Ölüm süzmüş gözlerini Testi yazıtlarında sözü geçmez
Hiç eskitmeyecek beni bana benzeten hoyratlıklar Umudum çocuk sokulganlıkları eprimez Kendi saf yoksulluğu doyurur karınca yiyenleri Seni ben yeter dalgınlıklarımdan aldım koynuma Sabah dağınıklığı cücedir güneşsizliklerde Çoğalmaktan kaçma, çoğaltılmaktan
Reklam
Dünya duruyor yerli yerinde Kendi ekseninde dönüyor herkes Bir ben mi pervaneyim yörüngenizde Uydusu kölesi olduğum güneş
Feryad ki feryâdıma imdâd edecek yok Efsus ki gamdan beni âzâd edecek yok.
Yanağından aldığım öpücük Ölüme vereceğim rüşvet içindir Kayalardan geri dönen köpük Kahkahası patlayan denize inattır Gece ağarken sırtından dağların Baykuş gözleri parıldaktır şaşmaya Yakamoz delişmeni içi gümüş ağların Aymaz tuzaklarıdır kudurgan doğaya Beklentide volkanlardan fışkıran lâv Zaten isyanı değil midir aptal çoğalmalara
Taşlı tarlalarda bir tek gelincik Savaşmaz değmeyeceği ölümsüzlüklere
Reklam
Vüs’at Bey Ölümünü bekliyor Beni beklese ya
Mavi çocuk pencere Avcunda kartopu El ele yürüyor Çınar yaprağı serçe Ölüme zulme
Yok eller alnında Aya bakıyor tekil Suskun ıssıl göğsü Soluk buğu camlarda Haberi sonra gelir Atlar sırılsıklam Gök uykuda parlak buz Ak örtüsü ölümün Sela verilen sabah
Reklam
Ne bilir değişmezliği Yaşam yaşandıkça coşku Gelince anlaşılır Durağa
Aklım yok Yüreğim buz Mutluyum. Ama ne masal
Kattı önüne beni bir muhalif rüzgar
Aya Manzumeler
... Kalbinde keder ben, ruhunda gam ben, Her sabah ağlayan ben, her akşam ben, Bana son teselli ölüm olsa da Günümün üstüne gül koklamam ben! ...
Sayfa 236Kitabı okudu
Bilincimin dar boğazlarından yüzerek geçiyorlar belli belirsiz biçimleriyle. Onları, özlerinin dışında, başka bir anlam içinde seziyorum. Neden güzel olduklarını bulup çıkaramıyorum. Acaba güzel olan anlatılış biçimleri mi? Bilemiyorum. Aklımda kalanları, gelişigüzel yazıyorum. Belki de hepsi uydurma; aklımda öyle kalmış, ne yapayım? Şiirler hatırlıyorum, yabancı dillerden çevrilmiş, yabancı dil kokan şiirler: Orada her şey büyülü ve usandıran bir haşmetle görünür Bütün renkler ve kokular içiçe. Kader duvarları koyu ve karanlık gölgelerini salarlar Buradan ebediyete kadar. Daha eski dilden olanları da var: (Eskidikçe güzelleşiyorlar.) Mutasevver ve mülayim bütün muâdeletlerin müphemiyeti. Bu sakîm heyûlâyı fıtretle kaydediyor. Deniz cisimlerinin mütemadî in'ikası içinde Zulmet, bana artık zannedildiği kadar müstakim görünmüyor. Belki de bunlar, sadece, yabancı şiirlerin etkisiyle yazılmış. Bilmiyorum. Karıştırıyorum. Ya manzumeler! Seni hürmete layık yapan kara sapandır Toprak altında yatan ya deden ya babandır
Sayfa 647Kitabı okudu
627 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.