— Pazar günleri, bayram günleri kalabalık mahallelere dalar, sokakları dolduran halka karışır, ayak şarkıcılarının etrafında ya da işportaların önündeki erkek, kadın, çoluk, çocuk kümelerine katılırım; kirli etekliklere, yağlı gömleklere sürtünür, sıcak ve keskin ter, nefes ve saç kokularını koklarım. Bu yaşam kaynaşması içinde kendimi ölümden biraz daha uzak hissederim.
Sayfa 112 - DorlionKitabı okudu
Fabrika bacası!
gürgenlerle çevrilen bu çimenlikteki havuzlarda su perilerinin deniz kabuğu vazolarından beyaz demetler halinde sular fışkırıyordu. Sağda, solda yeşillikten bir denizin durgun dalgaları uzaklarda, pembe sislerle kaplı tepelerin eteklerinde gümüş izleri seçilen ırmağa kadar uzayıp gidiyordu. - Ah şu baca !... Bütün manzaramı o bozuyor, bütün tabiatı o bozuyor, bütün yaşamımı o bozuyor.
Sayfa 102 - DorlionKitabı okudu
Reklam
Halk sevgisinden mahrum olduğu için, halkın gözüne girmiş adamlar gibi günün birinde gözden düşmek tehlikesine maruz değildi.
Sayfa 56 - DorlionKitabı okudu
Mösyö de La Rochecoupée olaylara bir devlet adamı gözüyle bakardı; devlet adamları ise burunlarının dibinden ilerisini göremezlerdi.
Sayfa 43 - DorlionKitabı okudu
Mavisakal'da psişe, bu noktadan sonra öldürülmekten kaçınmaya çalışmaktadır.
—bir "organ dokusunun" yeniden oluşması için tabiatın onu ilk oluştururken kullandığı araçlar gerekir. Tabiatın eli de yoktur, aleti de; ama çok becerikli, çok ince fikirlidir; en büyük, en muazzam inşaatında maddenin hücre gibi en küçük parçalarını kullanır. Elle tutulamayacak kadar ince bir sisten kayalar, madenler, nebatlar, hayvanlar insanlar vücuda getirir.
Sayfa 67 - DorlionKitabı okudu
Reklam
Geri140
408 öğeden 401 ile 408 arasındakiler gösteriliyor.