Hiç bitmeyecek Tanpınar eserlerinden biri. Yarım kalışını bir noksanlık değil, Tanpınar'ın yaşamında hissettiği o boşluğun eserlerine sirayet etmesi olarak görüyorum. Politik diyaloglar, zaman, mekan kendini tüm varlığıyla hissettiriyor. Odaklanacak birçok nokta var. Ancak benim okurken en fazla dikkatimi çeken "Ne gibi güzel?" sorusuna cevap veren kısımlardır. Birkaç alıntıyla örneklemek gerekirse:
"...çiçek açmış bir erik ağacı gibi güzel..."
"Hiçbir şey bu kadar güzel olamazdı.Yasemen gibi, güneş vurmuş dalga köpüğü gibi bir şeydi bu."
"Hiç yaşamamış şeyler gibi güzeldi.Hayatın eşiğinde, düşüncenin eşiğinde son bir defa için gördüğümüz şeyler gibi güzeldi."
"Leyla kadar güzeldi.Başka şekilde, fakat Leyla kadar."
"Bu kız hakikaten güzel.Bir peyzaj kadar, bir musiki kadar güzel.Haince ve zekice güzel.İnsana hiç bilmediği hazlar ve ihtiraslar aşılayacak kadar..."
Bundan sonra bir şeye güzel derken mutlaka tanımlamak isteğiyle dolacak içim. Roman "Ne gibi güzel?" diye düşününce "Yarım kalmış şeyler gibi güzeldi." diyebilirim.