Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Küçük İskender
Küçük İskender
Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs Sana bugün bir mektup yazdım: En çok En çok güllerden sözettim
And içerim ki Takibe aldığım kimseyi Takipten vazgeçmeyeceğim; Meğer ki varsınız Takibe değersiniz...
Reklam
“Bugün artık “Almayı da Öğrenme” vaktidir”
Kendimden özür diliyorum.. Yaşadığım süre boyunca hep merhametimin arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada bıraktım. Kimseden bir şey beklemedim, doğrusu bu sanıyordum çünkü. Yaşadıklarımı yaşayamadıklarımı içimde sakladım, sustum bastırdım olsun dedim insanlık bende kalsın. Ben en iyisini yaşatayım ki istemeye yüzüm olsun dedim. Verdim, hep
Okumak
Okumak Ve Tüketmek-1 Hangi kitabı, neden, nasıl, ne sürede okumalıyız soruları, her birimizin zaman zaman zihninde gezinen sorulardır. Çoğumuz tam anlamıyla aç kurtlarız. Hem o kadar açız ki, elimizden gelse, sürahiden süt döker gibi, kafatasımızı açıp içine kitapları aktaracağız. Ama bu mümkün olmadığı için, biz de bari gözümüzü doyuralım diye
Yorulmuşsundur. Bazen boş gün yaratırsın kendine. Bugünkü boş günden hoş bir şey çıktı. Bu başıboşluğa ortak edecek birilerini de buldum. Bakınız, aşağıda:) (Kiminizden bahsetmeyi unutmuş olabilirim, yazım yanlışı yapmış olabilirim; dedim ya boş günüm. Hoş görün.😊) Ece Temelkuran’ın BU DA GEÇER’inden rastgele, şansınıza
"İnsan yüreğindeki baharı kaybedince midesindeki kelebekler de göç edermiş meğer."
Reklam
hayatımda ilk kez birisi bana " kendine çok dikkat et " dedi. anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde... rastgele, yürürken aklına geleyim sızlasın için... zaman sen olmayınca geçmiyor, sen olunca da yetmiyor... üşüyorsan söyle, seni bir kat daha seveyim. bak! papatya mevsimi geldi. mevsimlerden papatyayı severim. sonra seni. sonra
Uzak yerler düşlüyorum. Ve bilerek uzatıyorum yolları. Düşüyorum çoğu zaman, düştükçe düşlüyorum. Düşledikçe büyüyor dünya, biraz daha yaklaşıyorum sona. "Hayat" diyorum kendi kendime iki düş arasıymış meğer; biri uyurken görülen, diğeri uyanıkken. Oysa ben binlerce şey düşlüyorum, bininde de sen. Sen... Güvenimin kırık halkası, sevgimin kopuk bağı.
Tuğay İçyer
Tuğay İçyer
Heotontimorumenos
Uyuyunca geçmeyen acıları varmış Sururi'nin, O da ebedi uykuyu seçmiş. Bir sabah ölüsünü bulmuşlar evinin holünde, Upuzun yere serilmiş yüz kiloluk bir gövde. Banyoda boş bir ilaç kutusu. Beş gün önce öldüğü anlaşılmış otopsisinde Beş gün merak edilmeyecek kadar yalnızmış Sururi. İntiharından beş gün sonra duyduk
19.yüzyıl, Marie Antoinette öleli yıllar olmuş, Victor Hugo “Notre Dame’ın Kamburu” başlığını özenle yazıyor bir kağıda. Jane Austen, Tom Lefroy’un ardından bir cümle daha karalıyor. Serengeti’de sabah koşusuna çıkmış bir aslanın yüz yıl sonrasına dair hiçbir şey yok kafasında. Bir Afrikalı çocuk yere çömelip ağlıyor, babasını götürmüşler meğer. Elbisesi çok kabarık olduğundan, kapıdan geçemiyor İngiliz kadın. Padişah sıkıntıyla başını kaşıyor, Beethoven piyanonun başına oturuyor..
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.