Yasemin Işıktaç'ın söylediği günden bu yana bu kitabı okumak istiyordum. Ders konumuz da markaları neredeyse boynumuza asılı pankart gibi taşıyor oluşumuz, birden tüketim toplumuna dönüşmemizdi. Hatta bu kişilerden biri bendim ve hocam çantamın üzerindeki alın yazısı kadar kocaman Converse yazısını görüp örnek vermişti.
Amr ibnu'l-Âs'tan (radiallahu anhuma) Rasûlullah'ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle dediği aktardı:
"Allah kayamet günü ümmetimden bir adam seçip
herkesin önüne çıkarır.
Sonra amellerinin kayıtlı olduğu doksan dokuz defter getirilir.
Her defter gözün alabildiği mesafeye kadar uzanacak büyüklüktedir.
Ardından Allah ona 'Bunlardan herhangi bir şeyi inkâr ediyor musun?
Yazıcılarım sana herhangi bir haksızlık ettiler mi?' der.
Bu kişi ise ‘Hayır,Ey Rabbim' diye karşılık verir.
Bir mazeretin veya herhangi bir iyiliğin var mı? diye sorunca adam şaşkın bir vaziyette
'Hayır, ey Rabbim' der.
Bunun üzerine Allah ‘Oysa bizde senin bir iyiliğin var.Bugün sana haksızlık yok’ der ve üzerinde
‘Eşhedu en Lâ ilâhe illallah ve enne muhammeden abduhu ve Rasuluhu’ bir kartı çıkartılır.
Allah "Tartını getir' der.
Adam 'Ey Rabbim, bu defterlerin yanında bu kartın ne ağırlığı olabilir ki?' deyince,
Allah 'Sana bugün haksızlık edilmeyecek' der.
Tüm defterler tartının bir kefesine ve bu kart diğer kefesine konur.
Defterler hafif gelir,bu kart ağır basar;zira hiçbir şey Allah'ın adından daha ağır değildir.”
(Tirmizi)
Selemeoğullarının bazı büyükleri şöyle anlatmışlardır: "Amr b. Cemûh'un (r. anh) ciddi anlamda ayağı aksaktı. Ama arslanlar gibi dört tane oğlu vardı. Hepsi de Allah Resûlü ile bütün savaşlara katılıyordu. Onu, "Senin mazeretin var, ayağın sakat!" diyerek Uhud Savaşı'na iştirak etmekten alıkoymak istediler. Amr, Efendimize (sav) geldi ve: "Yâ Resûlallah, oğullarım seninle birlikte harbe çıkmamı engellemek istiyorlar. Vallahi şu topal ayağımla cennette yürümek istiyorum!" dedi. Nebîler Nebîsi: "Allah senin özrünü kabul eder, bu nedenle sana cihad farz değildir!" buyurdu. Diğer taraftan Allah Resûlü, Amr'ın oğullarına: "Babanıza engel olmak size düşmez, buna hakkınız yok. Ümit ederim ki Cenâb-l Hak ona şehadet lütfeder." buyurdu. Bunun üzerine Amr b. Cemuh, Resûlü Ekrem'in yanında Uhud Savaşı'na katıldı ve şehit düştü."
...
Harp sonrası Efendimiz (sav) Amr'ın cesedinin yanına uğradığında: "Amr'ın aksak ayağıyla cennette sağlam olarak yürüdüğünü şu anda görür gibiyim." buyurdu.
1069. Kendisine Amr İbni Kays da denilen meşhur müezzin Abdullah İbni Ümmü Mektûm radıyallâhu anh :
–Yâ Resûlallah! Muhakkak ki Medine’nin zehirli haşereleri ve yırtıcı hayvanları çoktur, dedi. Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
– “Hayye ‘ale’s-salâh, hayye ‘ale’l-felâh’ı işitiyor musun? Öyleyse mescide gel” buyurdu.
Ebû Dâvûd, Salât 47.
Her türlü fitnelerin hidayeti arayan kimselerin görüş alanını kapattığı bir dönemde yaşıyoruz. Zifiri karanlık ortalığı kaplamış ve insanlar yollarını bulamayıp sağa sola sapıyorlar. İnsanlar saptıkları yolların onları kurtuluşa götüreceğini sanıyor lakin saptıkları yolun hidayet yolu olduğuna dair ellerinde kuruntudan başka hiç bir delilleri yok.