Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Felsefede gerçek bir yozlaşma süreci yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. Felsefe alabildiğine uzmanlık gerektiren, halktan kopuk, soyut ve kısır, bilginin ilerlemesi değil sınırlılığı üzerine kurulu bir öğreti hâline gelmiş; insanlığın kurtuluşunu amaçlayan değil, varolan toplumsal düzeni savunan bir güç olmuştur.
Engels'in dediği gibi "Dünya, tamamlanıp bitmiş şeylerin bir bileşimi olarak değil, içinde görünüşte ebedi şeylerin kesintisiz varoluş ve göçüp gidiş değişmesinden geçtikleri bir süreçler bileşimi olarak anlaşılmalıdır."
Reklam
Şeyler süreçlerden oluştuğu için değişmez, yok edilmez ya da tamamen ebedi hiçbir şey yoktur. Her şey varolur, değişir ve başka yere gider. Ebedilik bir görecelik sorunudur. Örneğin, mum alevi gibi, maddi şeylerin aynı seviye de tutulmasını olanaksız kılacak kadar geçici, maddi olmayan bir şeyi ele alalım. Titrer, kolayca söndürülebilir ve diğer şeyler kolayca içinden geçebilirler. Diğer tarafta, bir masa, bir sandalye ya da insan vücudu çok daha ebedî ve maddidir. Buna rağmen, şairler yaşamı bir mum alevine benzetmişlerdir ve bu sadece şairane bir benzetme değil, aynı zamanda doğru bir felsefi varsayımdır. Alev maddiliği olmakla beraber yine de süreçlerden oluşmuştur. Bu gerçek, felsefe tarihinin çok erken bir devresinde farkedilebilmiş ve Yunanlı filozof Herakliteos tarafından çok canlı bir dille "Dünya bir ölçüde yanan ve bir ölçüde sönen, her zaman yanmış olan, her zaman yanmakta olan ve her zaman yanacak olan bir ateştir" denilerek dile getirmiştir.
Bu yüzden şeyleri soyut bir halde, kendi koşullarından, başka şeylerle ilişki ve etki ılişkisi içine girişinden ve çıkışından ayrı olarak ele aldığımızda bu yanlış düşünüş tarzına çok düşeriz. Yine de şeyleri soyut olarak varoluşlarını ve yokloluşlarını, başka şeylerle ilişki ve karşılıklı etkileri içinde değil de, koşullarından ayrı olarak ele alıp, çoğu zaman yanlış düşünürüz. Bu metafizik düşünme yoludur. Buna karşıt olarak diyalektiğin anlamı, her zaman için şeyleri meydana getiren süreçleri ve bu süreçlerin yer aldıkları koşullar ortamını hesaba katmaktır.
Niceliksel değişimler, niteliksel değişımler meydana getiriler. Bu nedenle bir şeyin içinde olan ve onu etkileyen niceliksel değişimler, belli bir noktadan öteye devam edince o şeyin niteliğinde de değişiklikler meydana getirirler. Niceliksel değişiklik, eski niteliğin dayandığı niceliksel dengenin değiştiği noktaya vardığı zaman, yeni bir nitelik ortaya çıkar.
İnsanlar, elleri ve beyinleri gelişmiş olduğu için gereksinimlerini elde ederken ve çevrelerini, kendilerinin muhtaç oldukları şeyleri verecek biçimde değiştirirken, faydalanacakları aletleri yapmayı öğrenmiş bulunan hayvanlardır. İnsanlar beraber çalıştılar ve bunu yaparak toplumsal kuruluşlara girdiler ve toplumsal bağ kurmak için birbirleriyle konuşmayı geliştirdiler. İnsan toplumlarının meydana gelmesiyle, yeni toplumsal çelişkiler ortaya çıktı: Üretim sürecinin ayırdedici nitelikleri ve bu sürecin içinde yer aldığı toplumsal ilişkiler arasındaki çelişkiler, değişik toplumsal grup ve sınıfların arasındaki çelişkiler, bir toplum ile onunla beraber mevcut olan diğer toplumlar arasındaki çelişkiler, çeşitli insan grupları tarafından benimsenen düşünceler ve amaçlar arasındaki çelişkiler doğdu. Toplumların tarihi, bu gibi çelişkilerin gelişmesi ve çözülmesinin tarihidir.
Reklam
Evrenin amacından bahsetmemeli ve amaçlarımızı, ilâhi ya da evrensel amaç olduğunu varsaydığımız şeye uydurmaya çalışmamalıyız. Çünkü "evrenin amacı " sözü, sadece boş bir sözdür. Biz kendi amacımızdan söz etmeliyiz çünkü önemli olan budur. Bu amacımızı, idealist hayaller temeli üzerinde değil, kendi gerçek yaşam koşullarımız hakkında bulabildiğimiz şeyler temeli üzerinde kurmalı ve çerçevelemeliyiz. Maddi varlıkların mekanik nitelikleri hakkında bilimsel sonuçlar, bize makineleri planlamak ve yapmak gücünü veriyor. İnsan topluluğunun süreçleri hakkındaki bilimsel sonuçlar da, toplumsal sorunların yönetiminde ve toplumsal sorunların çözümünde bize rehberlik etmek için uygulanabilirler. Öyleyse kendimiz için koyduğumuz amaçlar toplum yaşamının gelişmesinin gerçek gereksinimlerinden çıkarılırlar.
93 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Egemenler insanlık yararına olan ve kendi çıkarlarına uygun olmayan bütün düşüncelerin karşısında olmuşlardır. Kendi çıkarlarını uygun olmayan, emeği ile kazanan insanlara daha iyi yaşam koşulları sağlayan düşüncelere karşı, emeği ile kazanan insanları kışkırtmışlardır. Egemenlerin bütün güçleri ile yıllarca mücadele verdiği düşüncelerden birisi de Komünizmdir. Komünizm: ''açgözlülüğün, zulüm ve baskının suçlanması, insan haklarının tanınması, insan kişiliğinin dokunulmazlığı ve bütün insanların kardeşliği olan geleneksel insani değer kavramlarına aykırı düşmez; tersine bunların hepsini kucaklar, inandırıcı nedenlerle hepsini haklı gösterir ve bu manevi değerleri birer ideal olmaktan çıkarıp birer gerçek olmasının yollarını gösterir.'' Bunun yanında toplumdaki genel düşünce, Sovyet yönetimindeki yanlış uygulamaların Komünizme mal edilmesidir. Özellikle Müslümanlar din elden gidiyor yaygaralarıyla Komünizm'in hep karşısında olmuşlardır. Bunun nedeni farklı fikirlere saygısı olmayan, ahlakın ve vicdanın olmadığı Orta Çağ köleci erkek toplumun kültürü İslam'ı bilmemeleri ve Sokak ağzıyla İslam'ı barış ve hoşgörü dini olarak bilmeleridir. Komünizmi öğrenmek isteyenler lütfen okusun.
Komünizm ve İnsanlık Değerleri
Komünizm ve İnsanlık DeğerleriMaurice Cornforth · Bilim ve Sosyalizm Yayınları · 201320 okunma
Komünizm bir din değildir, üstelik bütün dinleri gereksiz kılar. İnsanların bütün ihtiyaçlarını karşılama amacına yönelik bir işbirliğinin koşullarını sağlar.
Sayfa 44 - Bilim ve Sosyalizm yayınlarıKitabı okudu
Kıtlıkların eninde sonunda kesin olarak ortadan kaldırılması komünist bir topluma geçişin ekonomik koşulunu oluşturur.
Sayfa 45 - Bilim ve Sosyalizm yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kuşkusuz komünizm artık kimse kimseyle kavga etmeyecek ya da anlaşmazlığa düşmeyecek, kimse kimseye haksızlık etmeyecek, kimse kimsenin kuyusunu kazmayacak, kimse kimseyi aldatmayacak, kimse halinden yakınmayacak anlamına gelmediği gibi, herkesin aynı derecede akıllı, düşünceli ve duygulu olacağı ve her türlü aptallık ve çılgınlığın bir daha görülmemecesine ortadan kalkacağı anlamına da gelmez. Ama toplumsal haksızlığın, baskı ve çatışmanın, mevki ve makam sahiplerinin küstahlığının ve zenginlerin gösterişinin kültürel yoksunluk ve maddi yoksullukla birlikte sona ermesi anlamına gelir.
Sayfa 50 - Bilim ve Sosyalizm yayınlarıKitabı okudu
93 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu incecik kitapla bir solukta kapitalizmin gelişmesi, sınıflar arasındaki farkların oluşumu, buna bağlı dinin gelişimi, sosyalizm, komünizm , sosyalizm ve komünizm arasındaki farklar, komünizmde ahlak anlayışının gelişimi arasındaki ilişki konusunda çok hızlı ve çok açık bir dille bilgi edinebilirsiniz.Tek kelimeyle bayıldım. Okuyunuz okutturunuz derim 
Komünizm ve İnsanlık Değerleri
Komünizm ve İnsanlık DeğerleriMaurice Cornforth · Bilim ve Sosyalizm Yayınları · 201320 okunma
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.