Yazarın erkek ve eril düşmanlığı, yaşadığı olumsuz ve derbeder olaylara karşı bir karşıt tepkidir. Yazar kendi çapında ve yorulmuş zihni ile bu yapıtı-ki bana kalsa açıkçası bu sanat değil çünkü edebi değeri gerçekten yok denecek kadar az- ortaya çıkartmıştır. Yazarın aynı zamanda öfkesi biyolojik gerçeklerin de önüne geçmiş ancak kendisinin bazı söylemleri bir o kadar da bilimle uymakta. Yazar cümlelerinde boğulmuş, kendi benliği ile çelişmiştir. Virginia Woolf’dan alıntı yapmak gerekirse: “Bir cinsiyeti diğerinden ayrı görmek boşa giden bir çabalamadır ve aynı zamanda kişinin kendi cinsiyetini yüceltmesi çoğunlukla ahmakçadır.” Valerie Solanas’ın yaşadığı sarsıcı olaylar kendisinde çok kalıcı/derin ve mat bir kişilik bozukluğu bırakmıştır. Ancak yazar bu üslubu ile birçok kitleye seslenmiş ve amacının bir kısmını kendisi bile göremeden başarmıştır.