Veli Toplantısı
Günde sekiz saat mesai. Akşam eve gelmem saat yediyi buluyor. Tüm günüm, akşam yemeğini yedikten sonra içeceğim çayın hayalini kurmakla geçiyor. Eve bir geliyorum, öğretmen bizim oğlana beş sayfa ödev vermiş. Her gün beş sayfa ödev veriyor üstelik. Hani, bakan dememiş miydi eve ödev verilmeyecek diye? Çay bardağını elime alır almaz oğlan elinde
ÜCRETLİ YATILI
https://1000kitap.com/pikacu_ Hanım’ın #37019247 incelemesinden ilhamla... Kalemi alıp başlıyorum doldurmaya. Bilmem kaçıncı form bu? Kişisel bilgiler, iletişim bilgileri.. İş deneyi, BOŞ. Öğrenim durumu, lisans. Bölüm, maliye. MALİYE. Ne de güzeldi okurken “okul bittiğinde ne çıkacaksın?” diye soranlara gerile
Reklam
Bilmeden Kendimi Trolledim
Bugün, tam 12 yıl önce liseye geçiş sınavlarına hazırlanırken hem ufak tefek ders notlarını aldığım hem de ergenliğin verdiği melankoli ve depresif ruh haliyle bir şeyler karaladığım defterimi buldum eski eşyalarımın arasında. Büyük hevesle açtım başladım okumaya. Tarih notları, Edebiyat şifreleri, Matematik, Kimya ve Fizik formülleri derken gözüme bir dörtlük ilişti. Aynen söyle yazıyordu. Yeşil pencerenden bir gül at bana, Işıklarla dolsun kalbimin içi. Geldim işte mevsim gibi kapına Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ. İçim kıpır kıpır oldu. Ne güzel bir şiir dedim kendi kendime ve bunu ben yazmış olmalıyım. Çünkü defterime alıntı bir şey yazmadığımı, ders çalışmaktan sıkıldığım zaman isyanımı bir şeyler yazarak anlattığımı çok iyi hatırlıyordum. "Evet evet bunu ben yazmış olmalıyım.Ne de güzel yazmışım, biliyorum, aslın da yetenekliyim ama işte üstüne düşmüyorum "diye düşünüp iyice havalara girdim. Sonra eşime " Bak, ne güzel şiir yazmışım, bir de ruhsuz dersin bana" diyerek bir çalımla defteri uzattım. Eşim okudu şiiri ve bana dönüp "Hayatım, bu Ahmet Muhip Dıranas'ın şiiri. Hem ruhsuzsun hem cahilsin" dedi. Hayatımın en büyük sükut-u hayaline uğradım. Üstelik ruhsuzluğum da tescillenmiş oldu, cahilliğimi katmıyorum bile. Ahmet Muhip Dıranas'ın şiirini kendi şiiri sanan ilk insan olarak tarihe geçtm sanırım.
Tanıdığım en ilginç insan ''ARDAŞ'' 2010 yılının son günleriydi. Ankara’da, bir parkta arkadaşımı beklerken kitap okuyordum. Yanıma orta yaşlarda, saçı sakalı birbirine girmiş, kirli, kâğıt toplayıcısı bir adam geldi. Kâğıt topladığı el arabasını biraz ileriye bırakıp selam verdi. Elimdeki kitaba bakarak ‘’Psikanalitik kuramın babası’’ dedi.
baya uzun sure oldu bunu yazali yenisi gelecek
Merhaba ben
dorian graye benzeyen biri
dorian graye benzeyen biri
Bu yazımı profilime sabitlemek ve nasıl biri olduğumu anlayasınız diye yazıyorum. Evet öncelikle bu platformdaki adımı neden Crazy Queen (Çalıkuşu) koyduğumu açıklamak isterim Crazy Queen yani Çılgın Kraliçe... Aslında bu lakap sevgili matematik hocamızın eseridir... Kendisi benim çılgınlıklarıma her zaman şahittir. Buradan ona selamlar...Ben azıcık deli olduğumdan pardon azıcık mı dedim?? İşte anladınız siz çooook deli ve çılgınım... Bundan adım Crazy Queen'e çıktı okulda... Eh burada da adım Crazy Queen olsun dedim... Bundan yani! Her neyse devam edelim kişilik özelliklerim : Çılgın, Deli, Zekiyim ama bu zekayı bazen kötü kullanıyorum... Ah yine mi!(Utanıyorum kendimi övünce) 'Tamam Crazy Queen Boş Yapma ' diyebilirsiniz... Bir Potterhead 'im ve Harry Potter da en çok Severus Snape' i seviyorum pek çok kişinin ve sınıf arkadaşım Umay'ın aksine... Burada takip ettiğim pek çok Potterhead var zamanım oldukça onlarla konuşuyorum. Ama 1K platformu üzerinde birçok Potterhead var. Hepsine mesaj atmam mümkün değil maalesef... Tuttuğum takım : Beşiktaş İlgi alanlarım : Satranç oynamak, Kitap okumak Not: 5 tane satranç turnuvasına katıldım ve 5 inde de derceye girdik. Satranç ile ilgili anılarım say say bitmez isterseniz özelden atarsınız ben de sizi cevapsız bırakmam.. Şimdilik bu kadar aklıma geldikçe yazacağım söz...
Ellerimde Yârin Elinin Değil Cetvel İzi Var
#27543469 Ali öğretmen kapıdan giderken yalvardım: ''Öğretmenim nooolur gitmeyin. Biz hiç şımarmayacağız. Sizi hiç üzmeyeceğiz.'' Benimle birlikte ağlayan koca bir sınıf var tabi arkada. Hepimiz cıvıltılarla oturacağımız sıralarda zırıl zırıl ağlıyoruz. Hoca baktı. Ve ''Hoşçakalın'' dedi, çantası elinde, hıphızlı çıktı
Reklam
giriş
Ortaokuldaydım, matematikten hiç anlamazdım, bir gün yapabileceğim sorular çıkmıştı.Testten 94 almıştım sanırım, matematik tarihindeki en yüksek notumdu benim aslında, gururlanmıştım,gerilmiştim,başım dikti. O zamanlar bize bu testleri verip ailemize götürmemizi, imzalatmamızı isterlerdi. Ben de mutlu bir halde eve gittim, testi babama gösterdim, "94 aldım baba!" dedim. "Kızım geriye kalan 6 puana ne oldu?" dedi. Sonra daha çok nefret ettim matematikten, hevesim kalmadı. Öyleydi işte.
Öğrencilerime diyorum matematik karizmatiktir. Biri dedi benim gözümden bakın bir de. Alcibiades'in Sokratesi tasvir ettiği gibi tasvir etti matematiği:) Dedim bu tesadüf olamaz, demek ki düşündüren ne varsa çirkin görünür, ya da dümdüz çirkindir)))
Soba dumanının sisi nefes almayı güçleştiriyordu. Öksüre öksüre içine çektiği havayı dışarı saldı. Soğuktan titreyen bedeni iyice gerilmişti. Ceketinin yakalarını kaldırıp ellerini cebine soktu. Ayak tabanları buz kesmişti. Hala yazlık ayakkabıları giyiyordu. İki sokak boyunca koşar adımlarla yürüdü. Sert kapıyı omzuyla yüklenerek itti. Muhittin
İlk
16 yaşındaydım. Matematik dersindeydim. O an tahtaya bakmam veya camdan dışarıdaki inşaatı izlemem gerekirken ben önümde bulunan bir noktaya bakıyordum lakin görmüyordum. Hocanın sesi dinliyordum, dinliyor olmalıydım ama duymuyordum. Kafam bomboştu sanki biri elini kafamın içine sokmuş ve saniyeler içerisinde sahip olduğum tüm düşünceleri alıp
162 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.