irem dönertaş

-söyle bakalım küçük ne yapmayı düşünüyorsun büyüyünce -cehennemde çiçeklendirme yapmayı düşüyorum jslfjkdlf
Reklam
Daima dostça yaklaşmak
Güneş ve rüzgâr kimin daha güçlü olduğunu tartışıyorlarmış.Rüzgâr "Ben daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım. Şu karşıda paltolu yaşlı adamı görüyor musun? Paltosunu senden daha hızlı çıkaracağıma bahse girerim," demiş. Güneş bir bulutun arkasına çekilmiş ve rüzgâr bir kasırga şiddetinde esmeye başlamış. O kuvvetle estikçe ihtiyar adam paltosuna daha sıkı sarılıyormuş. Sonunda rüzgâr pes edip durmuş. Güneş bulutların arkasından çıkıp yaşlı adama nazikçe gülümsemiş. Çok geçmeden adam alnındaki teri silip paltosunu çıkarmış. Güneş rüzgâra nazik ve dostça davranışın şiddet ve güç gösterisinden her zaman daha etkili olduğunu söylemiş. Bir damla balın bir galon zehirden daha etkili olduğunu öğrenen insanlar nazik ve dostça davranma yöntemini her gün kullanıyorlar.
Sayfa 137
Devam etmeliyiz .
"Bazen," demiş, “bir şeyler değişir ve bir daha asla eskisi gibi olmaz. Bu da o zamanlardan biri, Mirin. Hayat bu! Hayat devam ediyor. Biz de devam etmeliyiz."
Sayfa 36 - Epsilon

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Müzik ritmi ve akıcılığı ile zevk verir bize. Oysa akışı kesip de bir nota ya da ritmi süresinden fazla uzattığınızda, ritmi bozmuş olursunuz. Yaşam da tıpkı böyle akıp giden bir süreçtir, değişim ve ölüm yaşamın zorunlu parçalarıdır. Onları dışlamaya çalışmak, yaşama karşı gelmektir.
Şakşakçılar devreye girdi. Ankara'nın ismini Atatürk olarak değiştirmeyi önerdiler. Kanun tasarısı bile hazırlandı. Kesinlikle kabul etmedi... "Tarih, zorlanmayı sevmeyen nazlı peridir" dedi. "Bakın İstanbul'un ismi İstanbul ama, İstanbul deyince hemen Fatih Sultan Mehmet'i hatırlıyoruz. Bir ismin dillerde kalabilmesi için şehrin temellerine sığınmasına gerek yoktur" dedi.
Reklam
"Cumhuriyet fazilettir" diyordu. "Cumhuriyet ahlaki fazilete dayanan bir idaredir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık ise korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir" diyordu.
"Artık yaşlanıyorum," dedim ona. "Yaşlandık bile," diye iç geçirdi o. "Sorun şu ki , insan öyle olduğunu kendi içinden hissetmiyor,ama dışarıdan bakınca herkes onu görüyor."
Sayfa 82 - CanKitabı okudu
İçten Dışa Yaklaşımı
Bu yaklaşım şöyle der: Mutlu bir evliliğiniz olsun istiyorsanız, pozitif enerji yayan, negatif enerjiyi dışlayan biri olun. Daha cana yakın, uyumlu bir ergen çocuğunuz olsun istiyorsanız, daha anlayışlı, empatik, tutarlı, sevecen bir anne ya da baba olun. Daha rahat ve özgür bir işiniz olsun istiyorsanız, daha sorumlu, daha yardımsever, daha fazla katkıda bulunan bir çalışan olun. Size güvenilmesini istiyorsanız, güvenilir bir insan olun. Yeteneklerinizin kabul görmesini, yani ikincil büyüklüğü istiyorsanız, önce birincil büyüklüğe, yani karaktere odaklanın. "İçten dışa" yaklaşımı, genel zaferlerden önce özel zaferlerin geldiğini; kendi kendimize söz verip tutmamızın, başkalarına söz verip tutmamızdan önce geldiğini söyler.
Biz dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz; ya da nasıl görmeye koşullanmışsak öyle.
Tutumlarımız paradigmalarımızın sonucudur
Dış davranış ve tutumları değiştirmeye çalışmamız,o davranış ve tutumların kaynağı olan temel paradigmaları incelememişsek,uzun vadede pek işe yaramayacaktır.
Reklam
"Kötülük" ,dedi simyacı, "insanın ağzına giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır."
Sayfa 138 - CanKitabı okudu
Önsezilerin, içinde bütün insan hayatlarının bir bütün oluşturacak şekilde birbirine bağlandığı hayat ırmağının evrensel akışına ruhun yaptığı ani dalışlar olduğunu anlamaya başlamıştı.
Sayfa 95 - CanKitabı okudu
Hani bazen olur ya; yaşanan o an yerleşti kaldı ve tek bir andan çok daha uzun bir süreye yayılıp geçmek bilmedi. Sesler durdu, hareketler durdu, bütün bunlar tek bir andan çok ama çok daha uzun sürdü.
... Örneğin uzak bir gezegenin yüzde 99,unda belli bir yaşam formunun yaşadığını keşfetmiş olsaydık ne düşünürdük ? Bu gezegene o yaşam formunun baskın olduğunu söylerdik. Şimdi dünyaya geri dönelim. Gezegenimiz hakkında ne söylüyoruz? İnsanların baskın olduğunu söylüyoruz. Şimdi, pek çok açıdan rahatlatıcı olan bu düşüncenin sahiden de gerçekliği yansıttığından emin miyiz? Dünyada, biyokütlenin ya da canlı olan her şeyin toplam kütlesinin yüzde 99,7si insanlardan değil, bitkilerden oluşmuştur!
Sayfa 114Kitabı okudu
Bitkiler tüm beş duyuya da sahiptir, tıpkı bizim gibi. Üstelik hepsi bu da değil; 15 başka duyuya da sahipler. Şüphesiz bu duyular bitkilere göre gelişti, insan doğasına göre değil, ancak bu onları daha az güvenilir yapmıyor.
Sayfa 50 - Yeni İnsan YayıneviKitabı okudu
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.