Atsız'ın Haydarpaşa Lisesi'ndeki ilk öğretmenlik yılında, bizim sınıfta edebiyat dersinden galiba sadece iki kişi kaldı. Diğerleri hep iyi not almışlardı. O iki kiși de «şâhane» tembeldi. Yani bütün dersleri kırıktı. Bu sonuçta ne iltimas vardı, ne hoşgörü. Atsız, herkese en az 5 alacak kadar edebiyat dersini öğretmişti. Atsız'ın
«Yüksel ki yerin bu yer değildir Dünyaya geliş hüner değildir.>> Bu beytin veznini bul bakalım. Duru bir Türkçe ile yazıldığı ve 5/5'lik hece veznine de uyduğu için şaşırmak üzereydim. Fakat, benim de aruza karşı yatkınlığım artmıştı. Kısa ve uzun heceleri çabuk bulabildim: Mef'ûlü / Mefâilün / Feûlün. - Aferin! Sana kocaman bir dokuz numara. Ama bu beyti unutma.
Reklam
'akşam yine akşam yine akşam' mef'ûlü mefâîlü feûlün bıktım artık bıktım artık bu işten fâilâtün fâilâtün feûlün
Sayfa 157 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Buyrun Hababam Sınıfına :)
akşam yine akşam yine akşam mef'ûlu mefailü feûlün bıktım artık bıktım artık bu işten fâilâtün fâilâtün feûlün
Sayfa 157 - pdfKitabı okudu
Uzun saatlerin ardından yorgun gözlerin kapanmaya başladığı sırada 2723. beytimi Halet Efendi heyecan ile okudu: Ben aşk güzergehinde hâkem El cümle bilir derûnıı pâkem Tercümesini de şöyle yaptı: "Ben aşk yolunda bir toprak zerresiyim.Herkes bilir ki ben bu yolda kalbi temiz biriyim." Buradaki "derûn" sözcüğünün "iç, gönül, ruhî ve manevî olan şeylerin mekanı" demek olduğunu düşündü birden ve elinde olmadan "Mef'ûlü mefâilün feûlün" diye ölçüyü yineledi. Bütün bu anlamlar gizlilikle örtüşüyordu. İnsanın içindeki şeyler, kalbindeki sevgi ve ruhundaki iman gizli idi. Evet, aradıkları beyit bu olabilirdi, iyi ki tercüme ederken derun'u "kalp" ile karşılamıştı. Aslında bulduğunu bu adamlara hissettirmek istemiyordu. Ne var ki Bay Biri, onun sesindeki heyecandan ve beytin ölçüsünü de tekrar etmesinden işkillenmiş ve "Bu beyitte biraz düşünelim!" deyivermişti.
Sayfa 377Kitabı okudu