Büşra

218 syf.
8/10 puan verdi
·
39 günde okudu
İnceleme yazmayı seven ve pek becerebilen biri olmasam da bu kitapla ilgili birkaç cümle karalamadan geçmek istemiyorum. Bozkırkurdu okuduğum ilk Hermann Hesse romanı. Uzun zamandır okuduğum ya da daha doğrusu hazmetmesi en zor olan kitap oldu benim için. Bu zorluk çetrefilli kelimelerden ya da uzun cümlelerden dolayı değildi tabii, çok derin bir anlatımı olduğu içindi. Sınav dönemimde okumaya başladığım için de hayli uzun vaktimi aldı okumak. Ama acele ederek okumadığım için de mutluyum. Çünkü kitaptaki cümleleri tek bir sefer okumak haksızlık olurdu. Çoğu cümleyi defalarca kez tekrar ettim. Bazı günler sadece on sayfa ilerleyebildim. Bazen günlerce elimi süremedim kitaba. Kitabın konusuna gelecek olursak Harry Haller isimli, orta yaşlı, kişilik bunalımı yaşayan bir adamın hayatından kesitler inceliyoruz. İnsan olmaya yabancılaşmış bu yüzden de kendini yalnız bir Bozkırkurduna benzeten Harry’nin bu iki yüz sayfa içerisinde sürekli gelgitler içinde çalkalanan hayatını okuyoruz. Bazen Goethe ile bazen Mozart ile konuşurken buluyoruz Harry’yi. Gerçek ya da hayali çevresindeki herkes ona hayatı fazla ciddiye aldığını, gülümsemeyi öğrenmek zorunda olduğunu öğretmeye çalışıyor. Kitabı bitirdiğimizde Harry hala tam olarak böyle bir benliğe bürünemese de baştan sona müthiş bir kişilik gelişimi okumuş oluyoruz. Sonuç olarak; maksimum verim için daha sakin kafayla mutlaka tekrar okumak üzere kitaplığımda bekleyecek bir kitap oldu Bozkırkurdu.
Bozkırkurdu
BozkırkurduHermann Hesse · Yapı Kredi Yayınları · 20227,7bin okunma
Reklam
184 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Dört saat önce hiçbir beklentim olmadan elime aldığım bu kitabın sayfalarıda ilerledikçe içimde tarif edemediğim duygular uyanmaya başladı. Bu kadar büyüleyici olan ne tam olarak adlandırmıyorum da. Simyacıyı ilk kez orta birde gittiğimiz bir kitapçıda annem göstermişti bana. Çok seversin bunu alalım demişti. O an elim gitmemişti bu kitaba. Hatta o günden sonra ne zaman bir kitapçıda görsem bir ara alayım bu kitabı diye düşündüm. On yıl sonrayaymış kısmet. Ama iyi ki daha önce almamışım, okumamışım diyorum. Bu kitabı okumak için doğru zaman şimdiymiş. Hayatımda gerçekten ne yapmayı istediğimi bu kadar düşündüğüm bir zamanda karşıma çıktı Simyacı. Belki de aradığım şey kitapta anlatıldığı gibi gözümün önündedir gerçekten. Masalsı bir öykü Simyacı. Santiago ile İspanya’dan başlayıp Mısır’a doğru ilginç bir yolculuk yapıyoruz. Sadece maddi değil manevi de bir yolculuk bu. Özellikle sondeyiş kısmını yüzümde büyük bir gülümseme ile okudum. ‘’Sana bunu söyleseydim, piramitleri görmeyecektin. Piramitler çok güzel, öyle değil mi sence?” Kitabın deyimiyle kişisel menkıbelerini bulan insanlardan olmak dileğiyle.
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,1bin okunma
90 syf.
9/10 puan verdi
Ne zamandır okumayı iple çektiğim bir kitaptı Kağıt Ev, ve bugün sürpriz bir şekilde kitap dostum Zeynep'in bana bu kitabı gönderdiğini görünce inanılmaz mutlu oldum. Birkaç saat önce ders çalışmak için masama oturduğumda kitabı hala kitaplığıma yerleştirmeyip masamda bıraktığımı görünce incelemek ve ilk birkaç sayfasına göz atmak için kitabı elime almıştım. Sayfaları çevirdiğimi bile anlayamadan kitabı bitirmiş olarak buldum kendimi. Kitabın kapağını kapattıktan sonra kendi mütevazi kitaplığımla göz göze geldiğimde istemsiz bir gülümseme belirdi dudaklarımda. Brauer'in yirmi bin kitaplık dev arşivinin yanında kendi kitaplarımla en fazla oyuncak bir ev inşa edebilirim ben sanırım. Kitaplara tutkuyla bağlı olan hatta arşiv oluşturma işini takıntı haline getirmiş Brauer'in hayatından minik kesitler dinliyoruz üçüncü kişiler vasıtasayla. 89 sayfalık tek oturuşta okunacak sade bir kitap Kağıt Ev. Vermek istediği mesajı dolandırmadan, yalın bir dille aktarmış okuyucuya Dominguez. Her ne kadar okuması kısa sürse de Kağıt Ev'in uzunca bir süre aklımda yer edeceğine inanıyorum.
Kâğıt Ev
Kâğıt EvCarlos María Domínguez · Jaguar Kitap · 202012,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
64 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Okuduğum yazarlar içerisinde belki de en sevdiğim yazar Zweig olmasına rağmen nedense Zweig kitaplarıyla ilgili inceleme yapmaya elim gitmiyor bir türlü. Hikayelerinin bende bıraktığı etkileri kelimelere dökebileceğime inanmasam da bir şeyler yazmasam içim rahat etmeyecek bu sefer. Zweig'in okuduğum hikayelerinin tamamında olan takıntılı/karamsar kahramanları ve mutsuz sonları, öykülerini bu kadar çok sevmeme sebep oluyor sanırım. Genellikle hikayelerde ya en diptekilerin çırpınışları ya da en üst tabakanın entrikalarla dolu hayatları anlatılır. Çünkü insanlar ya kendilerinden kötü durumda olanları okuyup kendi hayatlarının acizliğini unutup onlara acımak isterler ya da hayallerindeki yaşamların nasıl bir şey olduğunu okuyup hikayenin kahramanlarına imrenirler. Kendi hayatından sıyrılıp kitaplara sığınan pek az insan kendisininki gibi olan yaşamları görmek ister kitaplarda. İşte bence Zweig bunu yapıyor. Günlük hayatta her gün yanımızdan geçen fakat kafamızı çevirip bakmadığımız o insanların yaşamlarını anlatıyor. 7 öyküden oluşan bu kitabındaysa bir nebze daha karamsarlık dozunu yüksek tutmuş Zweig. Kitap kendi sonlarına yürüyen umarsız insanların öykülerinden oluşuyor. Şaşalı hikayeler ya da şaşırtıcı sonlar yok. Saplantıların sıradan insanları nasıl dibe çektiği anlatılıyor. Karakterlerin psikolojik değişimlerinin incelikle işlendiğini okuduğum her hikayesinde görebiliyorum Zweig'in. Bu nedenlerden kesinlikle okunmaya değer yazdıkları.
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021111bin okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Daha önce de beni duygulandıran, gözlerimi dolduran kitaplar olmuştu fakat kalbimi böylesine sızlatan bir kitap olmamıştı. Reşat Nuri'yi keşfetmek için çok geç kaldığımı fark ettim Acımak sayesinde. Neredeyse yüz yıl öncesinden başlıyor hikaye. Zehra isimli genç ve oldukça azimli bir öğretmenin babasının günlüğünü okumasına tanıklık ediyoruz. Kitabın ilk yarısında Zehra ile birlikte babasına öfkelenirken sonraki yarısında da onunla birlikte acıyorsunuz yaşananlara. Bu kitaba verilecek daha uygun bir isim olamazdı kesinlikle. Acımak... Bir de Aytmatov'un Beyaz Gemi'sinde hissetmiştim böylesine yoğun bir acıma duygusunu. Toplumumuzdaki aile yapısını çok doğru ve acı bir şekilde eleştirmiş Güntekin. Başkaları hakkımızda ne düşünür kaygısı, yaşam standartlarını çevreye uydurma isteği, bitmek bilmeyen tatminsizlikler, iletişimsizlik... Kitabın akıcı bir dili ve güzel bir olay örgüsü var. Her ne kadar bilmediğim kelimeler çok olsa da her sayfanın altında kelimeler açıklandığı için okurken anlam bütünlüğü bozulmadan ilerleyebiliyorsunuz. En sevdiğim kitapların başında gelecek bundan sonra Acımak şüphesiz.
Acımak
AcımakReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 202139,1bin okunma
Reklam
204 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Bu kış doğum günümde sevdiğim bir arkadaşım tarafından hediye edilmişti Kırmızı Saçlı Kadın romanı. Fakat kitap o kadar sert eleştiriliyordu ki bu yüzden belki de okumayı sürekli erteledim. Son zamanlarda okuduğum kitaplar hep ekitap formatında olduğundan artık okurken gözlerim çok fazla ağrımaya başladığı için kütüphanemdeki kitaplara göz atmaya karar verdim. Gözüme ilk çarpan Pamuk'un bu romanı oldu. Biraz önce kitabın kapağını kapattım ve son sayfasına kadar eleştiri oklarına hedef olabilecek bir cümle aradım kitapta. Yapılan eleştirilerin yersiz olduğunu düşünüyorum. Kitap 1980'lerden başlayıp günümüze kadar geliyor. Babasının onları terk etmesinden sonra geçici bir süre kuyucu çıraklığı yapmaya başlayan Cem'in hayat hikayesini okuyoruz. Aynı zamanda Batı'nın efsanesi Oidipus ile Doğu'nun efsanesi Şehname de kitabın ana felsefesini oluşturuyor. Kitabın ilk başlarını çok severek okudum fakat bir noktadan sonra efsaneler o kadar sık tekrarlanıyor ki kitabın sonunu ortasında çözmüş oluyorsunuz. Kitabın sonunun bu kadar anlaşılabilir olmasını sevemedim ben. Bir de kitabın sonunda kitabı kimin ağzından dinlediğimiz biraz muallakta kalıyor.Üçüncü yani son bölüme kadar kitap Cem'in ağzından yazılmış gibi okuyoruz. Fakat kırmızı saçlı kadının ağzından okuduğumuz son bölümde bu kitabı Enver'in yazdığını söylüyor. Bunların dışında romanı beğendim, yormayan sade bir dili var. Özellikle efsaneler ile ilgili verdiği bilgiler de göze alındığında okumaya değer bir kitap.
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950,1bin okunma
261 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Sineklerin Tanrısı'nı buradaki okuyucuların yorumlarından görüp okumaya karar vermiştim ve açıkcası ilk yüz sayfasında bu kadar beğenilen bir kitap olmasına pek bir anlam verememiştim. Fakat daha sonrasında olay örgüsü sizi içine çekiyor ve neler olacağı konusunda sabırsızlanmaya başlıyorsunuz. Kitabın sade bir dili ve adayı tasvir eden
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202079,9bin okunma
408 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
"Önce Söz Vardı" programındaki sohbetleri, coşkulu anlatımı ile Ahmet Ümit bende merak uyandırdı ve ilk kez bir romanını okumaya program sayesinde karar verdim. Polisiye roman okumayalı da bir hayli zaman olmuştu hem. Kitabı henüz bitirdim ve kitapla ilgili söyleyebileceğim ilk şey tuhaf bir kitap olduğu. Üç eski dostun birbirinden farklı yaşamları ve kurduğu dostluk üzerinden ilerliyor kitap. Esas olaylar son 150 sayfada başlıyor denebilir hatta. Adından da anlaşılacağı üzere özellikle Beyoğlu adeta sözlü bir harita gibi betimlenmiş. Yemeğe gidilen her mekan, her mimari yapı tek tek anlatılıyor. Dili sade, yormayan bir kitaptı Beyoğlu Rapsodisi. Güzel bir romandı ancak tatmin edici bir polisiye değildi kesinlikle. Spoiler vermek istemiyorum bu yüzden tuhaf bitti demekten daha net bir şekilde yorumlayamayacağım sanırım. Kitabın başları uzun uzadıya anlatılırken olayın çözümlendiği kısım oldu bittiye getirilmiş bana kalırsa. Bunlara rağmen kesinlikle sıkıcı bir kitap değildi ve okuduğum son Ahmet Ümit kitabı da olmayacak.
Beyoğlu Rapsodisi
Beyoğlu RapsodisiAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201627,1bin okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
*Spoiler İçerebilir* Mutsuz sonları mutlu sonlara göre daha ilgi çekici bulmama rağmen bu kitabı okurken içimden sürekli umarım sonu güzel biter diye geçirdim. Naif ve güzel yürekli insanların hayatta nasıl ezildiklerini açıkça gözler önüne sermiş Aytmatov Beyaz Gemi ile. İyi yürekli ve yardımsever olan Mümin Dede ile kendi gibi saf ve temiz duygularla yetiştirdiği torununun kendi akrabaları tarafından gördükleri psikolojik baskının hikayesi. Sözlü ve fiziksel şiddet sahnelerini okurken o kadar rahatsız olup etkilendim ki kitabın sonu güzel bir yere bağlansın diye dua ettim adeta. Büyüdükçe görmezden gelmeye başlıyor insan bu şiddetleri, haksızlıkları. Ancak bir çocuk yüreği buna dayanamıyor. Ve hayallerine doğru gidiyor her şeyi geride bırakıp...
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201869,9bin okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Aytmatov'un böylesine yoğun duyguları 140 sayfaya sığdırabilmiş olmasına hayran kaldım. Savaşın cephedeki kısmını değil de arka planını, emektar bir kadının sevgiyle yoğurulmuş ailesinin savaş yüzünden paramparça oluşunu ve zorluklarda dolu yaşamını anlatıyor. Tolgonay'ın yaşamını. Boğazınız düğümleniyor okurken. ''Savaşmadan yaşayamaz mı insanlar?'' işte bu soru kitabı bitirdikten sonra bile hala aklımda yankılanıyor.
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261bin okunma
Reklam
80 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Kafka empati duygusu okuyucuya ne kadar sıra dışı verilebilir sorusuna bu kitap ile cevap vermiş adeta. Kitapla ilgili yorumuma geçmeden önce bir bilgi paylaşmak istiyorum: Kitabın kapak tasarımı hoşuma gittiği için tasarımı ile ilgili biraz araştırma yaptım ve Kafka'nın kitabın böcekle bağdaştırılmaması için kapağı tasarlayan ressama bir not bıraktığını ve bıraktığı notta kitabın kapağında bir böcek çizilmesini kesinlikle istemediğini, bunun yerine karanlık bir odaya bakan anne, baba ve kız kardeş tasarımının daha iyi olacağını önerdiğini okuyunca şaşırdım. Çünkü ilk zamanlar yayımlananların dışında neredeyse hep böcek bulunan tasarımlar yapılmış. Kitapla ilgili düşüncelerime gelirsek: Kocaman bir böceğin odanızda dolaştığını hissedebiliyorsunuz, ki bu çoğu kişi için pek hoş bir deneyim olmuyor yorumların geneline bakıldığında. Gregor Samsa'nın neden bir sabah uyandığında bir böceğe dönüştüğünü hiç sorgulamaması ilk sayfalarda ütopik bir eser izlenimi oluştursa da sıradan bir yaşamdan bahsediliyor ki burada bu kabulleniş tuhaf kaçıyor. Neden böcek olduğunu merak etmekten ziyade Gregor Samsa'nın neden böcek olmasını sorgulamadığını merak ediyorum hala. Bu nedenle Dönüşüm eksik bir kitap benim için.
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022221,7bin okunma
330 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitap yorumuna geçmeden önce kitabı okumama vesile olan Masiva'ya bir kere daha teşekkür ediyorum. Bir oturuşta okunabilecek, dili akıcı ve sade bir kitap Kardeşimin Hikayesi. İlk defa bir cinayeti asıl konuya paravan olarak kullanılmış şekilde okudum ve bu yönünü çok beğendim kitabın. *spoiler içerir* Kitabın konusuna gelecek olursak olaylar Podima isimli küçük bir Karadeniz kasabasında geçiyor. Kasabada yaşanan gizemli cinayet üzerine bir gazeteci kız olayları araştırmaya başlıyor ve baş kahramanımız olan Ahmet ile tanışıyor. Bu ikili arasındaki tuhaf yakınlaşma bizi kitabın asıl konusu olan kardeşin hikayesine getiriyor. Cinayetten çok daha merak uyandıran bu hikaye en sonunda şaşırtıcı bir sürpriz yapıyor. Kitabı bitirdikten sonra aslında ara ara bu sürpriz ile ilgili kopyalar olduğunu fark ettim. Birbirinden bağımsız bu iki olay da kitabın sonunda çoğu okuyucunun beklenmediği bir şekilde çözümleniyor. Şahsen katili tahmin etmeme rağmen kardeşin hikayesi beni gerçekten şaşırttı ve derinden etkilendi. Psikolojik kitapları sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap çünkü kitabın içinde çok düşündürücü psikolojik tahliller de var. " İnsan her şeyi unutarak yaşayabilir ama her şeyi hatırlayarak yaşayamaz."
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019104,8bin okunma
464 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Hiç Kimse Sıradan değildir Markus Zusak' ın okuduğum ilk kitabı oldu. İtiraf etmek gerekirse konusunu hiç bilmeden isminden etkilenerek okumaya karar vermiştim bu kitabı. Zusak'ın çok yalın bir dili var. Bu yüzden okumak çok kolay. Kitabın teması çok ilginç olsa da olaylar sizi yormuyor ve çabuk çözülüyor. -Spoiler içerir- Kitabın konusuna gelecek olursak: Genç Ed Kennedy sıradan bir hayatı olan taksi şoförüdür. Birkaç arkadaşı ile kağıt oynamak dışında herhangi bir eğlencesi olmayan monoton bir hayat yaşar. Ancak şahit olduğu bir banka soygunu kahramanımızın hayatını değiştirir. Ve Ed o banka soygunundan sonra posta kutusunda anlamını bilmediği oyun kartları bulmaya başlar. Aslında kartların tek bir amacı vardır. Ed'i yardıma ihtiyacı olan insanlara göndermek. Ed bu kartlar sayesinde hem gittiği adreslerdeki insanlara yardım eder hem de kendi hayatının amacını bulmaya çalışır. Neden ben? sorusuna cevap arar sürekli. Tam kartlardan gelen bu gizemli mesajların bittiğini sandığı anda en son kart da onun için gönderilir. Kitabın son sayfasında geçen cümle bütün olayı özetliyor aslında: " Senin gibi biri bütün o insanlar için o kadar şeyi yapabildiyse, belki de herkes yapabilir. Belki de herkes yapabileceklerinin ötesine geçebilir."
Hiç Kimse Sıradan Değildir
Hiç Kimse Sıradan DeğildirMarkus Zusak · Martı Yayınları · 20205,5bin okunma
528 syf.
8/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Anlaşma Jodi Piccoult ile beni ilk kez tanıştıran kitap oldu. Bu nedenle cümle yapılarının basit olmasının sebebinin yazardan mı yoksa çevirmenden mi kaynaklandığını bilemiyorum. Spoiler içerir Doğdukları andan itibaren birbirlerini tanıyan Emily ve Chris'in hayat hikayelerini hem günümüzde hem de geçmişe giderek ikili olay örgüsü şeklinde anlatmış yazar. Kitap Emily'nin ölümü ile başlıyor ve bu ölümün bir cinayet mi yoksa bir intihar mı olduğu çözülmeye çalışılıyor ancak son sayfalara gelene kadar hatta kitabın sonunu okuduktan sonra bile hangisi olduğuna kesin karar verebilmek çok güç. Okuyanın vicdani duygularına göre yoruma açık bir final yapıyor. Eserin dilini ilk başlarda çok yavan bulmama rağmen mahkeme salonunda geçen konuşmalarda, sorgulamalarda Piccoult hukukçu kimliğini çok profesyonelce ortaya koymuş. Avukat Jordan karakteri kitapta en başarılı betimlenen karakter olmasının yanı sıra şimdiye kadar okuduğum avukat karakterler içinde beni en çok etkileyen ve kendine inandıran karakterdi. Kitapta sorguladığım bir diğer şey ise ana tema olan Chris ve Emily'nin birbirlerini olan sevgisi. Bir taraf her zaman daha fazla sever ama Chris'in Emily'e duyduğu sevgi kadar sarsılmaz bir sevgiye rastlanabilir mi? Bilemiyorum...
Anlaşma
AnlaşmaJodi Picoult · April Yayıncılık · 2012250 okunma
152 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
George Orwell'in okuduğum ilk kitabı ve Orwell'i bu kadar geç keşfettiğim için üzüldüm açıkcası. Spoiler içerebilir Mutlak sosyalizm olmayacağı o kadar sade bir dille ve masalsı şekilde anlatılmış ki özellikle bu yönünü takdir ettim kitabın. Kapitalist köleci bir yaklaşımla yönetilen çiftlikteki hayvanlar bir gün bu duruma son verirler ve çiftliğin yönetimini devrim yaparak ele alırlar. Bunu yapmalarındaki temel amaç yönetilmek istememeleridir. Mutlak eşitlik olacağına inanılıp yapılan bu devrim domuzların yönetimi hafiften ele almaya başlamaları ile baştaki kapitalist düzenden çok daha kötü bir hal alır. Ancak hayvanlar domuzlar tarafından öyle ustaca manipüle edilirler ki bunları kendi çıkarları için ve özgür bir biçimde yaptıklarını düşünürler. Belli bir noktadan sonra ise tamamen sorgusuz itaat etmeye başlarlar. Kitap eşitlik sözü verenlerin aslında eşitlik istemediğini, rütbesi yükseldikçe kişinin doyumsuzlaşmasını ve ayrıcalık ister hale gelmesini çok net gözler önüne seriyor.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,2bin okunma
268 syf.
7/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Bukowski'nin çocukluk ve gençlik yıllarına dair birçok ayrıntı var kitapta. Özellikle ilk çocukluk yıllarındaki duygular çok derinden okuyucuya geçiyor bana kalırsa. Zor bir baba ile yaşamanın insanın hayatını ne denli mahvedebildiğini gözler önüne seriyor. İki insan arasındaki öfkeyi, nefreti ve daha sonrasındaki hissizleşmeyi çok iyi tasvir ettiği için okudum bu kitabı. Hank ile babası arasındaki. Fakat bunca güzel tasvire rağmen kitabın dolu dolu bir içeriği olduğunu da söyleyemiyorum ne yazık ki. Fazla alkol ve şiddet kokan bir kitap.
Ekmek Arası
Ekmek ArasıCharles Bukowski · Metis Yayınları · 20126,8bin okunma
Reklam
480 syf.
9/10 puan verdi
Will'in geçirdiği kaza onu küçük ama ayrıntılarla dolu mutlu bir dünyası olan Lou ile bir araya getirir. Kazadan önce mükemmel bir hayatı olan Will hayatının en karanlık döneminde tanışır Lou ile. Böylesine zıt iki karakter zamanla dünyaya birbirlerinin gözünden bakmayı öğrenirler. Hayatı bir bütün olarak yaşamaya başlarlar ancak yine de bütün bunlar Will'i eski yaşamını özlemekten alıkoyamaz. Yalnızca bir aşk hikayesi değil aynı zamanda hayatları başkalarının yardımına bağımlı olan insanların neler hissettiğini de çok güzel işlemiş yazar.Kitabı okurken birkaç kez gözyaşlarım istemsizce sayfaları ıslattı. Okumasam eksik kalırdım diyeceğim kitaplardan.
Senden Önce Ben
Senden Önce BenJojo Moyes · Pegasus Yayınları · 201329,1bin okunma
164 syf.
9/10 puan verdi
İlk okuduğumda on sekizime yeni girmiştim yorumu yaparken o günler canlandı aklımda. Ağdalı dili yüzünden başlarda az kalsın bırakacaktım kitabı. İyi ki yapmamışım. Asıl kahramanımız Raif Efendinin yazdığı bir not defterini okuyacaksınız. Bir adamın 35 senelik hayatında gerçekten kendi gibi yaşadığını hissettiği üç aylık bir zaman dilimini anlattığı bir defter. Ve Maria Puder... Aralarındaki o tuhaf çekime öylesine kapılıyor ki insan. Kitaptaki tüm cümlelerin altını çizmek isteyeceksiniz.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,2bin okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
İçindeki öfkeyi hiç çekinmeden dışarı atabilen cesur bir çocuğun hikayesi, Zeze'nin hikayesi. Zeze çoğu zaman kendi kendine konuşur, etrafındaki insanlar onu durup anlamaya çalışmazlar hem çoğu o kadar zeki de değildir... Kitabı okurken çoğu zaman keşke senin kadar cesur olabilseydim diye geçirdim içimden. Bu çocuktan öğreneceğimiz çok şey var.
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229bin okunma
77 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı okumaya başladığınızda ara vermeye fırsat bulamadan bitirmiş olarak buluyorsunuz kendinizi. Hayatının uzun bir dönemini sadece aklından çizdiği satranç tahtasıyla geçirmek zorunda kalan bir adamın hikayesi. Tüm varlığı, yaşama tutunmak için tek dalı satranç olan bir adam. Tadı damağınızda kalacak. İyi okumalar.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,1bin okunma
431 syf.
7/10 puan verdi
Bir kadının umutları, hayalleri, katlanmak zorunda kaldığı sıkıntılar... Bir kitap okur gibi değil bir arkadaşla dertleşiyormuş hissini verir bu kitap size.
Piraye
PirayeCanan Tan · Altın Kitaplar · 201344,3bin okunma