Bir mağazada, "Bu pantolonun 34 bedeni var mı?" der gibi arkadaşlık uygulamalarıyla yapılan aşk seçimleriyle, günümüz insanının, "Hiç tanıyamamışım seni," hayal kırıklığı arasında bir paralellik olabilir mi?
Doğanın da insanlar kadar onulmaz yaralar aldıgı bir dönemde yazmak gibi bir serinkanlılığa dayalı bir uğraş, ya sağırlığın ya da körlüğün sağladığı bir bencillik zırhı kuşanarak yürütebilirdi ancak.
Yaşamak bir günü daha atlatmak demekti, o kadar.