İnsanın ve İnsanlığın Ölümü
İnsanın içini karartan, karabasan dönüşen bir ruh ortamında var olmak bilinç ve direnç gerektirir. Duygulara kapılmadan sağlıklı bir düşünüş ile yaşamak ise böylesi bir zamanda oldukça güç. İnsanlığı savuran büyük bir kasırga var. Bedenselliğin ötesinde ruhlarda yaşanıyor büyük sarsıntı ve savrulma. İnsanların genelinde düşünmenin ötesinde
Sayfa 83 - MGV Yayınları
O zamanki Türk-Yunan meseleleri ile, Gazi Mustafa Kemal'in Yunan siyaseti hakkında, o devrede Türk-Yunan Mübadele Komisyonu reisi ve Muhtelit Mübadele Heyetinde bir aralık Türk heyeti başkanı olarak çalışan (sonra vekil ve sefir) Cemal Hüsnü Taray'ın, gerek Türk-Yunan münasebetlerinin gelişmeleri, gerek Gazi Mustafa Kemal'in Balkan siyaseti hakkında ilgi çekici, fakat yayınlanmamış hatıraları vardır. Bu hatıralar şunu göstermektedir ki Gazi, iki taraf arasında, günlük, kısır ve çapraşık çatışmaların aleyhinde idi. Bunların mutlaka temizlenmesini istiyordu. Gene şu anlaşılmaktadır ki, Gazi'nin bütün ümit, emel ve gayreti, Türkiye'nin batısında ve Balkan Avrupasında, en az Tuna'ya kadar varacak bir ittifaklar ve emniyet bölgesi kurmaktı. Buna çok önem veriyordu. Kendisi de aslında bir Rumelili, bir Balkanlı ve bir süre Sofya'da, Belgrat ve Karadağ'a da şamil ataşemiliterlik yapmış bir eski kurmay olarak, Balkanların havasını, Balkanların mizacını iyi biliyor ve bölgeye değer veriyordu. Böyle bir Balkan ittifakının lideri ve Avrupa'nın bu sıfatla da sözü geçer adamı olmak… Öyle sanıyorum ki bu onun belki biraz masum, fakat hiç şüphe yok ki doğru ve yerinde bir hayali idi.
Sayfa 316 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Reklam
çürüyor! belki de çürümüş, kokuyor insanlık. nefesimi kesiyor bu perestlik... izmler mi getirdi bizi buraya yoksa tanrılarımız mı çoğaldı!? ne çok şeye tapıyor insanlık
Son yıllarda meydana gelen bütün katliamlarla kanlı çatışmaların çoğu, karmaşık ve çok eski kimlik "dosyaları"yla bağlantılıdır; bazen kurbanlar umutsuzca her zaman hep aynı taraftır; bazen de ilişkiler tersine döner, dünün cellatları kurban haline gelir ve kurbanlar cellada dönüşür. Şunu söylemek gerek, bu sözcükler bile ancak dış gözlemciler için bir anlam taşımaktadır; bu kimlik çatışmalarına doğrudan taraf olanlar için, acı çekenler için, korkuyu yaşayanlar için sadece "bizler" ve "onlar", hakaret ve ödeşme vardır, başka bir şey değil! "Bizler" zorunlu olarak ve kesinlikle masum kurbanlarızdır, "onlarsa" zorunlu olarak suçludurlar, şimdi ne çekerlerse çeksinler, eskiden beri hep onlar suçludurlar.
Bugün insanlardan bahsetmek istiyorum. Insan ağızdan bir çırpıda çıkan ama derin bir anlam içeren kelime. Bu kelimenin içini dolduramadıkça hakkını veremedikçe biz hep kaybeden,birilerinin hayatına kötü izler bırakan olacağız.Sahi hiç oturup düşünüyor muyuz bu insanlar nasıl bu kadar cani, vicdansız,acımasız kötü kalpli, iğrenç yaratıklar haline
Azizim İbrahim Cemali, 25 Ağustos 1974 Tam gönlümüzce olmadı ama yine hayli şey oldu. Gazeteleri okudum. Yapılan haritalara baktım. Fakat bugünkü durumu kavramış olmaktan uzağım. Mesalâ Lefkoşa kimin ne elinde, bilmiyorum. Bir bölümü bizde, bir bölümü onlarda diyorum. Fakat bir düz şehrin yarı yarıya nasıl bölüneceğini anlamıyorum. Ateşkes
Reklam
389 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.