" Yarın şu sahrada dökülecek kanın rengi de akışı da birbirinden farklı olmayacak. Yarın burada bir bedenin, bir bünyenin kendisiyle savaşı çıkacak. Sağ kol ile sol kolun , bir ayak ile ötekinin birbirine acımasızca saldırdığı görülecek. Şah olmuş yahut Sultan; sıfatların ne önemi var. Önemli olan isimdir. Hasan mı Hüseyin mi ? Selim mi
+ Dışa bağımlı mıyız?
- Yok canım! Ne bağımlılığı? Onlar bize bağımlı. Bizimkisi dudak tiryakiliği.
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.
/Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Çocuklarınızı Padişahçı değil Milliyetçi yetiştiriniz.
/Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Bu millet
Ahmet Muhip Dıranas, Cumhuriyet’ten sonraki Türk edebiyatının önemli bir
fikir ve sanat adamıdır. Ki O sadece edebiyatla değil, resim, fotoğrafçılık gibi sanatın pek çok dalıyla yakından ilgilenmiştir. Dıranas’a göre sanat insanoğlunun ferdî ve maşerî ölüme karşı bulduğu tek çaredir.
Dıranas, hocası Ahmet Hamdi Tanpınar gibi, şiirde dil ve
Metnin içeriği hakkında bilgi verebilir...
Son ada okumaya başladığım ilk andan itibaren beni içine çeken bir roman oldu. Kitabın konusu kısaca: Sadece kırk ailenin yerleştiği kimsenin bilmediği bir adada başlıyor. Bu adada insanlar huzur ve eşitlik içinde yaşıyor. Buradaki yaşam hayatın bütün streslerinden uzak, politik ve siyasi çekişmelerin
Bu kitaba iyi yorum ve kötü yorum olmak üzere iki ayrı yorumda bulunacağım.(Kötü yorum tamamen benim şahsi fikrim. Beğenmek ya da katılmak zorunda değilsiniz. Herkes istediğini düşünüyor, yazıyor, konuşuyor. Kötü yorum da benim şahsi fikrim ve bunu yazacağım. Beğenmiyor ya da katılmıyor olmanız beni üzmez, kızdırmaz. Herkes istediğini düşünür. Ama
Sait Faik Abasıyanık’ın on dört öyküsünden oluşan güzel mi güzel bizden bir öykü kitabı Lüzumsuz Adam. Evet belki biraz karamsar gibi gelebilir sizlere ama aslında tam olarak demek istediği karamsarlık değil. Anlaşılamamışlık. Belki de biraz aldanmışlık. Evet tamam biraz da azalmışlık duygusu var. Hayatın kanınızdan çekildiğini ve sizin bunun için bir şey yapmak istemediğiniz gibi bir an gibi.
Sait Faik Abasıyanık’ın Lüzumsuz Adam’ında geçen tüm öyküler İstanbul ve İstanbul çevresinde geçiyor. Her biri bizden bizlerden birer öykü. Okurken o sıcaklığı duyabiliyorsunuz. Bizden anlatılan karakterlerde hep bir şeyler görüyorsunuz. Bu gördükleriniz bazen komşunuz oluyor bazen yakın bir arkadaşınız. Bazen yanınızdan geçen biri oluyor bazen semt bakkalınız oluyor. Ama elbet biri oluyor aklınıza gelen. Doksanlarda çocuk olanları bile yakalayan anlar bulabiliyoruz kitapta. Çok daha öncelerden olsada anlatılanlar, bir şekilde tutacak bir yer oluyor bizlerle. Çünkü o yıllarda hala bir yerlerde az biraz masumiyet vardı. Korkunç gelişmişlik, ürkütücü medeniyet bu zamanlarda ki kadar içimize etmemişti o zamanlar. Hala bir birimizin gözüne bakarak konuşuyor, ahlak nedir ne değildir iyi biliyorduk. Sürekli ötekileşen, ötekileşmeyi sevenler değil, bir arada olmak isteyen bir arada çocuk bir arada insan olanlardık. İşte Sait Faik, Lüzumsuz Adam ile bizi o zamanlara götürüyor. İnsanları eleştiriyor yer yer. Hak ediyorlar tabi. Umutsuzluğa da kapılıyor kimi zaman. Sanırım bu zamanları görmüş o zamanlar.
Ahmet Mithat Efendi bu kitabında özellikle Çingeneler üzerine yoğunlaşıyor.
Herkesin bildiği gibi bir İstanbul Türkünün gözünde bir İngiliz ya da Fransız ama aslında her Frenk, yani Avrupalı, moderndi. Onlar daha asildi. Bir Rum, Ermeni ya da Arap ise muhteşem bir hizmetçi olabilirdi. Tıpkı bu kitabın ana
Son dönemlerin sıkça konuşulan kitaplarından biri Tüfek, Mikrop ve Çelik. Peki nedir bu kitap ? İnsanlık tarihinin 13.000 yıllık tarihi. Yazarın Yeni Gine'de kendisine sorulan basit bir soru üzerine yaptığı otuz yıllık araştırmaların ürünü. Kitapta bizi neler bekliyor?? Çokça bilgi, bolca örnek, yazarın sorguladığı birçok soru ve cevapları aynı
Kitaba baktığımda aklımda ilk canlanan şey Adolf Hitler oluyor. Köprülü'nün, Hitler'e hayranlığı olup olmadığı zihnimi bir süre meşgul ediyor. Sonrasında Nureddin Topçu'nun evinde asılı olan üç fotoğraftan birisinde 2. Dünya Savaşı'nın günah keçisi ilan edilen Adolf Hitler oluşu geliyor aklıma. Almanya hüsrana uğradıktan sonra Milli Şef'in
Afrika Tarihi, özellikle bizim ülkede pek fazla dikkat çekmeyen bir alan olduğu için bu incelemeyi yazmaya karar verdim. İnceleme biraz uzun oldu, şimdiden söyleyeyim.
Afrika, homo sapienslerin dünyaya yayıldığı yer olmasına rağmen gerektiği ilgiyi görmediği kanaatindeyim. Afrika'nın kuzey bölgesinde yer alan Antik Mısır kültürü dışında pek