Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ne güzel cahildik, Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa... Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri. Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu... Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her zaman ekmek
Kitap okuyan bi insan kendini ve okuduğu kitapları sorgulamali bence. Sırf çok satıyo yada ne biliyim akıcı ,kurgusu iyi diye okumamali her eline geçeni. Okuduğu kitaptan birseyler öğrenmeli. O kitabın son sayfasını kapattiginda kafasında bi yığın masal değil ham bilgi olmalı ona yönelmeli gözünü açmalı! Arada bi beyin bilgiye doyunca kurgu romanları okumalıki beyin bilgiyi hazmetsin. Sırf kurgu romanı okursak dünyada gözleri kapalı kulakları sağır bir insan gibi kalırız ne gündemden haberimiz olur ne gerçeklerden..
Reklam
Ben toprağa 36 numara ayaklarıyla basan bir kadınım. tuhaf bir masal. yerde ne var, yer boncuk, gökte ne var gök boncuk, işte ortasında ben varım. hayatım uzun süren bir şaşkınlıktan ibaret olacak sanırım. Didem Mamak
Sen saçlarını tararsın. Ben seni, puslu aynanın içinde bir resim, ağır ağır uçuşan perdenin üzerinde bir gölge olarak fark ederim. Masal keser dört bir yan. Seni yeşiller içinde bir cennet çiçeği velvelesinde ilk kez gördüğümde, sen o musun, diye sormam bile. Bilirim ki rengini gizlesen kokunu saklayamazsın, perdeni çeksen ışığını boğamazsın... Nazan Bekiroğlu - 'Baran'; Fıtratın Dili
Ne güzel insanlar vardı eskiden. Çocukluğumuzu kaplamışlardı. Bize masal anlatırlardı Cinlerden, perilerden. Büyük anneler, büyük babalar vardı. O zaman hepsi uzaktı ölümden. Hem sevdirir hem korkuturlardı. Acı hikâyeleri bile tatlı başlardı. Demek bunun için gittiler hikâyelerden. Ne güzel insanlar vardı eskiden. ___ Özdemir Asaf
youtube.com/watch?v=KJOCzus... "Olur da olamazsam buralarda Yanağındaki küçük çukura saklanmak istiyorum,uyumak.. Yüzyıllarca uyumak.. İlla isim konulacaksa ben masal değil hayat demekten yanayım Bu yolları yan yana yürümekten yanayım.. Erguvanlar açmaya başladı,mavi mi pembe mi ayırt edemiyorum renkleri,kokuna bir isim bulmaya çalışmaktan da vazgeçtim. Geldiğinde bir masada kahvemizi yudumlayıp, heyecanla dedikodu yapacağız, sana kaçırmadan anlatmam gereken aylar biriktirdim.. Biraz sessizlik olacak sonra Sen hüzünlü gözlerini uzaklara salacaksın. Cümlelerim topallayacak,ağır aksak kelimelerle soracağım; Nasılsın? Nasılsın derken bile iyi olmana dualar ediyor olacağım.. Hiçbir sözümüz umutsuzluk taşımayacak, inanacağız, inandıracağız, yaşadığımız cehennemin cennete dönüşeceğine. Herkesin unuttuğu küçük bir çocuğa gülümseyerek, İnsanların koşarak geçerken fark etmediği selpakcı amcanın gülüşüne karşılık vererek.. Ve bırakarak bu dünyanın tüm kandırmacılarını kendimize insanca bir yol çizeceğiz! Gelmek isteyen ardımıza düşecek.. Gel ! Orada mutlu olduğunu biliyorum ama inan bencilce değil bu isteğim. Bir gün hiç gelmemeye karar vererek gidersen,bavulumu hazırladım geçmişi koymadım içine,adı ‘ geçmiş’ olacak gelecekleri beraber yaşayalım diye ! Gitme ! Seni şah damarıma sakladım,adım atarsan yırtılır derim,kanar dizlerim. Ölürüm. Bir daha ayrılığı kaldıramam ,yüküm ağır ! Susma ! Kelimelerin senin ayak izlerin. Nereye gittiğini bulamazsa ölür benim ellerim ! Seni Seviyorum …"
Reklam
Aşk Yeniden Aşk yeniden  Akdenizin tuzu gibi  Aşk yeniden  Rüzgârlı bir akşam vakti  Aşk yeniden  Karanlıkta bir gül açarken 
Babam ‘Gökdelenler şehrin mezar taşları’ derdi. Benim babam öldü, şehirler niye ölmesin? bana masal anlatma
duy beni,duy nolur dön bana,dön nolur, aşk dediğin elbet bir yol bulur... aşk dediğin böyle son bulur, kalbin durur, bir masal olur.. -MAJESTE-
Siretin güzelliği yüreği kuşattığı bir gecede, Fantaziyeler talan olur saçılır birkaç hecede. Suret… Dış güzellik… Akıbeti olan… Okyanusun maviliği… Siret… Gönül güzelliği… Kalıcı olan… Okyanusun derinliği… Suretin güzelliğini arayan her göz yanıldı! Suret, bir ömür güzelliği taşıyabilir sanıldı. Siretin güzelliğini arayan her göz gönüldendir.
Reklam
İnsan soyuna soyuna deriye varır, onura, öz saygısına varır. Bunları yüzmek, koparıp atmak, güçtür ya, soyunmayı yürekten benimsemiş kişi, sırası geldiğinde, bu son adımı atmayı değer bellediğinde, ölmesini bilir. Ne ki, bir tek kez yapılabilecek bu işi, böyle bir eylemin değerini anlayacak kişiler karşısında yapmak ister. Yanılır da, sırası geldi diyerek, olmayacak bir yerde girişirseniz bu işe, acı bir masal olur çıkarsınız.” Bilge Karasu /Göçmüş Kediler Bahçesi ,.
İstanbul deyince aklıma bir masal gelir Bir varmış, bir yokmuş...
”Her gece gönlümün masalını okuyorsun ertesi gün beni bir masal gibi unutuyorsun.” H. A. Saye
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.