şübhe yoktur ki adem-i isti'dâddandır. Ve yine bir çok kimseler Hz. Şeyh-i Ekber mazharından vârid olan bu a'tâyâyı kabul edip ve âb-ı hayât gibi içip hazm ederler. Bu da kabüle olan isti'dâddan nâşîdir.
Sayfa 187 - hocalı okuyoruz
Dost "haydi gidiyoruz" dediğinde "nereye" diye sormayandır
"Ayrıca Allah Resûlü (s.a.v.) bu gazaya gelinceye kadar herhangi bir gaza için hazırlandığında gidilecek yeri söylemez, başka bir yere gider gibi görünürdü. Bu sefer çok uzak bir yere hareket ettiğinden ve bu gazayı aşırı sıcak bir mevsimde yaptığından, kalabalık bir düşmanla karşı karşıya gelme ihtimalini dikkate alarak durumu açıkladı. Savaşın özelliğine göre hazırlıkta bulunabilmeleri için Müslümanlara gidecekleri yeri söyledi."
Sayfa 55 - Ka
İç referansların önemi
İyi düzenlenmiş bir tez (makale), iç referansları çok olan bir tezdir (makaledir). İç referansları olmaması, her bölümün sanki daha önceki bölümlerde söylenenlerin hiç bir hükmü yokmuş gibi kendi başına ilerleyip gittiği anlamına gelir.
Sayfa 183 - 3. Bası, Can, 2018
Lisanın derinliğine bakar mısın (Sadeleştirmeyen eller dert görmesin)
Bu mertebenin husûlü, zât-ı sırfda muhtefî ve müstehlek olan bi'l-cümle nisebin, yani sıfatın lisân-ı isti'dâd ile zuhur takāzâsında bulunmalarından ve zâtın dahî onları kendi mahbesleri olan mertebe-i ahadiyetten ıtlak için tenfis etmesinden nâşidir.
Sayfa 110 - Vâhidiyet mertebesi
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.