ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Gökyüzü masmaviydi, günlük güneşlikti. Ayşe kızdan başka herkesin yüzü gülüyordu. Ak güvercin sordu Ayşe kıza: ‘Ayşem, dedi kederin nedendir?’ Ayşe kız cevap verdi: ‘Bulutçuğum çiçeklerimi, beni, hepimizi kurtardı, ama kendi yok oldu. Feda etti canını hepimiz için. Ben kederlenmeyeyim de kimler kederlensin?’ Ayşe kız içini çekti, ela gözlerinden inci gibi yaşlar döküldü havuzun sularına. Tavşan, ‘Kederlenme boşuna, Ayşe kız,’ dedi. ‘İyi insanlar, iyi hayvanlar, iyi bulutlar hiçbir zaman kaybolmaz. Seven ölmez. Bak hele havuza!’ Ayşe kız bir de ne görsün? Demin yağan yağmurla ağzına kadar dolan havuzun üstünden mavi bir buğu yükseliyor güneşin altın ışıkları altında. Sözü uzatmayalım, arası çok geçmeden gökyüzünün maviliğinde, bulut belirmeye başladı yine, tam da eski halini alınca, yukardan Ayşe’ye baktı, bahçeye baktı, kocaman bir ağız oldu, yayıldı, gülümsedi, böylece de iyiler iyilik buldu. Ney ülkesinde kötüler çekti cezasını. Dervişin ney ile anlattığı masal da burada bitti derviş de neyini koltuğuna sıkıştırıp gitti.
Sayfa 26 - EkitapKitabı okudu
Reklam
Gökyüzü
Kendini rahat bırakarak arkasına yaslandı ve gökyüzüne baktı. Mavi ve beyazdı, genelde görülen türde şekilsiz ya da maddesiz bulutlar disiplinsiz bir ressam tarafından mavi gökyüzüne rastgele çizilmiş gibiydi. Bazı insanlar onlarca yıl önce felakete yol açan güneş ışınlarından sonra gökyüzünün bir daha hiç eskisi gibi renklerde olmadığını söylerlerdi. Newt bunu hiç bilmeyecekti, bilemezdi. Gördüğü manzara ona yeterince doğal geliyordu ve dünyaya karşı hissettiği ani kayıtsızlığa rağmen onu biraz hüzünlendiren bir rahatlama duygusuna kapıldı. Gökyüzünün altında dolu dolu ve anlamlı bir hayat yaşama şansı olmadığı için üzülüyordu.
Sayfa 39 - Pegasus, Newt, Labirent serisi 6-cı kitap, Newt isyan adlı bir kurulumun yarattığı bir yerde yıllarca yaşadığı için gökyüzünün gerçek olup olmamasına dair emin değildiKitabı okudu
Nazım Hikmet Orhan Veli'nin Tahattür isimli şiiri hakkında:
Nazım Hikmet, 13 Şubat 1941'de Çankırı Hapishanesi'nden Kemal Tahir'e yazdığı bir mektupta bu şiir için şunları söyler: "Demek istediğim şairaneliğin kelimeleşmiş ifadeleri sade mavi ufuklar, pembe bulutlar filan değildir. 'Vesikalı Yarim' de şairanedir."
bize sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek... az ağlıyoruz, dünya bu yüzden bu kadar kirli. asıl marifet buluttaydı, ama herkes yağmura şiir yazdı. bulutlar açmadı bugün, ey mavi gök orada mısın?
bize sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek... az ağlıyoruz, dünya bu yüzden bu kadar kirli. asıl marifet buluttaydı, ama herkes yağmura şiir yazdı. bulutlar açmadı bugün, ey mavi gök orada mısın?
Reklam
Goethe 74 yaşındayken, 19’unda bir genç kızı Ulrike’yi sever. ağzından yazdığı, şimdiki ruh halini şaşırtıcı bir biçimde ifade eden aşağıdaki dizeleri koyar. Bu şiir reddedilmesi üzerine duyduğu üzüntüyü yansıtır. Goethe şiiri 5 eylül 1823 yılında Cheb'ten Weimar'a giderken yazmaya başlar, 12 eylül'de yolculuğunun bitmesiyle
MARIENBAD AĞIDI' ndan
Goethe 74 yaşındayken, 19’unda bir genç kızı Ulrike’yi sever. ağzından yazdığı, şimdiki ruh halini şaşırtıcı bir biçimde ifade eden aşağıdaki dizeleri koyar. Bu şiir reddedilmesi üzerine duyduğu üzüntüyü yansıtır. Goethe şiiri 5 eylül 1823 yılında Cheb'ten Weimar'a giderken yazmaya başlar, 12 eylül'de yolculuğunun bitmesiyle
Temiz toprağa bağdaş kurarak oturdu ve ellerini arkaya yaslayarak semaya kaldırdı başını. Yıldızlarla ve ayla dertleşti yine. Ay koca dertlerinin sahibiydi, yıldızlar ise küçük şükürlerinin yancısı. Bulutlar örtmek istese de şükürlerini, yaşamak, nefes almak ve var olmanın güzelliği donatmışken dört bir yanını; Günnur şükür etmeden duramazdı. En güzeli, nefes alıyordu, ciğerlerine kadar doluyordu; baharın, yazın, kışın kokusu... Sonra elleri dokunuyordu toprağa, çimene ve tüm güzelliklere. Ayakları... Ayakları götürüyordu belki onu kaderine. İmtihanı büyüktü, mükâfatı eceldi. Günnur'un gelecek için gördüğü tek gerçek, ölümdü.
Sayfa 38 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
190 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Türk Edebiyatında içinde ''duvar'' kelimesinin geçtiği ve bu kelimenin mecazi anlamda kullanıldığı birçok kitap yayımlanmıştır. Bu eserlerin en başında
Duvar
Duvar
eseri gelmektedir.
Duvar
Duvar
, Mavi Akımının kurucusu
Attila İlhan
Attila İlhan
tarafından ele alınmıştır. Ünlü şairin yalnızca 16 yaşındayken kaleme aldığı ilk şiiri ve diğer birçok ilk
Duvar
DuvarAttila İlhan · İş Bankası Kültür Yayınları · 20171,372 okunma
Reklam
Boş verince yüreğin çapı genişliyor manzarası değişiyordu.Okyanusa bakan bir çift gözün gördüğü uçsuz bucaksız bir alan beliriyordu ufukta.Talibi çok oluyordu sığ suların. Derinliğe dalmadan boyunu aşmadan geçip gitmek istiyorlardı.Bulutlar kuşların konuşma balonu olup yazıyordu türlü hikayeleri.Kırk yerinden kırılınca insan kırk birinci yerinden
Geçmiş Yağmur
Yedi uzun gün boyunca bu tekdüze yağmur Vurup durdu pencereme, Yedi uzun gün. Su ile doldu kalbim. Dudaklarımda bulutlar, Göğsümde karanlıklar, Elimde kitaplar, yanaklarım al
"Hava ve güneş var, bulutlar var. Orada, yukarıda mavi bir gökyüzü ve onun arkasında belki şarkılar, belki de daha güzel sesler var... Neticede umut var. Kederimize rağmen bizim için umut var."
706 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.