Medeniyet kimliği, gelecekte gittikçe artan bir şekilde ehemmiyet kazanacak ve dünya büyük ölçüde, belli başlı yedi veya sekiz medeniyet arasındaki etkileşimle şekillenecektir. Bunların içine, Batı, Konfüçyüs, Japon, Islâm, Hint, Slav-Ortodoks, Latin Amerika ve muhtemelen Afrika medeniyetleri giriyor. Geleceğin en mühim mücadeleleri, bu medeniyetlerin birini diğerinden ayıran kültürel fay kırıkları boyunca meydana gelecektir.
Medeniyetler Arasındaki Fay Kırıkları
Medeniyetler arasındaki fay kırıkları, Soğuk Savaş'ın kriz ve kan dökme için flaş noktası olarak benimsediği siyasî ve ideolojik sınırlarla yer değiştiriyor. Soğuk Savaş, Demir Perde Avrupa'yı siyasî ve ideolojik olarak böldüğü zaman başladı; Demir Perde'nin son bulmasıyla nihayete erdi. İdeolojik bölünmesi ortadan kalktıkça, Avrupa'nın bir yandan Batı Hristiyanlığı ve Ortodoks Hristiyanlığı arasında, diğer yandan ise Islâmla kendisi arasındaki kültürel bölünmesi yeniden ortaya çıktı. Batı Hristiyanlığı'nın 1500'lerdeki doğu sınırı, William Wallace'in teklif ettiği gibi, pekâlâ Avrupa'daki en mühim bölünme hattı olabilir. Bu hat, bugünkü Rusya ile Finlandiya ve Baltık devletleri arasındaki sınırlar boyunca uzanıp, daha çok Katolik olan Batı Ukrayna'yı Ortodoks Doğu Ukrayna'dan ayırarak Ukrayna ve Beyaz Rusya'nın içinden geçip Transilvanya'yı Romanya'dan ayırmak suretiyle Batı'ya doğru salınır ve daha sonra, şimdiki Hırvatistan ve Slovenya'yı eski Yugoslavya'nın geri kalan kısımından hemen hemen tüm olarak ayırarak gider. Balkanlar'daki bu hat, tabiî, Habsburg ve Osmanlı İmparatorlukları arasındaki tarihî sınırlara da uygun düşüyor.
Reklam
Medeniyetler Niçin Çatışacak?
Medeniyet kimliği, gelecekte gittikçe artan bir şekilde ehemmiyet kazanacak ve dünya büyük ölçüde, belli başlı yedi veya sekiz medeniyet arasındaki etkileşimle şekillenecektir. Bunların içine, Batı, Konfüçyus, Japon, İslâm, Hint, Slav-Ortodoks, Latin Amerika ve muhtemelen Afrika medeniyetleri giriyor. Geleceğin en mühim mücadeleleri, bu medeniyetlerin birini diğerinden ayıran kültürel fay kırıkları boyunca meydana gelecektir. Vaziyet neden böyle olacak?
Medeniyet saflaşması bu güne kadar sınırlı kalmıştır, fakat büyümektedir ve ciddî ölçüde yayılma potansiyeline sahiptir. İran körfezi, Kafkasya ve Bosna'daki ihtilâflar devam edip gittikçe, milletlerin konumları ve aralarındaki tefrikalar artan bir biçimde medeniyet hatları boyunca husule geldi. Popülist politikacılar, dinî liderler ve medya bu noktada kitle desteğini harekete geçirmenin ve mütereddit hükümetleri baskı altına almanın kudretli bir vesilesini bulmuştur. Gelecek yıllarda, mahallî çatışmalar, Bosna ve Kafkasya'da olduğu gibi medeniyetler arasındaki fay kırıkları boyunca, çok büyük bir ihtimalle daha büyük savaşlara dönüşecektir. Şayet olursa bundan sonraki dünya savaşı, medeniyetler arası bir savaş olacaktır
Samuel P. Huntington, 1993 yazında, Foreign Affairs dergisinde yayımlanan makalesinde şöyle demektedir: "Yeni Dünya'da mücadelenin esas kaynağı öncelikle ideolojik ve ekonomik olmayacak. Beşeriyet arasındaki büyük bölünmeler ve hakim mücadele kaynağı kültürel olacak. Milli devletler dünyadaki hadiselerin yine en güçlü aktörleri olacak fakat global politikanın asıl mücadeleleri farklı medeniyetlere mensup grup ve milletler arasında meydana gelecek. Medeniyetler çatışması global politikaya hakim olacak. Medeniyetler arasındaki fay hatları geleceğin muharebe hatlarını teşkil edecek. Medeniyetler arasındaki mücadele, modern dünyadaki mücadelenin evriminde nihai safha olacak. Medeniyet kimliği, gelecekte gittikçe artan bir şekilde ehemmiyet kazanacak, bellibaşlı yedi veya sekiz medeniyet arasındaki etkileşimle şekillenecektir. Bunların içine Batı, Konfücyus, Japon, İslam, Hint, Slav-Ortodoks, Latin Amerika ve muhtemelen Afrika medeniyetleri giriyor. Geleceğin mühim mücadeleleri, bu medeniyetlerin birini diğerinden ayıran kültürel fay hatları kırıkları boyunca meydana gelecektir." Makalenin tamamı okunup incelendiğinde, Huntington'un bu tezinin ağırlık merkezini "din faktörünün" oluşturduğu görülmektedir. George W. Bush'un 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası, terörizme karşı "Haçlı Seferleri" başlattığını açıklaması da mücadelenin din eksenli ve hedefinde "Ortadoğu" olacağının çok net biçimde itirafıydı.