Bazılarının hafızaları kitap gibi, lügat gibi,
bilgisayar gibidir. Şiirle iştigal edenlerden
bir kısmı ezbere binlerce gazel, beyit okuyabilir. Haşim Nezihi Okay Bey bunlardan
biriydi. Epeyce yaşlanmış ve çok konuşur
olmuştu. Böyle kimseleri kimse istemez,
az oturup kalksın gitsin, der. Ben tam tersi.
Onlara ilgi gösterir, dertlerini dinler, türlü
sorular sorar, gözleri ışıldayarak eski gün-
lerden bahsetmelerini isterdim.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi'ni çıkarırken bilmem hangi akla hizmettir hayatı
hakkında hiç bilgi olmayan, kendisinden
geriye sadece bir beyit kalmış şairleri dahi
esere dahil etmiştik. Haşim Nezihi Bey divan şiirine hakim olduğuna o kadar inanırdı ki, neredeyse tüm divan şairlerini ezberden okur, bilmediği bir beyti kalsın istemezdi.
Ben ara sıra onu şaşırtmak-kızdırmak için yukarıda bahsettiğim meçhul şairlerden birinin tek beytini dile getirip "acaba bu kime ait ola, Nezihi Bey, siz bilirsiniz" diye kışkırtırdım. Sinirlenir "yahu Kutlu, nerden bulursun böyle beyitleri, ben bilmiyorum ya, uydurma olsa gerektir'e kadar varırdı.
Dergi çıkaran, çıkarmak isteyen, kitap-haber toplayan, kulis bilgisi peşinde koşan, derdini diyecek kimse bulamayan, yalnızlık çeken pek çok ihtiyar-yazar-şair-dergici- kitap tutkunu tanıdım. Tahir Sami Bey'in Özel Hayatı adlı kitabımın vücut bulmasını onlara borçlu olmalıyım.
Sayfa 60 - Mustafa Kutlu anlatıyor..