Üstad! Siyaset, tarih, sanat, davet külliyelerinden oluşan bir üniversite gibiydi. Öğrenci gibi seyyar satıcı da Büyük Doğu ile tanışınca kitap çapında bir müktesabata sahip olurdu. Onun, "Kapıdan göndersem bacadan gelir." ifadesiyle Büyük Doğu'ya bağlılığını ifade ettiği bir seyyar saticı, üniversite talebeleri için öğretim üyelerinden daha ziyade dinlenmeye ve sohbet edilmeye değer görülürdü. Talebeler, fakültedeki derslere gitmez, Marmara Kiraathanesi'nde ya da Küllükde Üstad'ın çevresinde yetişen seyyar satıcıyı dinlerdi..
Serin soğuk azıcık ıslak ve nemli Suvas sabahından merhabalar..
Bugünkü mevzumuz Marmara Kıraathanesi.. merhem hocamız Mehmed Niyazi Özdemir ve o dönemdeki nirengi noktaları sayacağımız başta Hilmi Oflaz beyefendi olmak üzere Necip Fazıllar binbaşılar öğretmenler yazarlar şairler ressamlar ve daha niceleri o zamanların üniversite kürsülerinden farksız Marmara Kıraathanesinde toplanırlar ve ilim mütala ederlerdi.
Birçok kimse birçok kimse buradaki Kartal Dağyeli isimli mikrobun Mehmet Niyazi'nin zatının olduğunu rivayet ederler şahsım adına o şekilde düşünmüyorum. Burada içimizi burkan en acı olaylardan birisi ise bir zamanlar Marmara kıraathanesi'nin gerçekten olması ancak günümüzde maalesef ve maalesef olmaması gerek mekan gerek zaman gerekse de şahıslar olarak Marmara kıraathanesi tarihi unutulmuş tozlu sayfalarında yerine aldı milletimizin başı sağ olsun..
Merhum fethi Gemuhluoğlu Nihal Atsız için adamlık bazı insanlarda sıfattır ancak Nihal Bey'in zatıdır buyurmuştur. Biz de buradan yola çıkarak diyebiliriz ki vefa insanlarda bir sıfattır ancak vefa Mehmet Niyazi beyefendinin zatıdır.
Vefanın eti kemiğe bürünmüş hali kimdir desek bunun en tabii cevabı cennet mekân Dr. Mehmet Niyazi olur..
Yakın tarihi öğrenmek istiyorum o tarihte kimler neler yapmış farklı bir bakış açısıyla okuyayım öğreneyim diyorsanız birçok farklı ismi birçok farklı perspektif, bakış açısı ve muvaceheden öğrenebileceğiniz hakikatli bir kitaptır ayrıca hepimizin en sevilen Yayınevi arasında bulunan Ötüken Neşriyatında kuruluşu kitabımızda anlatılmaktadır.
Esenlikle kalınız ürününüz bol kazancınız bereketli olsun..
Beyazıt'taki Marmara Kıraathanesi'nde kahvenin müdavimleri (çoğu okur-yazar, üniversite mensubu) oturuyormuş; o sırada biri girmiş içeri:
-Halkevi'nde Nurettin Topçu'nun konferansı var, kalkın gidelim demiş.
Oturanlarda bir hareket olmamış, içlerinden, biri okuduğu gazeteden başını kaldırarak:
Bırak yahu, demiş "Kırk yıllık ahlâk dâvası".
Evet öyle. Rahmetli Topçu bütün ömrünü "önce ahlâk" diye geçirdi. Neden sonra bir parti "önce ahlâk ve maneviyat" diye çıktı ortaya, keşke bu sloganı terketmeseydi.