aslı

Sabitlenmiş gönderi
“Bir tel kopar âhenk ebediyyen kesilir.”
Reklam
Tanrı biliyor ya, şu anda Leyla'yı görme isteğinde hiçbir tensel arzu bulunmamasına karşın, yüreğine bıçak gibi bir kıskançlık sancısı saplandı. Tuhaf değil mi, Leyla'yı görmeden Mısır'ın onun için yaşayan bir yer durumuna gelmesi olanaksızdı - çünkü Leyla Mountolive'in her gün yaşadığı, kamulaştırdığı gerçekliğin ikinci, neredeyse mitsel bir imgesini simgeliyordu. Mercek ayarını tam yapabilmek için fotoğraf makinesinin vizöründeki çift görüntüyü birleştirmeye çalışan biri gibiydi. Onu bir kez daha görmeden sanki hiçbir şey yapamayacak, ne bu büyülü doğa parçasıyla ilgili anılarını doğrulayabilecek, ne de yeni izlenimlerini gerektiği gibi değerlendirebilecekti.
Sayfa 165 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Ben Pursewarden, burada, töreyle aklını bozmuş insanların arasında ne arıyorum? Bırakın, kendi insanca edepsizlikleriyle uzlaşmış insanların arasında, bir ozanın görünmezlik maskesinin güvenliği içinde dolaşayım. Hiçbir şeyi aşağılamadığım gibi, hiçbir şeye saygı duymamayı öğrenmek istiyorum - yeni başlayan bir öğrencinin önünde çok çetin bir yol vardır!' "Liza neşeyle haykırdı: 'Sen sarhoşsun, bitanem!' "'Sarhoş ve kederliyim. Kederli ve sarhoş. Ama keyfim yerinde, yerinde!'
Sayfa 71 - Can YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
aslı
Bir kitabı okumaya başladı
Mountolive
MountoliveLawrence Durrell
8.4/10 · 242 okunma
Reklam
288 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Balthazar
BalthazarLawrence Durrell
8.2/10 · 300 okunma
Aşka gelince, aşk öylesine şaşılası, öylesine kendi içinde doyurucu bir yaratık ki, birtakım doğruların dışarıdan işe karışmasıyla pek değişmez. Duygularını şöyle bir tart bak, sana ihanet ettiği için Justine'i daha çok sevdiğini göreceğine inanıyorum!
Sayfa 270 - Can YayınlarıKitabı okudu
Artık hepimizi, erkekler, kadınlar olarak değil, yaptıkları dikkatsizlikler, budalalıklar, yalancılıklarla şişinen kişiler olarak değil; bilinçsizce mekânın bir parçası durumuna gelmiş, tek bir kentin kalıntıları arasına beline kadar gömülmüş, kafası o kentin değerleriyle dolu varlıklar olarak görüyorum. Empedokles’in bir yerde, “Tek tek kollar bacaklar başıboş dolaşıyor, birbirleriyle birleşmeye çabalıyorlardı,” ya da başka bir yerde, “Bu böyledir, tatlı tatlının yakasını bırakmaz, acı acıya koşar, ekşi ekşiye gelir, sıcak sıcakla birleşir,” diye söz ettiği yaratıklar gibi. Yaptıkları eylemler gizli dolaplar çevirme ya da anlaşmalar yapma genel eğiliminin dışında kalan bir kentin üyeleri: İskenderiyeliler.
Sayfa 258 - Can YayınlarıKitabı okudu
Gerçek, doğası gereği, değişen bir şey. Bir keresinde Naruz bana çölü sevdiğini, çünkü orada insanın ayak izlerini rüzgârın mum gibi üfleyip sildiğini söylemişti. İşte ben gerçekliği böyle görüyorum. O zaman doğruyu nasıl yakalayacağız?"
"Kendi kendileriyle en çok çelişen şeyler 'doğrular'dır..." Ne biçim bir kaba güldürüdür bu!
Sayfa 114 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Pursewarden bir yerde, "Kendi seçtiğimiz yalanlar üzerine kurulu hayatlar yaşıyoruz," diye yazıyor. "Gerçeklik algımızı zaman ve uzam içindeki konumumuz belirliyor - kişiliklerimiz değil, oysa biz ikincisini yeğlerdik. Böylece gerçekliğin her bir yorumu tek bir konuma dayanıyor. İki adım sağa ya da sola kaysak, bütün görünüm değişecek."
Sayfa 19 - Can YayınlarıKitabı okudu
296 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Justine
JustineLawrence Durrell
8/10 · 547 okunma
"Galiba olaylar duygularımızın bir tür açımlamasından başka bir şey değil -biri ötekinden çıkartılabilir. Zaman bizi alıp götürüyor (kendi kişisel geleceğimizi biçimleyen ayrı ayrı benler olduğumuzu cesaretle düşünebilirsek) - zaman bizi bizim çok az bilincinde olduğumuz duygularımızın hızıyla alıp götürüyor.
Sayfa 213 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ölüler aldırmaz.
Sayfa 210 - Can YayınlarıKitabı okudu
2.614 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.