128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Zihinsel engelli ve güçlü Lennie ile zeki ve ufak tefek George karakteri arasındaki garip dostluğu anlatıyor kitap. Saflığı ve kontrolsüz gücü nedeniyle başını sürekli belaya sokan Lennie ve onu hiç yalnız bırakmayan dostu George! Lennie içimizdeki masum taraf, George da kurnazlığın, biraz da açık gözlü olmak gerektiğinin ete kemiğe bürünmüş hali sanki. Ne de olsa güç, kontrol edilmek için akla ihtiyaç duyar. Çok sevdim ve bir çırpıda okudum. Ve son olarak; kitabın isminin Robert Burns’ün bir şiirinden ilham alınarak ortaya çıktığını biliyor muydunuz? “En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider...”
Fareler ve İnsanlar
Fareler ve İnsanlarJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 2023170,7bin okunma
"Kendisine karşı insanlık dışı bir zulüm işlenen bir zümrenin sırf bu yüzden değerli ve masum olduğunu düşünmek yanlış olur. Elbette, öyle de olabilirler; ancak, gördükleri zulüm buna kanıt teşkil etmez. Yaşanan zulüm sadece ve sadece mazlum grubun zayıf olduğunu gösterir. Güçlü olmuş olsalardı, belki de bu defa zulmeden taraf olacaklardı."
Sayfa 169 - HitkitapKitabı okudu
Reklam
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 saatte okudu
“İnsan olmak kolay değildir, hele ki ‘insanca’ yaşanabilecek bir toplum düzeni yoksa!” Fareler ve İnsanlar Nobel edebiyat  ve Pulitzer ödüllerinin  sahibi John Steinbeck tarafından yazılmış bir roman.  Amerika’nın 1929 Ekim’deki borsa krizinden, II. Dünya Savaşı’nın başlamasına kadar geçen 12 yıl süren Büyük Buhran sırasında, Kaliforniya’da bir
Fareler ve İnsanlar
Fareler ve İnsanlarJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 2023170,7bin okunma
TOMA romantizmine dair
O yaz günü -unutulmaz yaz günü- Taksim Meydanındaki kalabalık, fırtınada kükreyen bir denizden çok, yumuşak ama sürekli dalgalarla kıyıyı döven sabırlı, inatçı bir gelgiti andıran hareketlerle siyah giysili, maskeli, durmadan gaz bombası atan polislerin karşısında önce geri çekiliyor, biraz kendini topladıktan sonra yine dönüyor, her
Sayfa 53 - Doğan Kitap 1.Baskı Mayıs 2015Kitabı okudu
232 syf.
10/10 puan verdi
Ne demeli, ne yorum yapmalı ki? Yaşanan o kadar acı, kaybedilen o kadar can… Yazık… Okudukça, “Ne çok nefret barındırabiliyor insanoğlu içinde böyle,” dedim. Kendi çıkarları doğrultusunda her şeyi yapabileceğini, yapabileceğimizi okumak gerçekten de sarsıcı. İnsanları sınıflandırmak, bize doğru gelmeyen sınıfı dışlamak, acılarından mutlu olmak, hatta öldürmek ve ölümlerinden memnuniyet duymak… İnsanlığımızı sorgulatıyor. Kitabın geçtiği zaman, İkinci Dünya Savaşı ve en acımasız diktatörlerden Hitler’in Dünya’da başlattığı kaos dönemi. Ölümden kaçıp, gelecek umuduyla başka bir ülkede yurt edinmek için, başka milletlerden medet uman milyona yakın insan. Genç, yaşlı, çocuk… Biraz diplomasi, biraz nefret, biraz ırkçılıkla sonları ölüm masum insanlar… Bu kitabı okuduktan sonra Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’ndaki etkisi konusunda hiçbir fikrim yokmuş dedim. Daha fazlasını öğrenme isteğim ve yine bu konudan bahseden Zülfü Livaneli’nin eserini okuyarak başlama arzum arttı. Sadece kitabı okurken, bu kadar genel değil de daha öznel yazılmış olsaydı bu kitabın daha da vurucu olabileceğini düşündüm ama buna rağmen bu hali de oldukça etkileyici. Ben politikadan, diplomasiden, birinin taraf olup olmamasından anlamıyorum. Ben bu kitabı duygularımla okudum. O 800 kişinin neler yaşadığını, neler hissettiğini düşünerek okudum. Okuyacak olanlara tavsiyem de budur. Benim gibi duygularıyla okumaları.
Struma
StrumaHalit Kakınç · Destek Yayınları · 2012757 okunma
Türkiye Cumhuriyeti
20. Yüzyılda Osmanlı'nın elinde sadece Anadolu kaldığı zamanlarda 1. Dünya Savaşı başlamıştı. Dünya, Osmanlı'ya "Hasta Adam" diyordu. Ekonomi, eğitim, askeriye bitikti. Borç yatağında debeleniyordu Osmanlı. Sonra, Anadolu birden istilaya uğradı. Dört bir yanımızı işgal etmişlerdi. Yunanistan, İtalya, Fransa, Rusya, İngiltere! Ve daha
Reklam
261 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Sitemiz de ki kitap kardeşim olan Hakan Kahraman Beye, bu kitabı okumama vesile olduğu için çok teşekkür ederim... Altı ile on iki yaş arasında olan çocukların, atom savaşı esnasında güvenilir bir yere götürülürken uçakları saldırıya uğrar ve çocuklar kendilerini bir adanın ortasında bulurlar. Bundan sonra hayatlarının iki amacı vardır; hayatta
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202079,8bin okunma
80 syf.
10/10 puan verdi
Harika! Tek kelime ile harika bir kitap. Pişmanlık ve korkuyu o kadar güzel betimlemiş ki. Sanki birazdan tüm korkularınız bir vücut halini alarak yakanıza yapışacak. Zweig'in aslen soyut olan duyguları böylesine somutlaştırması, hayran olunası bir kalem olduğunu tekrar tekrar gözler önüne seriyor. Kitapta geçen bir yer var sizlerle paylaşmak istediğim. Sanırım şöyle bir şeydi; Bir şeyden korkarsan aklın sürekli onda olur. Korkumuz aklın düşmanıdır. Fikirlerinize sürekli hücum eder. Korkumuzu ve korkumuzun kaynağı olan kişiyi sürekli düşünürüz. Ve korku zamanla yerini nefrete bırakır. Nefret de savaşa.. Maalesef dünyamızda bu kadar savaş varken şu cümleleri okumak, üzerinde düşünüp, fark etmediğim şeyi işaret ediyor. Evet savaşta birbirinden nefret eden iki taraf vardır. Ve yukarıdaki sözde de geçtiği gibi savaş, genellikle bir tarafın karşısındakini bir tehdit olarak görmesine karşın hissettiği korku ile aşama aşama gün yüzüne çıkar. Korkuyu bertaraf etmek için savaş çıkartılır. Yani savaşmak, saldırıda bulunmak bir cesaret veya güç gösterisi olmaktan ziyade bir korkaklık göstergesidir. Ve savaşmayı haklı gösterebilecek tek şey masumları korumaktır. Herkesin, masum canlıların zarar görmediği ve barış dolu bir güne uyanması ümidi ile.. Kitaba gelirsek ise sanırım Stefan Zweig'in beni şaşırtmasına artık şaşırmamam lazım. Benden size ufak bir tavsiye; ulaşım araçlarındayken okumayın. Aksi taktirde benim gibi durak kaçırmanız olası..
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022102,3bin okunma
Paranoya hastaları, var olmayan sesler ve varlıklar ve olmamış olayların varlığını kabul ettirmek için, etraflarındaki kişilere çok kolay zarar verebilirler. Kendilerini çok eleştirir fakat eleştiriyi kabul etmezler. Her zaman karşı taraf suçlu, kendilerini masum görürler.
Sayfa 306Kitabı okudu
344 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitap isminden de anlaşıldığı üzere kaçırılan ve işkence edilen kayıp kadınları konu ediyor. Sapkın insanların masum kadınlar üzerinde kendi tatminlerini gerçekleştiren ve hiç bir iz bırakmayan sürekli şehir değiştirip, kadın avlayan bir psikopatın zalimliğini gözler önüne seriyor... Çocukluğundan itibaren suça meyilli olan katil daha küçücük yaşlarında önce hayvanları sonrasında ise kadınlara yöneliyor. Peki ama bunun sebebi ney? Aile içi yaşanmaması gereken travmaların sonucuna katil ne zaman ve nasıl taraf olabiliyor? Kendi iç dünyasında masumlara yaptığı onca işkencenin sebebi annesinden kaynaklı olabilir mi? Kitabın her sayfası gizem dolu. Olay yeri inceleme uzmanı Darby McCormick çocukluk döneminde şahit olduğu bir olay ile aradan geçen uzun yıllar sonrasında tekrar karşılaştığında artık o korkan, zayıf kız çocuğu olmamasına rağmen, yaşadığı olaylardan dolayı vicdan azabı çekip, suçluların bıraktığı ipuçlarını toplarken en samimi arkadaşının yasını tuttuğunu katil de en az onun kadar iyi biliyor... Bir olay yeri incelemesinde karşılaştığı kurban Darby'i katile yaklaşmasını sağlayacak en büyük unsur olsa da, katilde Darby ile aynı düşünceleri paylaşıyor ve bunun olmaması için akıl almaz bir yol izlemeye karar veriyor... Yazarın dili sade ve anlaşılır. Polisiye bir eser de olması gereken gizem son sayfalara kadar sürüyor... Temposu hiç düşmeyen kitabı polisiye seven okurlara kesinlikle tavsiye ederim...
Zindan
ZindanChris Mooney · Pegasus Yayınları · 2016120 okunma
Reklam
Murat Menteş- Köşe Yazıları
Rahmetli Atatürk Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağız onları söyleyiniz. [MUSTAFA KEMAL ATATÜRK] Başlıktaki ifadeyi ilk duyduğumda, 35 yaşındaydım. Polisiye roman uzmanı Erol Üyepazarcı telaffuz etmişti: "Rahmetli Atatürk…" [Siz duymuş muydunuz?] 35 sene boyunca her gün Atatürk adını işittim, söyledim. Fakat
Armağan Hey! Verhoyan dağlarında geyik yayan ve alın terinden başka kazanç bilmeyen çekik gözlü, yağız yüzlü çobanlar ve buzullar arasından bir kardelen gibi fışkıran Saha Yurdu'nun masum çocukları; benim yiğit kardeşlerim!.. Bu şiiri sizlere armağan ediyorum. Bir büyük ozan ve ulu bir kamdı o. Buzullar içinde yanan bir odlu yürekti... En eski
544 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.