Disiplin
Bir yetersizliği yalnızca alıştırma ve deneyim düzeltebilir ve gerekli becerilerin edinilmesi, ancak uzun alıştırmalarla mümkün olabilir. Disiplinsiz çocuk başkalarıyla bir arada çalışarak disiplin kazanır, birileri ona yaramaz olduğunu söylediğinde değil!
Sayfa 267 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
G
Her bireyin kendi hatalarının farkında olması, hataların düzeltilmesinden daha önemlidir.
Sayfa 269 - Kaknüs YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"Bir çocuğa başaracağını hissettiği bir görevde asla yardım etmeyin." -Maria Montessori
Sayfa 117Kitabı okudu
Son yıllarda çocuğa yoğun bir toplumsal ilgi gösterilmeye başlandı. Diğer önemli toplum hareketleri gibi bu da tek bir kişinin ya da örgütün başlatmasıyla değil, çeşitli yer ve yönlerden birbirini izleyen patlamalar biçiminde ortaya çıktı. Bilim, çocuk ölümlerinin oranında görülmedik bir düşüş sağlamakla bu harekete bir zemin hazırladı. Ardından okullarda çocuklara yüklenen derslerin ağırlığı dikkati çekti. Çocuk sağlığı konusunda yapılan araştırmalar onların mutsuz, yorgun; omuzlarının çökmüş, ciğerlerinin her an vereme dönüşebilecek zayıflıkta olduğunu ortaya koydu.
Çağdaş şehirlerdeki iç içe yaşantıda çocuklara yer yoktur. Otomobillerin sel gibi akıp geçtiği sokaklarda, acelesi olan yetişkinlerin koşuşturdukları kaldırımlarda nasıl yer olabilir onlar için? Kendi işlerini tamamlamaya vakit bulamayan yetişkinlerin, çocuklara ayıracak zamanları da yoktur. Genellikle hem baba hem de ananın çalışması gerekmektedir. Aksi halde, çocuklar da onlarla birlikte yoksulluk çekeceklerdir. Daha iyi koşullarda yaşayan çocukların hayatları bile dört duvar arasında geçer, bakımlarını yabancılar üstlerine almışlardır. Evin ana babaya ait bölümüne geçmelerine izin verilmediği bile olur. Ne onları anlayan biri vardır, ne de kendilerine özgü faaliyetlerini sürdürebilecekleri bir köşeleri. Sessiz olmalı, hiçbir şeye el sürmemelidirler. Çünkü hiçbir şey onların değildir, her şey yetişkinlerin malıdır. Çok yakın zamanlara kadar çocukların benim diyebilecekleri bir iskemleleri bile olmamıştır.
Ruhsal bir alışkanlıktan olmalı, yetişkinler kendi çocukları için uygun bir ortam hazırlamak gereğini pek duymazlar. Sanki toplum onların varlığından utanç duymaktadır. İnsanoğlu kendisi için yasalar koymuştur, ama öz evlatları için böyle bir gerek duymamış, onları yasa dışı bırakmıştır. Çocuklar, ana babalarının diktatörce heves ve içgüdülerinin insafına bırakılmışlardır. Oysa çocuklar dünyaya geldiklerinde geçmiş kuşakların yanlışlarını düzeltebilecek bir güç, dünyayı değiştirebilecek yeni bir soluk getirirler beraberlerinde. Ne var ki, yüzyıllar boyu, belki de insanlığın başlangıcından beri çocuklarının ihtiyaçlarıyla, gelecekleriyle pek ilgilenmeyen insanoğlu, son yıllarda onların varlığının bilincine varmış bulunuyor. Çocuk sağlığı konusundaki ilerlemeler sayesinde, yaşamın ilk yılında ölen çocuk sayısında gittikçe artan bir düşüş kaydedilmekte. Yirminci yüzyılın başından bu yana çocuğun hayatı ve sağlığı konusundaki görüşler yepyeni boyutlar kazandı. Okullar çağdaşlaştırıldı. Gerek okullarda, gerekse evlerde, yumuşaklığı, hoşgörüyü ön plana alan yeni eğitim ilkeleri benimsendi.
Reklam
Bilimdeki ilerlemelerle açıklanabilecek bütün bu gelişmelerden başka, kökleri ancak insan duyarlılığının daha derinlerinde aranabilecek bazı hareketler görüldü. Artık çocuklar ciddiye alınıyor. Şehirlerde onlara park yerleri, oyun alanları ayrılmaya başlandı. Çocuk tiyatroları kuruldu, çocuk yayınları gün geçtikçe artmakta. Artık kendi boylarına uygun giyecekleri, eşyaları var onların da. Yavru Kurtlar ve benzeri çocuk örgütleri, onlara kendilerine özgü bir biçimde bağlılık duyabilecekleri, övünebilecekleri toplumsal dayanışma imkânları sağladı. Politikacılar bile onları kendi devrimci amaçlarına alet etmek için taraftarlıklarını kazanmaya uğraşıyorlar. Kısacası, sonuçları ister sevindirici, ister üzücü olsun, çocuklara gösterilen ilginin gün geçtikçe artmakta olduğunu artık inkâr edemeyiz. Ana babalarının bayramlık elbiselerini giydirip eş dost görsün diye sokağa çıkarttıktan zavallılar olmaktan çıktılar. Artık içinde yaşadıktan toplumun bir parçası çocuklar. Gün, çocukların günüdür ve bu gerçek, toplum için büyük önem taşıyan bazı sorunları beraberinde getirmektedir.
Yetişkinin gerek ruhsal, gerekse fiziksel sağlığı nasıl bir çocukluk geçirdiği ile yakından ilgilidir. Bizim yanlışlarımız çocuklarımızı etkiler, onlar üzerinde silinmez damgalar bırakır. Biz öleceğiz evet, ama yanlışlarımızın cezasını çocuklarımız çekecek. Bir çocuğu etkileyen her şey, insanlığı da etkiler; çünkü insanın eğitimi ruhunun en gizli, en yumuşak derinliklerinde gerçekleşir.
Çocukları seven, ama onları hor gören bir yetişkin, kendi yanlışlarının aynası olan gizli bir üzüntü kaynağı aşılar çocuklara.
İnsanlığın gönenmesinde güçlü bir güdü görevini yüklenecek olan, çocuğun fiziksel değil, ruhsal yapısıdır. Çocuk ruhu insanlığın ileri adımlarını belirleyecek ve belki de onu daha üstün bir uygarlık biçimine eriştirecektir.
Reklam
Bir çocuğu etkileyen her şey, insanlığı da etkiler; çünkü insanın eğitimi ruhunun en gizli, en yumuşak derinliklerinde gerçekleşir.
Yetişkinler dediklerimiz de ana, baba, öğretmen olduklarına göre, yetişkinlerin tümü, dolayısıyla çocuğun mutluluğundan sorumlu olan bütün toplum, suçlu sandalyesine oturtulmaktadır. Bu şaşırtıcı suçlamada bir "kıyamet alameti" niteliği vardır. Adeta mahkeme-i kübrada yükselecek olan şu ses kadar korkunç ve esrarlı: "Size emanet ettiğim çocuklara ne yaptınız?" Gösterilen ilk tepki, itiraz ve savunma olur: "Elimizden geleni yaptık. Çocuklarımızı severiz. Onlar için ne fedakârlıklara katlanmadık ki." Böylece iki zıt görüş karşı karşıya gelmektedir. Biri bilinçlidir, öbürü ise bilinçaltından yükselmektedir. Savunma, bildik ve köklüdür. Ama bizi burada pek ilgilendirmez. İlginç olan suçlamadır, sanığın savunması değil. Sanık, çocuğa bakacağım, yetiştireceğim diye çırpınadursun, bir sorunlar çıkmazında dolanmakta, çıkış yolu olmayan bir ormanın içinde kendini o ağaçtan o ağaca vurmaktadır. Çünkü bu çırpınmalarının, yanılgılarının nedeninin kendi özünde yattığını bilmemektedir.
Hepimiz bilinçli olarak, bile bile işlenmiş yanılgılara üzülmemize karşılık, bilinmedik yanılgıların büyüsüne kapılmaktan kendimizi alamayız.
1.151 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.