Kötü Hafizanın Sorumluları
1. Kötü hafizanın birinci sorumlusu, dikkatsizliktir. Düşüncesini yoğunlaştirabilen kişi, konuya konsantre olabilir. Dikkat edilmeden dinlenen bilgiler kuma yazılmış gibidir; hemen silinir. 2. Kötü hafızanın ikinci sorumlusu, özgüven azlığıdır. İnsan beyninde biyolojik bir saat vardir. Eger o saate bilerek ve irade ederek sabah 07.00'de
O kuş, o bahçede, üzerinden uçuşup geçen bulutlara, diğer kuşların konup kalktığı ağaçlara nasıl bir hasretle bakarsa, bu da ışıklara boğulmuş salonlara, her biri bir güzellikler aleminden inmiş güzellere öyle yakıcı bir bakışla bakıyordu. O kuş, başının üstünde gördüğü sonsuz semaya karşı uçmayı isteyip de kanatsızlığını anladığı zaman nasıl acı duyarsa, bu da ara sıra güzel bir kızın güzellik göğü olan ve kendisine nihayetsiz derecede derin görünen mavi gözleriyle karşılaşınca öyle cehennemi bir mahrumiyet ateşi içinde kalırdı.
Reklam
Unutmak olmazsa insanoğlu nasıl yaşardı bunca acı ortasında
Ne yapmalı? Yapacak bir şey yok. En kötüsü de bu.
"Mümkün mü bu? Evet, mümkün!.. Nasıl? Unutarak! Unutarak mı? Elbette!.. Unutmak olmazsa insanoğlu nasıl yaşardı bunca acı ortasında."
Ama yaşam çoğu zaman güzel sırlar ile doludur ve onları mahvetmek yerine bu gizemlere saygı duymamız gerekir.
Sayfa 53 - Karbon KitaplarKitabı okuyor
Reklam
"Mavi Kuş muhtemelen Anılar Diyarı'ndaki büyükannenizin ve büyükbabanızın evinde saklanıyor. O yüzden önce oraya gideceksiniz."
Sayfa 37 - Karbon KitaplarKitabı okuyor
Sana Veda Gözlerin denizin maviliğinde kayboluyor Arayıp bulmak isterken gözlerini ve seni Yüreğimi maviye kaptırıyorum İçim dışım oluk oluk mavi akıyor Şayet bu sensizlik terk etmezse beni Prangalar altında geceye karışacağım Sesimi duyuramacağım gidenlere Bir kavanoza sıkışıp anlamsızca yaşayacağım Topraktan ölü yapraklar toplayarak Kışa meydan okuyacağım soğuklara vedalara Aldanmadan gözümden düşen yaşlara Kuş sürüsüne kapılıp bir uçurumda onlara da veda edeceğim Kemal Ercek
Sayfa 78
Sesliadres
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik.
Bu hikâyedeki Mavi Kuş benim, sevgilim. Hareket edebiliyorum, ama hiçbir yere gidemiyorum. Sen de benim kafesimsin. Senden giderken sana çarpıp yaralanacağım günü bekliyorum. Çünkü biliyorum, Sen beni yaraladığında, İşte ben ancak o gün özgür olacağım. Şimdi beni özgür bırak, İstersen öldür
Reklam
Hiç kimse dışarıdan görüldüğü gibi değildir ve bir insanı tanımak yıllar alır. Hatta uzun zamandır tanıdığınız, dost olduğunuz biri, bir an gelir, öyle bir iş yapar, öyle bir söz söyler ki; parmağınız ağzınızda kalır ve "Vay be, ben bu adamı tanıyamamışım demek ki" dersiniz.
Sayfa 44
...mutluluk fotoğrafa yansır mı acaba. Fotoğraf dediğin neyi gösterir? Fotoğraf dediğin gerçeği gösterir.
Sayfa 41
Cengiz'in doğuşu
- Üç şafaktan beri, Tengri bana mavi bir baştankara kılığında görünüyor. Her sabah kuş aynı çadırın tepesine konuyor ve üç defa ötüyor... Cengiz! Cengiz! Cengiz! Sonra, kanatlarını açıyor, güneş ışınlarını yayarken, duman deliğinden bir gökkuşağı giriyor. Bu çadır, Kağanımızın çadırı. Tengri'nin işareti benim için kayanın üzerinden geçen çağlayan gibi, açık, geri çevrilmez: bana seçileni gösteriyor. Artık Temuçin yok! Tengri'nin yeryüzündeki iradesi Cengiz yaklaşsın.
Gün var mıdır ki akşam olmadık.
Sayfa 186
Unutmak olmazsa insanoğlu nasıl yaşardı bunca acı ortasında.
Sayfa 146
Resim