SABAH SABAH DOLDUN YA İÇİME
Sen ceylansın,
Sevgilim.
Bekleye bekleye aşktan kızardığım,
Beni pişirdi bu sevda.
Adam etti, lal etti,
Sen şükretmekten yorulduğum mucizemsin.
Sen ummadık anda gelen ne güzel haber,
Manyak bir sesleniş..
Ey benim gülen yüzüm, sevgilim...
Senin güzelliğin dünyaya dedikodudur.
Bu ne güzellik, bu ne yüz, bu ne güldür?
Acaba saçın amberi görüp mis kokulu olmuş?
Bu ne saç, bu ne kahkül, bu ne zülüftür…
Aklım saçının kokusuyla doludur,
Bu ne güzel koku, bu ne ıtır, bu ne hoştur…
Gözyaşı dalgalarım taşıp başımdan aştı,
Bu ne deniz, bu ne ırmak, bu ne nehirdir...
Muhibbi ansızın divane oldu.
Bu ne aşktır, bu ne derttir, bu ne huydur…
Kanuni Sultan Süleyman
yalanım yok dünyada en çok sana hiddetlendim
çünkü sevdim
çok sevdim buna inandırdım imamı
Allah ve şahitler huzurunda sevgilim
belediye ikimizi topluma inandırdı
çoğu zaman bir öpücük kâfi mutabakattır
öyleyse attığımız imzaya ne gerek vardı
aşkımız hukuki bir gerekçeyle vurulmuştur
o imza devleti üstümüze bulaştırdı
*
ben seninle müşterek bir
Persephone
Bedenin aşkın timsali,
Aşkın defalarca üstüne katlanmış tonu.
Seni sevmek hele ki yangınlarda aşık olmak,
Kaos, sonu fırtına,
Beni kalbimden ediyor,
Sana aklımızda aşacağı kadar aşığım...
LUMIÈRE
Bir sahne vardı hatırlar mısın?
Dudağının kızılcasından...
Hatırlamıyorum kaç bölüm geçtim dudağından,
Ruhuna sıfır akış,
Rahat iniş,
Gökyüzü muhteşem...
Ellerim yanağında gezer,
GÜVE ETKİSİ
Yağmurun sesini duyuyor musun?
O nedenine şarkı gibi akıyor,
Yanakların kızarıyor,
Dudaklarını tattığım sokak başında o gün...
Sen yaşlanmayı bilmiyorsun bebeğim,
Beraber okuduğumuz kitabın yapraklarında seni öperken,
AĞAÇ ÇOCUK DENİZ
Yanaklarımda hayat var
Gözlerim beslediğim martılarda
Düşüncelerim kenarlarda koklaşan sevgililer
Söyleme kimseye hâlimi
Çiçek gibi açıldı ballı ellerim
Papatya koktu burnum
Üzerime kuru üzüm dökülmüş pilâvım