Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kişisellik: Bireysel mi, evrensel mi?
İkinci önemli nokta, başarısız olduğumuz işi sadece kendimizin mi yoksa herkesin mi yapamadığıdır. Bir işte başarısız olunca hemen kendimize sorarız: "Bunu sadece ben mi başaramıyorum, yoksa herkes mi yapamıyor?" Araştırma sonuçlarına göre, kişi eğer başarısız olduğu şeyi sadece kendisinin başaramadığını düşünüyorsa özgüvenini kaybedip derin bunalıma girebiliyorken, başkalarının da yapamadığını gördüğünde kendisine olan saygısını ve güvenini koruyabilmektedir. Herkesin kaldığı bir matematik sınavında kalan üzülse de kendini aşağılanmış hissetmez. Öğrenilmiş çaresizlik araştırmacılarına göre, çocuğu kanser olan bir baba onu iyileştirmek için her yolu dener ama sonunda çocuğu iyileşemez ve ölür. Bu baba üzülür ama özsaygısını kaybetmez, çünkü kansere kimse çare bulamamıştır. Bu tür çaresizliklere evrensel çaresizlik denmektedir. Hiç kimsenin yapamadığı bir şeyi başaramamış olmak evrensel çaresizlik halidir ve insanın özgüvenine olumsuz etkisi daha düşüktür. Başka insanların yapabildiğini yapamamış olmak kişisel çaresizliktir ve insanın kendisine olan saygısını ve özgüvenini kaybetmesine, depresyona girmesine neden olur. 'Evde kalmak' neden kötüdür? Başkaları evlenebildiği için!
"İyi bir öğrenciydim; ama tabii zor durumda kaldığım da oldu derslerde; her zaman her sorulanı bilmediğim anlar oldu. Matematik sınavında bir gün, İbrahim Bey diye bir matematik öğretmenimiz vardı, çok değerli bir öğretmendi. Sınav yapıyordu, iki üç soru sormuştu. Ben ikinci soruyu nasıl çözeceğimi düşünüyordum. O gün de Churchill, Adana'ya babamla konuşmaya gelmişti. Savaş yıllarıydı. Babam cumhurbaşkanı olarak Adana'ya gitmişti. Onun zor bir konuşma olacağı intibaı vardı bizde; çünkü, 'Savaşa girin' diye baskı yapıyorlar, biz de girmek istemiyoruz. 'Babam nasıl içinden çıkacak bunun' diye endişe içinde olduğumu hatırlıyorum. Soruları çözerken aklıma geldi, 'Şimdi babam orada uğraşıyor ama çaresini bulacak. Ben de uğraşayım belki bulurum.' diye aklımdan geçirdiğimi hatırlıyorum. Biraz sonra bir çare bulup o soruyu yapmıştım."
Sayfa 123 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir üst sınıfta, benim tanık olmadığım şöyle bir olay geçmiş. Sınıfın en tembel, en haylaz, ama en kabadayı çocuğu, yazılı matematik sınavında, korkuttuğu sınıf birincisinden kopya alıyormuş. Öğretmen soruları sorunca, sınıf birincisi bakmış ki, soruları ancak bir ders saati içinde zar zor yanıtlayabilecek, kopya vermeye zamanı yok, arkadaşına, - Ben, demiş, soruları yanıtlarken sana da tıpkı tıpkısını fısıldayacağım. Sana ayrıca kopya vermek için zaman yok. Sen, benim sana fısıldadıklarımı değiştirerek yaz ki, hoca kopya olduğunu anlamasın. Böyle anlaşmışlar ve böyle de yapmışlar. Sınav sonunda sınıf birincisi sormuş: - Nasıl, değiştirdin değil mi? Öbürü, - Hiç merak etme, demiş, hoca kopya yaptığımı dünyada anlayamaz. Öyle değiştirdim ki. . . Senin bana eksi dediklerini artı, artı dediklerini de eksi yaptım!
Sayfa 749 - Nesin yayınevi 2015Kitabı okudu
_Kadın üzerine yazı yazarken kalemi gökkuşağına batırıp, mürekkebi kelebek kanatlarının tozu ile kurulayacaksınız. _Herkesin vardır bir köpeği. Bakan, kralın köpeği; memur, bakanın köpeği; kadın, kocasının köpeği, ya da adam karısının köpeği. _Hakikati dinleyecek kadar güçlü olmadığınız için sıradan birisiniz. _Yetenek ve erdemin insanlara bir
Matematik hocamın bana bakış açısı ektedir;
"Yazık,bu,üniversite sınavında gözetmen hocayı çağırır 'Ben yeni kitapçık istiyorum,matematiksiz olsun' diye söylenir.Fonksiyonlara alerjisi falan da vardır bunun."
Sayfa 484 - Epsilon yayınlarıKitabı okudu
Kişisellik: Bireysel mi, evrensel mi? İkinci önemli nokta, başarısız olduğumuz işi sadece kendimi­zin mi yoksa herkesin mi yapamadığıdır. Bir işte başarısız olunca hemen kendimize sorarız: "Bunu sadece ben mi başaramıyorum, yoksa herkes mi yapamıyor?" Araştırma sonuçlarına göre, kişi eğer başarısız olduğu şeyi sadece kendisinin başaramadığını düşünüyorsa özgüvenini kaybe­dip derin bunalıma girebiliyorken, başkalarının da yapamadığını gördüğünde kendisine olan saygısını ve güvenini koruyabilmek­tedir. Herkesin kaldığı bir matematik sınavında kalan üzülse de kendini aşağılanmış hissetmez. Öğrenilmiş çaresizlik araştırmacılarına göre, çocuğu kanser olan bir baba onu iyileştirmek için her yolu dener ama sonun­ da çocuğu iyileşemez ve ölür. Bu baba üzülür ama özsaygısını kaybetmez, çünkü kansere kimse çare bulamamıştır. Bu tür çare­sizliklere evrensel çaresizlik denmektedir. Hiç kimsenin yapamadığı bir şeyi başaramamış olmak evrensel çaresizlik halidir ve insa­nın özgüvenine olumsuz etkisi daha düşüktür. Başka insanların yapabildiğini yapamamış olmak kişisel çaresizliktir ve insanın kendi­sine olan saygısını ve özgüvenini kaybetmesine, depresyona girmesine neden olur. 'Evde kalmak' neden kötüdür? Başkaları evlenebildiği için!
Reklam
Bireysel bir değerimiz (iyi-kötü, becerikli- beceriksiz, başarılı-başarısız, salak-zeki, zayıf-güçlü, ahlaksız-mükemmel, uyangaç-girişken, sevilen-sevilmeyen, güzel- çirkin..vb) olduğu inancında, topyekun bir değer biçme söz konusudur. Bir bütün olarak bireyin parçaları önemli değildir. Hırsızlık yapan birisi kötüdür; matematik sınavında düşük performans gösteren çocuk başarısız bir öğrencidir; bir grup içinde az konuşan birisi utangaçtır; üniversite mezunu birisi daha makbuldur; kadınların saçı uzun aklı kısadır; ağlayan erkek zayıftır; mutfakta eşine yardım eden koca kılıbıktır.. vb. Bir tür etiket düşkünlüğü. Bireyin kazanmış olduğu tek tek özellikler ve ortamdan ortama değişen davranışları; bu toptan değerin; yani BEN değerinin yansımaları olarak kabul edilmektedir. Perakende değerlendirme yerine toptan değer biçme