Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sabahattin Ali'nin Mektubu
Benim Sevgili Aliye’m, Mektubunu aldım. “Ben fena kız değilim, senin meyus olmayıp saadetin için hayatımı şimdi fedaya hazırım!” diyorsun. Aliye, bana böyle şeyler yazma… Sonra ben sana deli gibi âşık olurum. Senin ne iyi kız olduğunu biliyorum. Muhakkak ki hayatımda yaptığım ve yapabileceğim en iyi iş seninle hayatımı birleştirmek oldu. Bundan
Diyorum ki, herkes evinin önündeki çölü süpürmelidir, içerideki çölü dışarsındaymış olarak görüyorsa, beklesin ağır ağır dışarı aksın kum tanecikleri; biriksin ve dışarının çölüne bitişsin. O zaman herkes yine evinin önündeki çölü süpürmeyi sürdürebilir. (Sessizce durur.) Oysa, mazim o kadar yeşildi ki! Zeytinlikler, bağlar, dut ağaçları, kayısı, ayva, erik ağaçları, zaman zaman karla kaplansa da! Aracı yoktu doğayla aramda. Suya mı değilecek Ben değerdim, ağaca mı çıkılacak Ben çıkardım, göğe mi bakılacak Ben bakardım, toprağa mı dokunulacak Ben dokunurdum, taş mı koklanacak Ben koklardım, ışık demetinde uçuşan tozlar mı izlenecek Ben izlerdim, koklanacak mı toz, ay, çilek, taş, hayvan… Ben koklardım.
Sayfa 226 - EverestKitabı okudu
Reklam
paletin en solgun rengiydi mazim feryadım uyaksız bir şairin satırlarında gizliydi idam edilmişken çoktan hislerim ve ben yine de sızımı içimde gizledim
Tüm sabah kendimi tasasız ve neşeli hissettim. Fakat şimdi yine düşüncelerim karardı ve hüzünlendim, kalbim bir kez daha kasvete gömüldü. Ah, ben ileride ne olacağım? Kaderim beni nereye götürecek? Geleceğin bu denli belirsiz olması, ne olacağını bilmemek beni derinden üzüyor. Hatta sadece geçmişe dönüp bakmak bile korkunç bir şey; çünkü mazim, düşününce bile kalbimi paramparça etmeye yetecek kadar acı ve keder dolu. Evet, hayatımı enkaza çeviren kötü insanlar yüzünden sanki acı içinde yüz yıl yaşamışım gibi hissediyorum.
Sayfa 14
Ben sadece mütereddit ve zayıfım. Sürükleniyorum. Mazim beni sürüklüyor.
Sayfa 201Kitabı okudu
aşağı eğlencede bir yerdeyim. sokak ismi toros mu desem hasandağ mı desem bilmem ki önünde bir cami vardı onu hatırlarım bir de ekmek büfesi gördüğüm. Anlayacağınız unuttum çoğu olayları mekanlar da işte bildiğim bu kadarla sınırlı şeyler. eviniz köşk gibi bir evdi pembe miydi bilmem mor mu önünde dikilen bir elektrik direği vardı. Sokağa
Reklam
Niçin, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün hikâyesini bu uzak hatıralarla ağırlaştırdım? Neden bu mazi gölgeleri yüzünden yolum birdenbire değişti? Bunlar o cins şeylerdi ki, ne hakikatini, ne de gülünç tarafını bugünün insanı anlayamaz. Bana gelince, yaşı, geçmiş şeyleri tahayyülden ve hatırlamadan artık lezzet alamayacak kadar ileri. Böyle
Sayfa 53 - dergah
Evet o bana yeni bir hayat buldu. Bu eski şeylerden şimdi çok uzaktayım. İçimde, kendi mazim olsa bile o günlere karşı katılaşmış bir taraf var. Ne yazık ki, bu mazi dönüşünü yapmadan kendimi anlatamam. Ben yıllarca bu adamların arasında, onların rüyaları için yaşadım. Zaman zaman onların kılıklarına girdim, mizaçlarını benimsedim. Hiç farkında olmadan bazen onlar oldum. Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hafızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir..
Ben Varım
Sevmek varsa ben varım, Hissetmek Düşünmek varsa Yazın beni de kara tahtaya Aldığım her nefes verdiğim her nefese Hesap sormaksızın doluyorsa ciğerlerime Uğruna aştığım ve geri dönebileceğimi bildiğim her yolu Attığı her adımı hak ediyorsa çıplak ayaklarım Yıldızına bulutuna baktığım her gökyüzünü Mutluluktan döktüğüm her gözyaşını Hakkediyorsa gözlerim Bu dalgalı sebatkar denize Ve her dalga da götürdüğü acı ve kedere Doyuyorsa ruhum Rüzgara asılmış yükseliyorsa uçurtması çocukluğumun Kanayan yarama acıyan dizime doluyorsa mazîm Beni de yazın o zaman kara tahtaya Tozlu tebeşirlerle kocaman harflerle Ben varım #AslıManap
Bu eski şeylerden şimdi çok uzaktayım. İçimde, kendi mazim olsa bile o günlere karşı katılaşmış bir taraf var. Ne yazık ki, bu mazi dönüşünü yapmadan kendimi anlatamam.Ben yıllarca bu adamların arasında, onların rüyaları için yaşadım. Zaman zaman onların kılıklarına girdim, mizaçlarını benimsedim. Hiç farkında olmadan bazen Nuri Efendi, bazen Lûtfullah veya Abdüsselâm Bey oldum. Onlar benim örneklerim, farkında olmadan yüzümde bulduğum maskelerimdi. Zaman zaman insanların arasına onlardan birisini benimseyerek çıktım. Hâlâ bile bazen aynaya baktığım zaman, kendi çehremde onlardan birini tanır gibi oluyorum. Şu anda Nuri Efendi'nin kendini yenmiş tebessümünü yüzümde dolaşıyor sanıyorum, biraz sonra Lûtfullah'ın yalanı benimsemiş bakışlarını kendimde bularak yaptığım işten ürküyorum. Bir başka defasında babamın ümütsiz kıskançlığı ve sabırsızlığıyla perişan oluyorum. Hatta bu, kıyafetimde bile görülüyor. En meşhur terzilerde yaptırdığım elbiselerim sırtıma geçer geçmez bana Abdüsselâm Bey'in kılığını veriyorlar. Daha dün gözlüklerimi değiştirmem icap edince, artık o cinsin modası geçmiş olduğunu bile bile Aristidi Efendi'ninkine benzer bir altın gözlük aramadım mı? Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hâfızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir.
79 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.