Başkalarının ne dediği elbette en sonunda önemli değildir. Önemli olan hissettiklerimizin hakikiliği, sahiciliğidir.
Sayfa 498 - İletişim Yayınları
Ama bana karşı hiçbir zaman tamamen içten olmadığı için, onu tam da benimseyememiştim.
Sayfa 496 - İletişim Yayınları
Reklam
"Kendini artık hırpalatma" "Yalnızca onuru, gururu ayaklar altına alınırken, insanın başını eğmemesi lazım."
Sayfa 483 - İletişim Yayınları
"Dünya canavar ruhlu insanlarla dolu evladım" dedi annem. "Hiçbir şeye aldırmayacaksın"
Sayfa 406 - İletişim Yayınları
Bazen o düdük sesi sensindir.
Sonra büyük bir geminin çok uzaktan ve derinden gelen düdüğünü duyar, alemi, hayatımı, o gemidekilerin gözünden düşünürdüm.
Gerçekten anlıyor muydum? Önemli olan aşık olduğumuz kişiyi anlamaktır elbette. Bunu yapamıyorsak, hiç olmazsa anladığımızı sanmak da iyi bir şeydir.
Sayfa 389 - İletişim Yayınları
Reklam
İnsanın evi karnının doyduğu, kalbinin olduğu yerdedir.
Sayfa 365 - İletişim Yayınları
Küskünlüğümün ve kırık kalbimin kimseye faydası yoktu.
Sayfa 306 - İletişim Yayınları
Bir şekilde kendimizi korumaya almamız gerek..
"Diplomatik küskünlük" dediğim bu küskünlüğüm, kalp kırıklığımın acısından çok, bir mecburiyete dayanıyordu: Bize kötü davranan kişiye, aynı şeyi bir daha yapmasın diye bizim de bir ceza vermemiz ve gururumuzu korumamız gerekir.
Sayfa 302 - İletişim Yayınları
Hayatta en büyük yanlış, daha fazlasını isteyip mutlu olmaya çalışmakmış.
Reklam
İçimde saklı kalmış sözlerin dışarı çıkmak istediğini, ama yaşadığımız dünyanın buna izin vermediğini acıyla hissettim.
Sayfa 297 - İletişim Yayınları
Evli oldukları, bir yatağı paylaştıkları, birbirlerine dokunmak için başka çok fırsatları olduğu halde, bunu niye şimdi beni yanımda yapıyorlardı? Not: Ben de bunu çok sorgulardım, insan sevince alışıyor ve kendini kısıtlamak istemiyor :)) ama tabiki dikkat etmek gerekir :))
Sayfa 294 - İletişim Yayınları
“Hayatta en büyük yanlış, daha fazlasını isteyip mutlu olmaya çalışmakmış.”
“Hayatın bir ucu açık, eğlenceli bir serüven olduğunu düşünen birinden, hayata küskün, içine kapanık, kederli bir adama dönüşmek üzereydim. Hayatta artık hiçbir şey olmayacak duygusu üzerime yavaş yavaş çöküyordu.”
Aslında kimse, onu yaşarken hayatının en mutlu ânını yaşadığını bilmez. Bazı insanlar kimi coşkulu anlarında hayatlarının o altın ânını “şimdi” yaşadıklarını içtenlikle(ve sık sık) düşünebilir ya da söyleyebilirler belki, ama gene de ruhlarının bir yanıyla bu andan da güzelini, daha da mutlu olanını ileride yaşayacaklarına inanırlar. Çünkü özellikle gençliğinde, hiç kimse bundan sonra her şeyin kötü olacağını düşünerek hayatını sürdüremeyeceği gibi, insan eğer hayatının en mutlu ânını yaşadığını hayal edebilecek kadar mutluysa, geleceğin de güzel olacağını düşünecek kadar iyimser olur.
Sayfa 73
Resim