Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Erbakan
1909 yılında 31 Mart Olayı münasebetiyle irtica kavramını icat eden İttihatçı Masonlar, Sultan Abdülhamid'i tahtından indirip, Selanik'teki Alâtini köşküne hapsetmişlerdi. Sultan Abdülhamid ile aynı siyasi kaderi paylaşan Erbakan da benzer şekilde Başbakanlık'tan indirilip, siyasetten uzaklaştırılmıştır.
"Müslümanlar'da da büyük adamlar arasında Masonlar vardır efendim!" dedi. "Evet, Mısır'da Şeyh Muhammed Abduh Masondur" dedi; "İskenderiye'deki ehramlar locasını o açtı... Sonra Sultan Murat... Namık Kemal... Onlar da Mason!"
Sayfa 78 - oğlak
Reklam
"Masonluğu dünyaya İngilizler sokmuştur;... "Dünyada iki büyük kuvvet vardır: İngilizler, Masonlar!"
Sayfa 77 - oğlak
Herzl, 1904'te öldüğü ana kadar, Yahudilerin Filistin'e göç etmelerini sağlayan resmi izni elde etmek için çabalayıp durmuş, fakat tüm bu çabalarında başarısız olmuştur. O, siyonizm hayalinin gerçekleşmesi için mutlaka II. Abdülhamit'in tahttan indirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Gerçekten de siyonist hareketin liderleri vakit kaybetmeden Osmanlı Devleti'ni işgal edip parçalamak isteyen devletlerle irtibata geçtiler. Ardından "Genç Türkler" ve ona bağlı olan "İttihat ve Terakki" gibi yönetime muhalif gruplarla işbirliği yapmaya başladılar. İttihat ve Terakki, Arap düşmanlığıyla bilinen ırkçı-Turancı bir cemiyettir. Bu nedenle Siyonistler, Masonlar, dönmeler ve dış güçler bir araya geldiler. Sultanı tahttan indirme planlarını görüşmek maksadıyla Selanik'te ardı ardına toplantılar düzenlediler. Çünkü Siyonizm'in hayallerini boşa çıkaran bu Sultan hala devletin başındaydı.
Masonlar ayrıca Jön Türklere güvenli barınma imkanları sunuyor, yayıncılık faaliyetlerine mali destek sağlıyor, fikirlerini yaymak ve bağış toplamak için yaptıkları Avrupa seyahatlerini finanse ediyordu.
"Masonlar önceleri kusursuz bir örgütlenmeyle gizli, mistik ve sembollerden oluşan mimari bilgileri saklayan taş İşçileri olarak biliniyorlardı. İşte Ayasofya'nın kadim mimari planları da bu temele dayanır.."
Reklam
Söylediğimin bununla hiç alakası yok .Zavallı Hür Masonlar kötü niyetli öyle çok suçlamanın hedefi oldular ki, ben tekrar etmeyeceğim.
Her türlü ahlaki kaygıdan arınmış olarak, gizli işleri için gereken kaynakları dünyadaki yasadışı silah ticaretinden, uyuşturucu trafiğinden ve fuhuştan elde ederler. Eylemleri; CIA, Mossad ve MI6 gibi dünyanın önde gelen istihbarat örgütleriyle de, Mafya, Asya Üçlüleri (E.n: Triad: Çin Mafyası) ve Japon Yakuzası gibi uluslararası suç örgütleriyle de iç içedir. Ortak amaçlarına uygun olabilecek her türlü kılığa girerler ve Masonlar gibi gizli örgüt- lerle iş birliği yaparlar. Hara Krisna'dan, Hristiyan ve Müslüman köktendincilere kadar her çeşit aşırı hareketten ve hepsinden önemlisi de, terörizmden onlar sorumludurlar.
280 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 günde okudu
Dan Brown' un kaleminin kokusu Ayhan Özden in eşsiz anlatımıyla
İlk sayfadan itibaren kitap adete sizi kendi içine çekiyor .Okurken Dan Brown un kitaplarındaki gizemi ezoterik öğeleri ,gizli örgütleri, sanat eserlerindeki gizli mesajları masonların bağlantılarını çözmeye çalışıyormuş gibi hissettim. Siradanligin ötesine geçen olay örgüsü fantastik kurgusu ile okuyan herkesi içine çekebilecek bir kitap. Gül ve haç örgütü , Masonlar ,Tapınak şövalyeleri ve egzotik örgütler kitaba mistik bir boyut kazandırıyor . Newton un çocukluğu ve hayattindan kesitler ,Mozart in müziği ve besteleri Freud ve Jung un buluşması hepsi ustaca fantastik bir olay örgüsü ile kurgulastirilarak olağanüstü bir anlatımla okuyucuya sunulmuş . Bütün bu ezoterik ögelerin fantastik anlatimin belki de en çok hoşuma giden tarafı bizden de birşeylerin olmasi ülkemizdeki tarihi , dini yerler öğeler bir şekilde bu ezoterizmin içine nakış nakış işlenerek kurgulanmış . Kitabın bazı bölümlerinde cozulmeyi bekleyen şifreler bulacaksiniz. Kitabın bitmesini hiç istemedim .Bu tarz kitapların edebiyatımızda çoğalması dileğiyle Keyifli okumalar
Havass
HavassAyhan Özden · Müptela Yayınları · 2023828 okunma
Cumhuriyetin kurulmasının ardından Masonlar, CHP kadroları içinde örgütlenmeye başladılar. Atatürk, 1935 yılında, bu Masonik örgütlenmenin farkına vararak locaları kapatma kararı aldı. Ancak yine de Masonik felsefe yaşamaya ve dahası dönemin Halkevleri ve Köy Enstitüleri gibi kurumlarıyla kitleselleşmeye devam etti. Halkevlerinin kuruluşunda tüm yetki, birçok masum insanın asılmasından sorumlu olan Ankara İstiklal Mahkemesi’nin Mason Reisi Dr. Reşit Galip’e verilmişti. Dr. Galip, Halkevlerinin açılışı ile ilgili TBMM’de yapmış olduğu konuşmada İslam dininin Türkiye için yol gösterici olamayacağını iddia etmişti. Halkevlerinin açılmasında adı geçen bir diğer tanıdık isim, Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ydı. Behçet Kemal Çağlar, 1935 Halkevleri adlı kitabının önsözünü Kaya’ya ayırmıştı. Şükrü Kaya, Halkevlerini şöyle anlatıyordu bu önsözde: Halkevlerinin kültürel, sosyal ve ekonomik bakımlardan az zamanda yaptıkları tenvir, irşat hizmetlerini anlamak için kitaptaki yazılar ve rakamlar sağlamcaşahittir. Halkevleri vatandaşların medeni, bedii irfan ve zevk ihtiyaçlarını tatmin edecek müesseselerdir. Her yurttaş orada bildiğini öğretir, bilmediğini öğrenir. Her Türk münevveri bilgisini istidadından ziyade bu milletin onu yetiştirmek için sarf ettiği emeği borçludur. Hiçbir makam, hiçbir memuriyet, hiçbir eser bu borcu tam ödeyemez. 1934 yılına gelindiğinde, Halkevlerinin sayısı 103’e çıktı. Üye sayısı 55 bini bulan Halkevlerinde, 2 milyondan fazla kişi “eğitim”den geçirilmişti bu süre zarfında.
Reklam
TENBÎH Misyonerler, hıristiyanlığı yaymağa, yehûdîler, Talmûtu yaymağa, İstanbuldaki Hakîkat Kitâbevi, islâmiyyeti yaymağa, masonlar ise, dinleri yok etmeğe çalışıyorlar.
Bu ülkünün simgesi, "motor"du. 27 Mayıs'tan sonra Milli Birlik Komitesi'ne "kendi motorumuzu" yapabileceğimize dair brifing vermişti. Anlattığına bakılırsa heyecandan ağlayan subaylar onu sanayi bakanı yapmayı düşünmüşlerdi ancak "masonlar" bunu engellemişti!
Sultan II. Abdülhamid Hân'ın Filistin'de bir İsrail Devleti'nin kurulmasına izin vermeyeceğini anlayan Siyonistler, onu hürriyet naraları atan İttihat ve Terakki Cemiyeti eliyle tahtan indirdi. Bunu zaten masonlar da itiraf etti. Osmanlı yönetimini ele geçiren İttihatçılar bununla da yetinmeyerek Osmanlı Devleti'ni Birinci Dünya Harbi'ne katılmasını sağlayıp yenilmesini seyretti. Bunun üzerine Filistin'de bir İsrail Devleti'nin kurulmasının önünde artık hiçbir engel kalmamıştı. Osmanlı'nın yenilmesi için Siyonistlerin çalıştığına dair itirafı ise New York'ta çıkan "The New Palestine" adındaki Yahudi gazetesinin 1923 Nisan sayısında görüyoruz: "Siyonist teşkilatı genel başkanı Chaim Weizmann'ın emir ve işaretiyle Birleşik Amerika'da bir konferans gezisinde şöyle demiştir: "Zannediyorum ki harbin başlıca iki neticesinden birisi de Yahudi yurdunun kurulması hadisesi teşkil ettiğini, harbin tarafsız yazılacak tarihi gösterecektir. Biz bunun için harb ettik ve Türklerin mağlubiyetine hizmet ettik! 1897 Siyonist Kongresi'nin kararlarına ve Siyon liderlerinin protokollarına uyularak otuz milyon Avrupalının telef olmasına sebep olduk!"
Sayfa 94 - Motto YayınlarıKitabı okudu
1.124 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.