Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Son 12 yılda yaşanan 3045 kadın cinayeti unutmadık, unutmayacağız
Bacak aramda bir güvercin ölüsü var Anne, şimdi bütün gökyüzü benim olsa ne olur ? Sıtmalı akşamlardan biriydi, yürüyordum sabıkalı kaldırımlarda, İlkin arkamda gürültülü adımlar duydum. Korkacaktım vaktim olsaydı.. evimi kim bu kadar uzağa koymuştu Ya da ben neden bu kadar uzaklardaydım ? Yağmur çiseliyordu, aylardan Temmuz'du günü sorma bana
Özgecan'a yazılmış
Bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne Şimdi bütün gökyüzü benim olsa n'olur Sıtmalı akşamlardan biriydi Yürüyordum sabıkalı kaldırımlarda İlkin arkamda gürültülü adımlar duydum Korkacaktım vaktim olsaydı Evimi kim bu kadar uzağa koymuştu ya da ben neden bu kadar uzaklardaydım? Yağmur çiseliyordu Aylardan marttı Günü sorma bana
Reklam
Masalın sonu
~giden dönmedi kalan unutmadı..
Masalın sonu giden dönmedi kalan unutmadı .... youtu.be/MIhHE6LslPQ
Reklam
Masalın Sonu; Giden dönmedi, Kalan unutmadı.
Masal anlatmak istiyorum ; sana… Gökyüzünün serin, bulutların ağlak olduğu zamanda ; taammüden biriktirdiğim anılarımı havai acımtırak renklerle nasıl aylaklaştırdığımı … Bir masal; belki kötü olacaktı sonu… Hep aynı rüyayı görüyordum o zamanlar, yüzümde garip bir ifadesizlik ile uyanıyor , canımın acısını yüzüme çarptığım suyun serinliği ile azaltmaya çalışıyordum. Oysa çaresi belliydi , koşarak kaçmalıydım olduğum yerden , bir adım yanılma payı bırakmadan kaybolmalıydım, koordinatlarını kimsenin kestiremeyeceği, mutluluk enlem boylamları arasında yaşamalıydım geri kalan ömrümü… Önceden tembihlenmiş gibi suskun olacağıma , alabildiğince konuşmaktan dilim ağzımda büyüyor; fakat susamıyordum. Nasıl bir ırmaktım öyle gürül gürül, fakat şimdi döküldüğüm deniz bile rengimi ayrıştırmış gibi kabul etmiyor beni… Hıçkırık düşleri ile gülmeli oynaşmalı bir hayat umut ederken ; ümidin keşfine mahal bırakmayan düşlerin elinde oyuncak olmuştu kaderim. Yutkunmak istiyorum boğazımdaki yumru bile seni hatırlatmaktan geri kalmıyor, “masalın dinamiklerine aykırı acılıkları “ ,savaş stratejisi yapar gibi hayatıma yerleştiriyordu geleceğe düşülen notlarım. Ağzımın kenarına iliştirilmiş gülümseme ile akşamı çok ettim ben, belki işten güçten belki bastırma isteğinden , hatırlamadım gibi davranıyordum… Hiçbir sabah bir önceki ile aynı değil biliyorum fakat onca zaman sonra kelimelerin seninle buluşma isteğini kendime anlatamıyorum. Masal anlatmak istiyordum sana, fakat masal bitmiş … Senden kalan bir şey yok… Posta kutusu boş, birkaç fatura ve broşür; hayat gibi! Hasan SABAH
Yalnızlık... Yalnızlık; farklı farklı yazılarda, farklı farklı yazarlardan, farklı dillerde, farklı duygularla anlatıldı; anlatılmaya çalışıldı. Farklı insanlar, farklı zamanlarda okudular, inandılar, bağlandılar, gülüp geçtiler, bazen de kendilerini buldular yazılarda. Herkesin yalnızlığı farklıydı neticede. Kimi sandı ki; aşık olduğu yoksa ya da sevdiği yanında değilse; yalnızım. Kimi kalabalıklar arasında kendine yer bulamadı, dedi ki; yalnızım. Kimi anlattıklarını dinleyecek birini bulamadı, kimi anlattıklarını anlayacak birini bulamadığından yalnızdı. Herkes yalnızdı, her şey yalnızdı. Koskoca dünyada insan bir kendine kalmıştı. Peki kendinden kendine bir şey kalmayanlar? Durup aynaya bakamayan, yolda tek yürüyen değil; yürüyecek yolu olmayan, derdini kimselere değil, dağa taşa değil; kendine bile anlatamayanlar? Onlar neydi? Yalnız mıydı? Kayıp? Yitik? Neydi bu; yaza yaza tükenmeyen, anlatarak bitmeyen sonu gelmez destansı yalnızlık masalı? Bizi yalnız bırakan eller miydi, biz miydik? Bizdik. Bu masalın hem kahramanı, hem kara şövalyesi, hem de yazarıydık. En büyük kimsemiz ve kimsesizliğimiz kendimizdik, bilemedik.
Masalın sonu; Giden dönmedi Kalan unutmadı..
413 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.