Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İLK YILLAR NE GÜZELDİ! Yağmur çiselemeye başlamıştı. “Hadi koş,” dedi Zehra, Ayşe’ye. “Koş, yoksa sırılsıklam olacağız.” Gülüşerek kol kola çalıştıkları bankanın kapısından içeri girdi iki genç kız. Öğle yemek saati arasının bitmesine bir dakika kala Zehra, bankonun arkasındaki masasına oturmuştu. Uç ay olmuştu Zehra bankada çalışmaya
Sen buzul mavi, sen kaç yılın aynalı dolapları Kırılan bardakları elbiselerin ve çocukları Lekesiz gözleriyle ne kadar maviyse o kadar hiç konuşmadıkları Sen buzul, sen devamlı, sen... Yaklaş bana, kimse hiçbir yere dokunmasın Bana sessizlik et, düğümle saçlarımı Çözülsün bu kartopları, gece yanan fırınlar, içimin sayıları Akıt kanımı biraz, kimse hiçbir şey söylemesin Kimse artık hiçbir şey söylemesin Bana yalnızlık et, birleştir yalnızları Sen buzul, sen devamlı, sen… Sen kaç yılın aynalı dolapları
Reklam
Pusula her zaman gerçeğin peşinde. Yeryüzünün neresinde olursa olsun, her zaman aynı yönü işaret ediyor. İstanbul’da, Karadeniz’de, Ege’de ve işte şimdi kıyılarında volta attığımız Kuzey Afrika’da da, pusulanın o küçük iğnesi hep o yönün peşinde. Ne kadar dönerse dönsün, ne kadar savrulursa savrulsun ibre yine dönüp dolaşıp aynı istikamete işaret
Bu Gemi Ne Zamandır Burada Bu gemi ne zamandır burada Çoktan boşaltmış yükünü Gece de ölmüş, rıhtım da bomboş Mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa Arkada, güvertede Ah, neresinden baksam sessizlik gene. Yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye İçerde üç beş kişi Yalnızlık üç beş kişi Bir kadeh rakı söylerim kendime Bir kadeh rakı daha söylerim kendime -Söyle be! Ne zamandır burda bu gemi -Denizin değil hüznün üstünde. Belki yarın gidecek Bir anı gelecek bir başka anının yerine. İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine.
Şimdi bir derin mavide akşam oluyor Gök mavi deniz mavi Mor dağlar yeşil ağaçlar mavi Bozuk düzen mavi,gecelerden sesleniyorum sana Ne opera aryaları Ne beşinci senfonisi Beethoven'in Bir yalnızlık marşıdır çalınıyor uzakta Gün ışığı arkamızda kaldı bak
Sayfa 18
144 syf.
8/10 puan verdi
Kendinizle mezarınız arasında yalnızca ölümünüz olduğunu hiç düşündünüz mü? Veya aynadaki yansımanızın sizi neden taklit ettiğini? Peki, ağaçtaki portakalların içinin birisinin “ölümün mutlak soluğuyla buz kesmiş etiyle” dolduğunu bilseydiniz o portakalları yiyebilir miydiniz? Ya da gözkapaklarınız kapalıyken hayat enerjisinden müthiş tasarruf ettiğinizi, organizmanızın gereksiz harcamalar yapmasını tamamen engellediğinizi biliyor muydunuz? Mavi Köpeğin Gözleri, Gabriel Garcia Marquez’in dünyanın dört bir yanında okurların kalbini kazanan Yüzyıllık Yalnızlık ve Kolera Günlerinde Aşk gibi eserlerinin öncesinde, 1947-1955 yılları arasında kaleme aldığı öyküleri barındırıyor. Gerçeklikle büyüyü etkileyici bir biçimde bir araya getirebilen Marquez, okurlarını her satırda şaşırtmaktan da geri kalmıyor. Büyülü gerçekçiliğin yaratıcısı olarak bilinen yazar, zaman kavramı olmayan öykülerinde gerçekle masal arasında gidip geliyor. Masallar kadar büyülü olduğu gibi 3’üncü sayfa haberleri kadar da rahatsız edici olabilen hikayeler insana cidden “Marquez anlatılmaz, yaşanır” dedirtiyor. Gözleri çulluklar tarafından oyulan üç adamın hikayesini ele alan Çullukların Gecesi benim favorim oldu. Sonradan fark ettim ki tanıtım yazısında Marquez’in bu hikayeyi Yüzyıllık Yalnızlık’a bile değişmem dediği belirtilmiş. Özellikle Marquez’in dünyasına nereden dalacağını bilemeyenler için çok güzel bir başlangıç olur Mavi Köpeğin Gözleri. (alıntıdır)
Mavi Köpeğin Gözleri
Mavi Köpeğin GözleriGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20181,925 okunma
Reklam
Canım Kızım; Meğer sanaymış yolculuğum. Burgun kendime neden yasadığımı sordum; bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin; bir karşılığım olmalıydı hayatta.bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım. Ellerim yaslanmamıştı henüz ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum, bildiğim her şeyden, herkesten uzaktaydım.. Yalnızlık,
Koskocaman 2 ay tatilim bitti. Yarın okul.. Aslında içim biraz buruk. Kitaplar yüzünden. Bugün 2 aylık ganimetlerime baktım. 2 ay içinde okuduğum unutamayacağım kitaplar: 1. Seksen Günde Devri Alem 2. Charlie'nin Çikolata Fabrikası 3. Furuğ-i Ferruhzad 4. Veda 5. Martı Jonathan Livingston 6. Yusuf ile Zuleyha 7. On İki Sandalye 8. Mavi
OTOPSİ Ve gördüler ki zeytin kökünün altını damlamış kalbinin gizli oyuklarına. Ve kim bilir kaç gece mum ışığında uyanık kalıp günün ağarmasını beklediği için, garip bir sıcaklık yayılmış bağırsaklarına.
Küllerini savurdum mavi denizlere. Dalga dalga benden gidişini izledim. Ve senden sonra ben, hiç iyi olmadım…
Reklam
' günlerin bize aitmiş gibi görünmesi ne tuhaf değil mi' dedi. Uyanıyoruz, gün ışığının o dingin, bakir saltanatı; bir anne soluğu gibi ta içimize işleyen mavi serinlik.. Sesler, nesneler, kokular... Bizimle birlikte usul usul uyanan bir müthiş yalnızlık... Birden, açıklanamaz biçimde yaşadığımızı duyumsuyoruz..
Hüzün
Küllerini savurdum mavi denizlere. Dalga dalga benden gidişini izledim. Ve senden sonra ben, hiç iyi olmadım…
Şükrü Erbaş
SİTEM Eğer şiir bağışlanma değilse O zaman hiçbir yerden medet ummamalı Kavafis Ben ona sıkıntılı güz günleri içinde Yedi renkli yaz yağmurları dilemiştim Kırmak istememiştim duygu filizlerini Büyük bir ustalıkla susturup içimdeki uğultuyu Rüzgarımı olanca yumuşaklığıyla salmıştım üzerine İncinmesin diye tek, acıyı bile tersyüz
Sayfa 181-182
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.