BİR İZMİR HATIRASI
2008 yılı Mart ayı sonları. Sektörümüzle ilgili fuarı gezmek, bir kaç şahsi iş ve ziyaret amacıyla İzmir'e gitmiştim.
Sabahın çok erken saatleri Basmane'ye indim. Bilenler bilir, o saatlerde orada aç köpekler çöp bidonları etrafındadır ve bir çok kişi korkar onlardan. Caddenin karşısına geçerken irice bir beyaz köpek ardımdan gelmeye başladı. Karşıya geçince durdum. Dönüp bakınca o da durdu. Gayri ihtiyari trafik yoğun olmasa da telaşlandım. "yolda durulmaz acele et" diyerek gelmesini işaret ettim. Sanki söylediğimi anlamış gibi hızlıca yanıma geldi. Hafifçe eğilip bir kaç kere başını okşadım. Hiç bir şey demeden arkamı dönüp Alsancak'a doğru yürümeye başladım. Yaklaşık iki kilometre yürüdüm deniz kıyısında bir banka oturdum. Arkamı dönünce köpeği yine gördüm. Bir kaç metre ötede yere uzanmış bana bakıyordu. Ama ne bakış. Gözlerindeki minnet ve mutluluğu görmemek mümkün değildi. Yakın olmasa da ilerdeki çocuktan bir gevrek aldım. Yarısını önüne koyup tekrar banka oturdum. Simidi yedikten sonra Köpeğe baktım. Öylece duruyordu simit. Anladım ki onun açlığı başkaydı.
BİR İZMİR HATIRASI
2008 yılı Mart ayı sonları. Sektörümüzle ilgili fuarı gezmek, bir kaç şahsi iş ve ziyaret amacıyla İzmir’e gitmiştim.
Sabahın çok erken saatleri Basmane’ye indim. Bilenler bilir, o saatlerde orada aç köpekler çöp bidonları etrafındadır ve bir çok kişi korkar onlardan. Caddenin karşısına geçerken irice bir beyaz köpek ardımdan gelmeye başladı. Karşıya geçince durdum. Dönüp bakınca o da durdu. Gayri ihtiyari trafik yoğun olmasa da telaşlandım. "yolda durulmaz acele et" diyerek gelmesini işaret ettim. Sanki söylediğimi anlamış gibi hızlıca yanıma geldi. Hafifçe eğilip bir kaç kere başını okşadım. Hiç bir şey demeden arkamı dönüp Alsancak’a doğru yürümeye başladım. Yaklaşık iki kilometre yürüdüm deniz kıyısında bir banka oturdum. Arkamı dönünce köpeği yine gördüm. Bir kaç metre ötede yere uzanmış bana bakıyordu. Ama ne bakış. Gözlerindeki minnet ve mutluluğu görmemek mümkün değildi. Yakın olmasa da ilerdeki çocuktan bir gevrek aldım. Yarısını önüne koyup tekrar banka oturdum. Simidi yedikten sonra Köpeğe baktım. Öylece duruyordu simit. Anladım ki onun açlığı başkaydı.
"Hayatım boyunca gıpta ettiğim hatta sinir olacak kadar kıskandığım tek varlık Ayı’dır. Ayı ayı evet, bildiğin ayı. Kafalarına göre yatıp bir mevsim boyunca uyuyabildiklerini bilmek asabımı bozuyor. Dünyada bundan daha konforlu bir şey olabilir mi acaba? Düşünsenize Aralık gibi uykuya dalıp Mart sonuna doğru uyandığınızı. Ayı olsaydım keşke. Gerçi sağdan soldan sık sık ayı olduğuma dair laflar duyarım ama mecazen değil gerçekten kürklü pençeli bir ayı olmayı çok isterdim."
BİR İZMİR HATIRASI
2008 yılı Mart ayı sonları. Sektörümüzle ilgili fuarı gezmek, bir kaç şahsi iş ve ziyaret amacıyla İzmir’e gitmiştim.
Sabahın çok erken saatleri Basmane’ye indim. Bilenler bilir, o saatlerde orada aç köpekler çöp bidonları etrafındadır ve bir çok kişi korkar onlardan. Caddenin karşısına geçerken irice bir beyaz köpek ardımdan gelmeye başladı. Karşıya geçince durdum. Dönüp bakınca o da durdu. Gayri ihtiyari trafik yoğun olmasa da telaşlandım. "yolda durulmaz acele et" diyerek gelmesini işaret ettim. Sanki söylediğimi anlamış gibi hızlıca yanıma geldi. Hafifçe eğilip bir kaç kere başını okşadım. Hiç bir şey demeden arkamı dönüp Alsancak’a doğru yürümeye başladım. Yaklaşık iki kilometre yürüdüm deniz kıyısında bir banka oturdum. Arkamı dönünce köpeği yine gördüm. Bir kaç metre ötede yere uzanmış bana bakıyordu. Ama ne bakış. Gözlerindeki minnet ve mutluluğu görmemek mümkün değildi. Yakın olmasa da ilerdeki çocuktan bir gevrek aldım. Yarısını önüne koyup tekrar banka oturdum. Simidi yedikten sonra Köpeğe baktım. Öylece duruyordu simit. Anladım ki onun açlığı başkaydı.
Uğur UKUT