544 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Yaşadığım Gibi -Akıntılarımdan Derleme-
Önsöz "İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gib uni manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün
Yaşadığım Gibi
Yaşadığım GibiAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 2019385 okunma
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Cümle Kapısı: Kalbin Kapısı.
"Sonra, sebebi malûm sırrı meçhul, yani bana muamma, tutup bu kapıyı kapatmam." Günümüz dünyasında kalbime dokunan yazarı buldum galiba diyebiliyorum Nazan Bekiroğlu sayesinde. Bekiroğlu bu eserinde önce Konya kapısına giderek Mevlana ve Şems'in yaşamlarına yolculuk yapar. Sonra Hz. İsa'nın yaşamını bütün samimiyetiyle okuyucuya
Cümle Kapısı
Cümle KapısıNazan Bekiroğlu · Timaş · 20212,051 okunma
Reklam
275 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
TOLSTOY VE İLK DÖNEM ESERLERİ ÜZERİNE
Tolstoy'un annesi (Mariya), akıllı, oturup kalkmasını bilen, çirkince bir kadınmış. Olgunluk yaşlarına kadar evlenememiş, fakat her zaman evlenmeyi istemiş. Bir adam bulup evlendikten sonra, adam vefat etmiş. Sonra, Lev'in annesi, tam evlilikten ve erkeklerden vazgeçecekken genç bir adam bulmuş ve onunla evlenmiş. Genç adam bu nispeten yaşlı
Kazaklar
KazaklarLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,195 okunma
280 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Desem ki!
“Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün.” Herkese merhaba, Evet “yaş otuz beş, yolun yarısı eder”, hepimizin aklına Cahit Sıtkı deyince bu mısra gelir. Biraz daha ilgililerimiz bu sözleri söyleyen şairin bile ömrü 46 yıl sürmüş der hatta. Evet günümüz koşullarında genç diyebileceğimiz bir yaşta aramızdan ayrılmış üstat
Otuz Beş Yaş
Otuz Beş YaşCahit Sıtkı Tarancı · Can Yayınları · 202011,4bin okunma
Adalet Gelsin Mi?
Şair İsmet Özel bir konuşmasında şöyle diyordu; Türkiye'de insanlar ne konuştuğunu bilmiyor. Bu sözün yerindeliğini Efsane Cuma'ya yakışır bir örnekle süsleyelim. Büyüklerimiz, insan iyiliği ve kötülüğü de diliyle kendi çağırır der. Çünkü ağızdan çıkan söz dua ya da beddua nispetinde gideceği yere ulaşır. Bu bağlamda insanlar istemedikleri şeylerin gerçekleşmesi için de pekala dua edebilir. Türkiye'de hemen hemen herkes Şeriat gelsin diyor, Lâiğinden tut dinsizine kadar herkes. Özellikle acı hadiseler (cinayet başta... ) yaşandığı zamanlarda Şeriat konusunda sosyal medyada yoğun bir dua halkası oluşuyor. Hep bir ağızdan "Adalet Gelsin! Adalet istiyoruz! Nerde Adalet!" gibi dualar, tepkiler, isyanlar... Hatta muhalefet "adaleti biz getireceğiz" diyerek müthiş bir vaatte de bulunuyor. Biliniyor ki Adalet Allah'ın el-Adl sıfatından gelir. Yani Adl'sız adalet düşünülemez. Adaleti çağıran doğal olarak El-Adl'ı da çağırmış olur. Bu kadar yaygın ve yoğun kullanılan, dilimize yapışmış olan "Adalet"in manasının bilinmeyişini neye yorarsınız bilmiyorum ama okuma oranının %100'e yaklaştığı en parlak dönemimizde okuduğunu anlama oranının yeri meçhul. Rabbim, bu güzel günün hürmetine bilinçli ve bilinçsizce sana ulaşan "Adalet gelsin." yakarışımızı geri çevirme, amin.
198 syf.
4/10 puan verdi
“Hazreti Peygamber’le arkadaşları bu yaşayış tarzı bakımından bütün İslam ümmeti için birebir birer örnektiler. Ve Müslümanlar bu örneğe bakarak O’na uymayı bir vazife sayarlardı.” diyor ve tasavvufun özünü böyle olduğunu da ifade ediyor. Hani bizde var ya, şimdilerde tasavvuf “çuların” tasavvufu satan, satışa çıkan, pazarlamaya çıkanların
İslâmiyetin Geliştirdiği Tasavvuf
İslâmiyetin Geliştirdiği TasavvufÖmer Rıza Doğrul · Kapı Yayınları · 20206 okunma
Reklam
260 syf.
10/10 puan verdi
Ece Ayhan, Bukowski’yi döver abiler!
Ahmet Haşim, Piyale adlı eserinin girişinde bulunan Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar yazısında der ki: “Şiirde anlam aramak, eti için bülbülü öldürmeye benzer.” Aslında bu tanım saf şiircilerin, sembolistlerin savunusu içindir: Asaf Halet, Cahit Sıtkı, Ziya Osman, Ahmet Hamdi, Ahmet Muhip... Ben, Saf Şiir anlayışına sahip olmasa da bu listeye Ece
Bütün Yort Savul'lar!
Bütün Yort Savul'lar!Ece Ayhan · Yapı Kredi Yayınları · 2019675 okunma
(Şair ve ben )&Kemal Sayar
youtu.be/YoQ6RECY0lI İnsan olarak en çetin uğraşımız sahici ve halis olabilmek. Sözü ortamına göre eğip bükmemek, kendi olmak cesaretini gösterebilmek, kalabalığın isterisine kapılıp gitmemek. Selamet der kenarest. Özü sözü bir, hayallerine ve değerlerine sadık insan olarak, iç bütünlüğünü büyütebilmek. Çakallaşmamak. Kendi hakikatine
270 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
YAZIYOR YAZIYOR ÜLKENİN MAKUS TALİHİNİ YAZIYOR
PRANGA Biat, mutluluktur 21 Ocak 2021 Perşembe Fiyatı: 1 lira
100 Soruda Türk Basın Tarihi
100 Soruda Türk Basın TarihiHıfzı Topuz · Gerçek Yayınevi · 197316 okunma
Mona Rosa
Mona Roza Şiirinin Hikayesi ve Sırları Mona Roza Tek Gül anlamına gelir. Bir rivayete göre Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır.. Fakat kendisini yakışıklı bulmadığı için ona bir türlü açılamaz.. Bir gün cesaretini toplayıp aşkını Muazzez Hanım´ a arzeder.. Fakat reddedilince çok üzülür.. Okullar tatil olur.. Muazzez
Reklam
Mona Roza Şiirinin Hikayesi ve Sırları
Mona Roza Tek Gül anlamına gelir. Bir rivayete göre... Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır.. Fakat kendisini yakışıklı bulmadığı için ona bir türlü açılamaz.. Bir gün cesaretini toplayıp aşkını Muazzez Hanım´ a arzeder..Fakat reddedilince çok üzülür.. Okullar tatil olur.. Muazzez hanım Geyve´ de yazlıkta kalmaya başlar..
672 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
West World dizisini izlediniz mi bilmiyorum. Ama eğer izlemediyseniz bence bir an evvel başlamalısınız. Çünkü dizide bir tarafta insanların yarattığı robotlar, diğer tarafta kendi benliğini bulmaya çalışan insanlar. Ama aslında zaten var olan benliklerini açığa çıkarmaktan başka bir şey yapmayan insanlar. Kendini insan sanan, insanımsı robotların
Atatürk ve Türklerin Saklı Tarihi
Atatürk ve Türklerin Saklı TarihiSinan Meydan · İnkılâp Kitabevi · 2010146 okunma
Bazılarının hafızaları kitap gibi, lügat gibi, bilgisayar gibidir. Şiirle iştigal edenlerden bir kısmı ezbere binlerce gazel, beyit okuyabilir. Haşim Nezihi Okay Bey bunlardan biriydi. Epeyce yaşlanmış ve çok konuşur olmuştu. Böyle kimseleri kimse istemez, az oturup kalksın gitsin, der. Ben tam tersi. Onlara ilgi gösterir, dertlerini dinler, türlü sorular sorar, gözleri ışıldayarak eski gün- lerden bahsetmelerini isterdim. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi'ni çıkarırken bilmem hangi akla hizmettir hayatı hakkında hiç bilgi olmayan, kendisinden geriye sadece bir beyit kalmış şairleri dahi esere dahil etmiştik. Haşim Nezihi Bey divan şiirine hakim olduğuna o kadar inanırdı ki, neredeyse tüm divan şairlerini ezberden okur, bilmediği bir beyti kalsın istemezdi. Ben ara sıra onu şaşırtmak-kızdırmak için yukarıda bahsettiğim meçhul şairlerden birinin tek beytini dile getirip "acaba bu kime ait ola, Nezihi Bey, siz bilirsiniz" diye kışkırtırdım. Sinirlenir "yahu Kutlu, nerden bulursun böyle beyitleri, ben bilmiyorum ya, uydurma olsa gerektir'e kadar varırdı. Dergi çıkaran, çıkarmak isteyen, kitap-haber toplayan, kulis bilgisi peşinde koşan, derdini diyecek kimse bulamayan, yalnızlık çeken pek çok ihtiyar-yazar-şair-dergici- kitap tutkunu tanıdım. Tahir Sami Bey'in Özel Hayatı adlı kitabımın vücut bulmasını onlara borçlu olmalıyım.
Sayfa 60 - Mustafa Kutlu anlatıyor..
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.