Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hammurabi ve Şiir
Hammurabi, hanedanının sonraki literatüründe çok farklı bir bağlamda yine ortaya çıkar: bir kadınla sadakatsiz sevgilisi arasındaki ironik diyalogda. Kadın adama aşkını ilân eder ama adam onu en kaba şekilde reddeder. Adam, cümlelerinden birinde aşk tanrıçasına ve Hammurabi'ye başvurur: "Nanaya ve kral Hammurabi adına yemin ediyorum sana, Bunlar gerçek hislerimdir, Senin aşkın benim için kaygı ve kederden ibarettir." Reddedişini güçlendirmek için tanrının ve kralın önünde yemin etmek üzücü bir durum olsa gerek.
Sayfa 123Kitabı okudu
Hammurabi Kanunları
Hammurabi'nin kanunlarının en meşhur kuralı, "göze göz, dişe diş" olarak bilinir ve Tevrat'ta da aynen geçer. Başkasını fiziksel olarak yaralayan kişi, aynı şekilde cezalandırılır: "Eğer bir adam, bir adamın oğlunun gözünü kör ederse, onun gözünü de kör edeceklerdir. Eğer bir adamın kemiğini kırarsa, kemiğini kıracaklardır." Bu durum ihmal vakaları için de geçerlidir: "Eğer bir mimar, bir adama ev yapıp, yapıtını sağlam yapmazsa ve yaptığı ev çöküp, evin sahibinin ölümüne sebep olursa, o mimar öldürülecektir. Eğer evin sahibinin oğlunun ölümüne sebep olursa, o mimarı oğlu öldürülecektir." Ama bu kural, o kadar da basit değildir, çünkü kurbanın ve suçlunun sosyal konumları da hesaba katılmaktadır. Ancak ikisi eşit konumdaysa ceza ile suç aynı olur. Fiziksel yaralanmalarla ilgili liste şöyle devam eder: "Eğer bir adam bir muşkenum'un (secde eden -bir kuruma bağımlılığı ifade eder) gözünü kör eder veya kemiğini kırarsa, bir Mana gümüş ödeyecektir. Eğer bir adamın kölesinin gözünü kör eder veya kemiğini kırarsa, fiyatının yarısını ödeyecektir." Diğer yandan: "Eğer bir adam, kendinden daha büyük (üstün) olan bir kimsenin yanağına vurursa sığır kuyruğundan bir kamçı ile kalabalığın önünde 60 defa kırbaçlanacaktır." Demek bu cezalar ancak taraflar sosyal bakımdan eşit olduğunda eşit oluyordu. Aksi takdirde sosyal farkın durumuna göre daha sert ya da daha yumuşak olabiliyordu.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Larsa'nın İşgali ve İlhakı
Larsa'nın işgali ve ilhakı, büyük bir askeri ve siyasi başarıydı ve Hammurabi, krallığının otuz birinci yılına bu başarının adını verdi: "Kral Hammurabi'nin, ordularının yolunu açık eden tanrılar An ve Enlil'in yardımıyla, ulu tanrıların kendisine verdiği üstün güçler sayesinde Yamutbal ülkesini ve Kralı Rim-Sin'i yendiği yıl". Sonraki yirmi yıl boyunca güney ve kuzey Babilonya birleşik kaldı ve bu durum bölgenin siyasi yapısı üzerinde kalıcı etkiler bıraktı. Hammurabi'nin halefi Samsuiluna döneminde güney tekrar bağımsızlığını kazanmasına rağmen, bin yıldan uzun süredir süren Babilonya'da hâkim olan balkanlaşmaya bir daha dönüş olmadı. Yaklaşık olarak 3000 yılından beri, bölgede küçük arazilere sahip şehirler politik merkez işlevi görmüştü. Dolayısıyla, hâkim siyasi varlıklar şehir devletleriydi. Bir şehir devletinin diğerlerine baskın çıktığı dönemler olmuştu ama bu birleşme dönemleri geçiciydi ve kısa süre sonra rekabet eden şehir hanedanlıkları sistemine dönülüyordu. Tüm bunlar Hammurabi'nin kısa süreli ama temel değişiklikler yaratacak şekilde birlik sağlamasıyla son buldu. Babilonya, bir daha hiç şehir devletleri diyarı olmadı; hükümdarları kırsala farklı düzeylerde hâkim olan, tek bir başkentten yönetilen büyük bir teritoryal devlete dönüştü. Birbirleriyle rekabet eden şehir devletleri bir daha ortaya çıkmadı. Hammurabi'nin hükümdarlığının siyasi açıdan en kalıcı sonucu bu olmuştu.
172 syf.
·
Puan vermedi
Hammurabi kitabı tam olarak bir biyografi kitabı olmasa da, Hammurabi'nin otoritesini ve diğer otorite devletlere karşı ültimatomlarını, resmi yazışmaları, muhasebe kayıtları, fetihlerini ve fetihlerden sonra şehirde kendi adaletini ve barışını sağlaması, halkın tüm borçlarını silmesi kendisinin gayet dönemine göre dikkat çeken bir şahıs olması yerinde bir durumdur. Dikili taşlardan ve kil tabletlerden yorumlanan bu şahıs, çivi yazısının önemini kaybetmesiyle de hakkındaki veriler sınırlıdır...
Hammurabi
HammurabiMarc Van De Mieroop · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2012103 okunma
1040 syf.
10/10 puan verdi
·
70 günde okudu
İlksöz: Kimler geldi, kimler geçti. Hiçbiri silinmedi. Tarihin başladığı ve şekillendiği, Dicle ve Fırat çevresi Mezopotamya. Tarih ilerledikçe Mezopotamya ile iç içe olan Mısır, İran ve Anadolu, yani batılıların deyimiyle Yakındoğu. Kapakta MÖ 3000ler dese de MÖ 6000lerden, Mezopotamya'daki ilk kültürlerden başlayan, MÖ 3000lerde Kent
Eski Çağ’da Yakındoğu Cilt I-II
Eski Çağ’da Yakındoğu Cilt I-IIAmelie Kuhrt · Türkiye İş Bankası Yayınları · 200964 okunma
Annesinin adı bilinmiyor. Tahtta selefi olan babasının adı Sin-muballit'ti ve o da yirmi yıl krallık yapmıştı. Her ikisi de Babil şehrini ve çevresini yöneten bağımsız krallar hanedanından geliyordu. Hanedanın 1900 civarında başlayan saltanatı, 1600'lere kadar varlığını sürdürdü. Bu krallara artık Babil'in Birinci Hanedanı deniyor; Hammurabi de hanedanın en şöhretli mensubudur.
Reklam
Hammurabi, M.Ö. 1792'de Babil Kralı oldu. Tahta çıktığında epeyce genç olmalı, çünkü kırk üç yıl boyunca tahtta kaldı; ama kral olduğunda onlarında mıydı, yirmilerinde miydi, otuzlarında mıydı bilmiyoruz. O zamanlar yaşam süresi şimdikinden daha kısaydı, ama bazı kişilerin yetmişine kadar yaşamış olduğu biliniyor ve büyük ihtimalle Hammurabi de bunlardan biriydi.
"Eğer bir mimar, bir adama ev yapıp, yapıtını sağlam yapmazsa ve yaptığı ev çöküp, evin sahibinin ölümüne sebep olursa, o mimar öldürülecektir. Eğer evin sahibinin oğlunun ölümüne sebep olursa, o mimarın oğlu öldürülecektir."(11)
Sayfa 100 - 11: CH § 229-30 = Roth 1997, 125.
Su ilk maddeydi (prima materia) ve eril ile dişil unsurlar arasındaki cinsel birleşme bir tanrılar soyunun oluşmasına yol açmıştı ve nesiller arası çatışma, değişime neden olmuştu. Enūma eliš'teki ilerleme, daha genç olan tanrıların atalarının var ettiği kaosu yatıştırmasının sonucuydu. Sokrates öncesi Yunan fikirleriyle benzerlikler açıktır: Thales de suyu her şeyin temeli olarak görüyordu ve Hesiodos'un Tanrıların Doğuşu ilerlemeyi, nesiller arası çatışmanın ve babayı katletmenin bir sonucu olarak tasvir ediyordu.
Sayfa 18 - KetebeKitabı okudu
Reklam
"Bir köle bir çoçuğu fırına atarsa, onu kireç kuyusuna atın."
416 syf.
5/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Sonda söyleneceği, girişte söyleyerek başlamak ne kadar doğru bilinmez ancak kitap, başlığına ve açıklamasına bakarak okumaya karar veren okuyucuda, adının uyandırdığı fikri içeriğinde sunan bir kitap değil. Hatta kitabın tek eksik yanı için felsefe denebilir. Bunu, okuyucunun kitap içeriğine ilişkin beklentilerini felsefi anlamda çok yüksek
Antik Yunan'dan Önce Felsefe
Antik Yunan'dan Önce FelsefeMarc Van De Mieroop · Ketebe Yayınları · 20229 okunma
İdari belgelerin nasıl yazılacağını gelenek belirledi ve hesap uzmanlarının yerleşik uygulamaları takip etmekten başka seçenekleri yoktu. Bu durum bilimsel, litürjik ve ritüel içerikli belgeler için geçerli değildi. Bu türden belgelerde katip yazıya geçirilenlerin anlamını güçlendirmek için işaretlerin seçimlerine karar verebilirdi.
Sayfa 135 - KetebeKitabı okudu
258 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.