"Dünya bir oyun sahnesi bütün kadınlar ve erkekler birer oyuncu" der Shakespeare bir oyununda. Bir başkasındaysa "Hayat bir maskeli balo" . Ben de öyle düşünür katılırım bu sözlerine. Zira hepimiz gözlerimizi açar açmaz kurarız sahnemizi, perdeler açılır, roller dağıtılır, geri sayım yapılır-yapılmaz-Oyun der başlarız yeni güne. Kim bilir belki ondan daha eski çağlarda da böyle diyen çıkmıştır da biz Shakespeare'i biliriz. Hayır artık Turgut Özben'in izini sürdüğü rahmetli arkadaşı Selim Işık var. Evet o da öyle düşünenlerden olmalı ki her sabah sahnesini kurup -bizler gibi- rolleri dağıtıp başlıyor oynamaya o küçücük yaşamı -belki de kendine göre haddinden büyük-fazla- yaşamı boyunca. Fakat bir farkla; bizler bilinçsizce kurar, dağıtır, oynarken sahnede rollerimizi, o; bilinçli bir eylem olarak gerçekleştiriyor bunu. Ve belki de ona hayatı dayanılmaz kılıp terketmesine sebep olan da işte tam bu sebep!
Caanım Turgutçum Özben, kendince sürdürmeye çalışıyor arkadaşının oyununu kaldığı yerden. Gidince anlaşılan değeri, yaşatılmaya çalışılan sanki hala...
Okuyunuz efenim ya da okumayın.
Nasıl isterseniz! :)