Mustafa Kemal Atatürk'ün istanbul ve ankaradaki cenaze töreni albümü
Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün hemen ardından, on bir gün sonra Ankara'da gerçekleşmesi planlanan resmi cenaze töreni için hazırlıklar başladı. Törenin mimari açıdan odak noktasını teşkil edecek katafalkın tasarımı ünlü Alman modernist mimar Bruno Taut'a sipariş edildi. Bu arada Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonu'nda
Atatürk'ün Kütüphanecisi Nuri Ulusu'nun Mustafa Kemal ile olan çok kıymetli anılarına bu kitapla birlikte biz de tanıklık edeceğiz.
(Asıl adı Nurettin Ulusu'dur fakat çevresi ona Nuri adıyla hitap etmiştir.)
'Allah'ım benim canımı ya 29 Ekim'de ya da 10 Kasım'da al' diyerek dua eden Ata'mızın kıymetli
başta Başöğretmen ve Başkomutan, Ulu Önder Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; O'nun ilke ve inkılaplarını gelecek nesillere öğretmeyi kendine ilke edinmiş tüm öğretmenlerin; Öğretmenler Günü kutlu olsun.
“İsmet, orduyu Sakarya’nın gerisine çek” der. Bu, orduyu yüz kilometre geriye çekmek demek. İnönü telaşla, “Peki” der, Eskişehir ile Ankara arasındaki alanı işaret ederek, “Buraları ne yapacağız, milleti burada nasıl bırakacağız?” Bunun üzerine Mustafa Kemal, “İsmet” diyerek sözüne başlar, “Orduyu çekmediğimizi farz edelim, ne yapacağız? Yapabileceğimiz bir şey yok. Bak İsmet, sen oraya çekilirken Papulas ne yapacak, seni takip edecek. Yani bizim vatanımızın içine girecek. Yani, ikmal hatları uzayacak.” Mustafa Kemal Anadolu’da yol olmadığını biliyor. “Halbuki ben” der Mustafa Kemal, “Memleketimin içine çekiliyorum. Bırak gelsinler. 0nları vatanın harim-i ismetinde boğacağım.” Yani onları girilmesine asla izin verilmeyecek özel namus alanımızda boğacağım. Zekice bir kelime oyunuyla İsmet Paşa’nın adı da kullanılarak söylenen bu sözler hem onu onore etmiş hem de ikna etmiştir. Nihayetinde ordu Sakarya’nın gerisine geri çekilmiştir. Atatürk Papulas’a Mareşal Kutuzov’un Napolyon’a oynadığı oyunu oynamıştır.
İstanbul Hükümeti’nin azlettiği ve hakkında idam fetvası verdiği Mustafa Kemal Paşa, muzaffer ve güçlü kumandan olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden “Gazi” unvanını ve Müşir (Mareşal) rütbesini aldı.
Atatürk’le ilgili “Atatürk kurucumuzdur", “Atatürk 20. yüzyılın büyük devlet adamıdır" gibi devamlı kullanılan klişelerimiz var. Bunlar doğrudur ama elzem olan bazı sloganları maalesef kullanmıyoruz. Birincisi Atatürk, Türkiye Mareşali’dir. Büyük bir mareşaldir çünkü başka mareşalleri takdir etmeyi bilmiştir. Büyük mareşaldir çünkü sivil hayata geçmeyi bilmiştir. Bunlar onun en büyük özelliklerindendir. Büyük ve yaratıcı adamlar bu geçişleri kolaylıkla yaparlar. İkincisi Atatürk bir organizatördür. Hem askeri alanda hem de politikada başarı göstermiştir. Büyük bir devlet adamı olduğunun göstergesi olarak monarşiyi Cumhuriyete dönüştürmüş ki bu gerçek bir İnkılabtır.
Kitapta bilmediğimiz bir çok bilgiye yer verilmiş. Atatürk'ün Mason localarını kapatmasından, Mim Kemal Öke ile aralarında geçen tartışmaya, Yunus Nadi'nin çıkarttığı Cumhuriyet Gazetesinin kapatılmasına kadar bir çok araştırma eklenmiş...
Esere, Osmanlıdan, Cumhuriyetin ilk dönemlerine kadar kurulup kapatılan Mason localarını o dönemlerde kuran Masonların isimleri de eklenmiş...
Kitabın bir bölümünde 1939 -1950 yılları arasında kurulan 13 Locanın listesinde 12'nci Locadan 14'e atlanması ve 13 rakamının neden atlandığının henüz bilinmediğinden bahsedilmesi ilgi çekici...
Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren Ulu Önder Atatürk'ün , Masonlara taviz vermeyişi akıcı bir dil ile yazılmış olsa da eser de çok fazla tekrar var...
Eserde en çok hoşuma giden bölüm ise, Mustafa Kemal Atatürk ve Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak Paşa'nın aynı gece aynı rüyayı gördüklerinin anlatıldığı bölüm oldu...
Eser, bilgi dolu olsa da, konular biraz daha detaylı yazılabilinirdi.