Arzu Güneş

O sevilmek için yaratılmışların en mükemmeliydi.
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Çocukluk, insana o kadar çabuk geri geliyor ki, adeta onu içimizde gizli bir yerde saklıyor gibiyiz. İstediğimiz zaman o bir saniyede bizi buluveriyor. Onu kaybeden, onu kendimizden defeden biz olduğumuz halde o sadık bir köpek şammesiyle bizi arayıp bulacak. En ümit etmediğimiz zaman ona, bizi bulmak fırsatını vereceğiz.
Sayfa 112Kitabı okudu
Para hiçbir zaman insanı adam etmezdi. İyisi mi, buldu mu yemeliydi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Diyelim ki buradan gittin. Gitmekle kendinden kaçıp kurtulacağını mı sanıyorsun? Nereye gidersen git, üzüntülerin de seninle beraber gelecektir. Hayır Yedigey, kaçmakla kurtulamazsın. Yiğitlik kaçmakta değildir. Eğer yiğit isen, bildiğim Yedigey isen, burada kalıp üstesinden gelmelisin o meselenin. Herkes gidebilir, herkes kaçabilir ama, herkes kendine hâkim olamaz, herkes kendine karşı zafer kazanamaz.”
Sayfa 328Kitabı okudu
Etrafındaki kalabalığa rağmen her şeyden öyle uzak, öyle yalnızdı ki, o giren çıkan kalabalığın içinde koyu bir leke gibi duruyordu.
Sayfa 255Kitabı okudu
Reklam
Çocuklarımız her şeyi kendileri anlayıp öğrenmek, kendi akıllarıyla yapmak, bizim işlerimizi üstlenmek zorunda kalacaklar. Oysa düşünmek, her zaman acı veren ağır bir iştir. Onun için onların hayatı bizimkine göre daha zor olacaktır.
Sayfa 186Kitabı okudu
Bir insanın başkalarına yapabileceği en büyük iyiliğin, çocuklarını iyi terbiye etmek, iyi yetiştirmek olduğunu da anlıyordu. Bunun için başkalarının yardımına gerek yoktu. İnsan bu işe her gün zaman ayırmalı, adım adım gitmeli, kendini tamamen ailesine, çocuklarına vermeliydi.
Sayfa 178Kitabı okudu
kaç ciğeri şişer ki rakı şişelerine gömdüğüm aşklarımın. Aşkı geçelim. Onu geçelim, onu unut şehsuvar!
Sayfa 46
Yüzlerce paramparçadır yüzüm yüzüme yüzlerce paramparça ceset tükürülür!
Sayfa 39
Doğumla ölümün arası topu topu bir savaş parçası sahi, kaç kilometreydi yaşantım/ kaç litre hava çektim ciğerlerime ve kaç litre yaş döktüm yüzölçümü neydi yüzümün..
Sayfa 15
Reklam
Asmadan önce beni, bana o bilmediğim kuşları anlatın onları anlatın, o kımıltısız, haşarı gözlü kuşları tütsülü tüylerini... Yasaklanan alevi kanat çırpışlarını ve gerekirse bana uçmayı öğretin ya da uçan kuşlar gibi onurlu ölmeyi...
Sayfa 11
Elinden malını, mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur.
Meğer insan ölmeden ve mezara girmeden önce de çürüyor, iskelet haline giriyor, toz ve toprağa karışıyordu. Yeryüzünde, diriler arasında dolaşan böyle ne kadar ölüler var!
Sayfa 258Kitabı okudu
Ah, aciz ve hain kelimeler, siz birer cansız işaretten başka nesiniz? Etten ve kemikten bir elin, tahta veya madenden bir aletle düz ve boş kağıt üzerine çizdiği cansız ve aciz işaretler… Size ne akılla ruhumuzun sırlarını teslim ederiz?
Sayfa 107Kitabı okudu
Öyle bir sabah ki, sanki günün başı değil sonudur. Sanki günün bir çeşit hastalığıdır.
Resim