Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hem, semiz balıkların vaziyet-i kanaatkârânesi, mükemmel rızıklarına medâr olması.. ve tilki ve maymun gibi zeki hayvanların hırs ile rızıkları peşinde dolaşmakla beraber kâfi derecede bulmamalarından cılız ve zayıf kalmaları, yine; hırs, ne derece sebeb-i meşakkat ve kanaat, ne derece medâr-ı rahat olduğunu gösterir.
Sayfa 36
Rızık, israf, hırs, kanaat
Ezcümle, rızka muhtaç ağaçların fıtrî kanaatleri, onların rızkını onlara koşturduğu gibi hayvanatın hırs ile meşakkat ve noksaniyet içinde rızka koşmaları, hırsın büyük zararını ve kanaatin azim menfaatini gösterir. Hem zayıf umum yavruların lisan-ı halleriyle kanaatleri, süt gibi latîf bir gıdanın ummadığı bir yerden onlara akması ve canavarların hırs ile noksan ve mülevves rızıklarına saldırması; davamızı parlak bir surette ispat ediyor. Hem semiz balıkların vaziyet-i kanaatkâranesi, mükemmel rızıklarına medar olması; ve tilki ve maymun gibi zeki hayvanların hırs ile rızıkları peşinde dolaşmakla beraber kâfi derecede bulmamalarından cılız ve zayıf kalmaları, yine hırs ne derece sebeb-i meşakkat ve kanaat ne derece medar-ı rahat olduğunu gösterir.
Reklam
Zeki olanların rızkı çok, güçsüz olanlarınki az mı olur??
Hırs ve kanaatin tesiratı, zîhayat âleminde gayet geniş bir düstur ile cereyan ediyor. Ezcümle rizka muhtaç ağaçların fıtrî kanaatleri, onların rızkını onlara koşturduğu gibi; hayvanatın hırs ile meşakkat ve noksaniyet icin de rizka koşmaları, hırsın büyük zararını ve kanaatin azim menfaatini gösterir. Hem zayıf umum yavruların lisanı halleriyle kanaatleri, süt gibi latif bir gıdanın ummadığı bir yerden onlara akması ve canavarların hırs ile mülevves riziklarina saldirmasi , davamızı parlak surette isbat ediyor.Hem semiz baliklarin vaziyeti kanaatkâranesi mükemmel riziklarına medar olması ve tilki maymun gibi zeki hayvanların hırs ile rızık peşinde dolaşmakla beraber kâfi derecede bulamamalarindan cılız ve zayıf kalmalari, yine hırs ne derece sebebi meşakkat ve kanaat ne derece medar-ı rahat olduğunu gösterir. Hem yahudi milleri hirs ile riba ile hile dolabi ile rızıklarını zilletli ve sefaletli , gayri-meşru ve ancak yaşayacak kadar rızıklarını bulması ve bedevilerin kanaatkârane vaziyetleri izzetle yaşaması ve kâfi rızkı bulması, yine mezkûr davamızı kat'i isbat eder..
Sayfa 145
SFG 3
Niçin karga? Çünkü karga toplumsal kodlarda “işe yaramaz bir şey olarak algılanır. Tam da işe yaramaz olarak addedilen görünür hale getirilerek bu algılamaya meydan okunur. İşe anmaz denilen karga çizilerek, işe yarar kavramının pratik fay- da temelinde işlemesine karşı çıkılır. Karganın eti yenmez. Eti jenmeyen canlıya bakışla eti yenen canlıya
192 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Dünya Etme bulma dünyasıdır.
Kelile ve Dimne kitabı çeşitli hayvan hikâyeleriyle süslü bir şaheserdir. Eserde iç içe geçmiş birçok hikâye bulunuyor Çeşitli bölümlere ayrılan eserde, her bölüm farklı bir anlatıcı tipiyle kapılarını aralıyor. Bu anlatıcılar arasında hem insan hem de hayvan tipleri var. Maymun, tilki, aslan, kurt, eşek, güvercin, keklik vb, hayvanlar ile iyi / kötü insan karak- terleri etrafında anlatılan hikâyeler, gerçek hayatta mümkün olan hadiselerin örneklerle anlatılması şeklinde geçiyor. Doğruluk, sadakat, ağırbaşlılık, tevazu, öfkeyi yenmek, fevrî davranmamak gibi ahlâki erdemlere dair olması gerekenler, konulara uygun hikâyelerle verilmiş. Eser, bu yönüyle başta Mevlâna'nın Mesnevîsi ve Şeyh Sadî'nin Bostân ve Gülistan'ı olmak üzere birçok nasihat kitabına ilham kaynağı olmuş. Hatta içinde yer alan bazı hikâyeler, adı geçen müellifler tarafından aynen kullanılmıştır. Kelile ve Dimne, doğruluk ve iyiliğin her zaman için geçer akçe olduğunu savunurken, fani dünyada kısa süreli menfaatler için kalp kırıp ah almanın en büyük yanlış olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Eser bu yönüyle, hayvanlar âleminden devşirilen nasihatleri görüp ibret almak isteyenler için bulunmaz bir kaynaktır. Kıssadan hisse alınması temennisiyle.
Kelile ve Dimne'den Seçmeler
Kelile ve Dimne'den SeçmelerBeydeba · Hasbahçe · 20156,4bin okunma
Zeus, insanın, normal olarak 25 sene yaşamasını öngörüyordu, insan sızlandı. 25 senede ne yapabilecekti? Aşağı yukarı bunun yarısı uyku ile geçecekti. Çocukluk devrini de çıkarınca geriye bir şey kalmayacaktı. Zeus "Ne yapayım; en son yaratıldığım için güçlü olmak, hızlı uçmak, çok uzaklardan görmek, iyi koku almak vasıfları gibi uzun ömür de diğer mahlûklara dağıtıldı." dedi. İnsan ağlayarak yalvarmasına devam etti. O sırada onun yanında şu altı hayvan bulunuyordu: Tırtıl, Kelebek, Tavus, Beygir, Tilki, Maymun. Hayatı tatlı bularak çok yaşamak için çırpınan insan, Zeus'e bu hayvanları göstererek, “Bunların ömürlerinden al bana ver, ben üstün bir mahlûkum, benim çok yaşamam lâzım, onlar yaşamasalar da olur." dedi. Baş-Tanrı bunun haksızlık olacağını, tanrıların nazarında her mahlûkun eşit olduğunu ileri sürerek, insanın, ömrünün belirli zamanlarında o hayvanların hayatını yaşamasını, yani o hayvanlar gibi ömür sürmesini şart koşarak hayatı uzattı. Bu sebeptendir ki, yeni doğan bir insan yavrusu evvelce tırtıl gibi yerde sütünür, emekler, bu bebeklik devridir. Sonra kelebekler gibi neşe ile koşar, oynar, bu çocukluk çağıdır. Zaman geçince bilhassa on beşinden sonra gençlik çağı başlar. Bu devrede insan tavus hayatını yaşar, onun gibi gururlanır. 25 - 30 yaşından sonra ev bark sahibi olunca üzüntüler, kederler başlar; o zaman beygir gibi hayatın yükünü çekmek icap eder. İnsan kırkından sonra tecrübe sahibi olur, olgunlaşır, bu devrede tilki gibi kurnaz olur, ellisinden, altmışından sonra da insan maymun gibi çirkinleşir.
Reklam
İnsanın Yaratılışı
"Zeus, insanın, normal olarak 25 sene yaşamasını kâfi görüyordu.İnsan sızlandı. 25 senede ne yapabilecekti?..O sırada onun yanında şu altı hayvan bulunuyordu: Tırtıl, Kelebek, Tavus, Beygir, Tilki, Maymun. Hayatı tatlı bularak çok yaşamak için çırpınan insan, Zeus'e bu hayvanları göstererek, 'Bunların ömürlerinden al bana ver, ben üstün bir mahlûkum, benim çok yaşamam lâzım, onlar yaşamasalar da olur.' dedi. Baş-Tanrı bunun haksızlık olacağını, tanrıların nazarında her mahlûkun eşit olduğunu ileri sürerek, insanın, ömrünün belirli zamanlarında o hayvanların hayatını yaşamasını, yani o hayvanlar gibi ömür sürmesini şart koşarak hayatı uzattı...yeni doğan bir insan yavrusu evvelce tırtıl gibi yerde sürünür, emekler, bu bebeklik devridir. Sonra kelebekler gibi neşe ile koşar, oynar, bu çocukluk çağıdır. Zaman geçince bilhassa on beşinden sonra gençlik çağı başlar. Bu devrede insan tavus hayatını yaşar, onun gibi gururlanır. 25- 30 yaşından sonra ev bark sahibi olunca üzüntüler, kederler başlar; o zaman beygir gibi hayatın yükünü çekmek icabeder. İnsan kırkından sonra tecrübe sahibi olur, olgunlaşır, bu devrede tilki gibi kurnaz olur, ellisinden, altmışından sonra da insan maymun gibi çirkinleşir."
Bir adam masanın başında oturuyor. Karşısında ise sincap, zürafa, fil, maymun, aslan ile tilki bulunmakta. Adam hayvanlara diyor ki "Hepiniz şuradaki ağaca tırmanmak zorundasınız. Tırmananlar başarılı sayılacaktır. Sınav bu. Ayrımcılık olmasın diye de farklı bir şey yapmıyoruz. Bu araca tırmanabilen kazanır." İşte bizim eğitim sistemimizde aynen böyle. Ne yazık ki bu sınav doğrultusunda, böylesine bir eğitim sistemi ile filler, zürafalar, artallar hep mağdur olmakta.
Sayfa 60 - Lopus yayıneviKitabı okudu
Atasözü, Deyim, Söz Sanatları
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan _Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri _Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız _Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran _Yılan
Etleri Yiyilip Yiyilmeyen Hayvanlar...
-Tabiatında vahşilik ve adilik olmayan ve tabiatıyla iğrenç görülmeyen hayd vanların etleri şartları dairesinde helâldir, yiyilebilir. Tavuk, kaz, ördek, zürafa, deve kuşu, bağırtlan kuşu, güvercin, bıldırcın, koyun, keçi, deve, sığır, manda, n ekin kargası, tavus, kırlangıç, baykuş, tavşan, turna gibi hayvanlar bu gruptandır. Serçe ve sığırcık
Reklam
Vâkıât
Bil ki halvetteki fâideler beşe ayrılmıştır. Ya‟nî halvet in- san için beş türlü fâideyi mûcib olur. Bunlar da vâkıât ve müşâhedât ve mükâşefât ve tecellî ve vusûldür. Ne vakit bir sâlik riyâzetü‟n-nefse başlarsa ona âlem-i mülk ve melekûtta ubûr hâsıl olur. Her makāmda o kimse bir takım hâlât ve vâkıât ile karşılaşır. Vâkıa, nevm ile yakaza
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.