Yeğenim henüz iki yaşında, adı Muhammed. Parka doğru yol alıyoruz. Ailenin ilk torunudur kendisi. Bir dediği iki edilmiyor haliyle. Parkta oynayan çocuklar görüyoruz. Hallerine bakınca Suriyeli ya da Afgan olduklarını anlıyorum. 3 çocuk kendi aralarında top oynuyorlar. Topları bizim tarafa doğru geliyor. Tam yanımıza gelince Afgan oldukları belli
1 aydır buradayım. Birçok taciz içeren mesaj ve yorumlar aldım. İnsan ilk defa şaşırıyor acaba tek miyim diye. Sonradan öğrendim meğer DM'den her pisliği yazıp sonra üste çıkma çabaları varmış. Yeri geldi duyar kasıyorsun dediniz, yeri geldi kuyruk salladın dediniz. Ve bunu dediğiniz için şuan bunlardan korkup susan hemcinslerim var. Utanıyorum, tiksiniyorum aynı toplumda olmamıza. 1 aydır anlatmaya çalıştığım şeyi bu gün https://1000kitap.com/Desss bir iletiyle anlattı ve umarım anlamışsınızdır. Engel attıkca bir yerleri kalkıyor ve üstümüze gelmeye devam ediyorlar. Kimseden korkmadan ileti atın. En azından "boşşş yapalım canım sıkıldı" iletilerini görmekten iyidir.
Hayatın en büyük kuralını bilir misiniz?
Kaçtığınız şeylerin tutsağı olursunuz!
En çok neyden korkarsanız bir gün gelir o yakalar sizi! "Korktuğum başıma geldi," der ya insan. Gelir, gelmeden ölmezsiniz!
Ve hayat, daima sevdiğinizle sınar!
İzaha gereği yoktur bu cümlenin. Okuyan herkes bilir sevdiğiyle sınanmanın ne demek olduğunu.
Hayatınıza küçücük de olsa dokunan insanları bilirsiniz.O insanlarla zaman daha kıymetlidir.
Peki hayatınızdan zaman çalanları bilir misiniz? Eminim ki farkında değiliz.
Eskiden bir günde alınan yollar şimdi en cok 5 saatte alınıyor. Eskiden günlerce süren işlerimiz şimdi çabucak bitiyor. Eskiden haftalarca sürülen tarlalar şimdi bir gunde
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
O kadar yere gittim, o kadar okudum, o kadar insanla tanıştım, bir türlü olmadı… Sonra düşüncelerimi dinleyen insanların varlığını fark ettim. Dinlendim. En büyük mutluluk anlaşılmakmış meğer.