Yüksek tahsil gençlerinin kendi özel kütüphanelerini kurmaya başlamaları gerekir. Rastgele kitap toplamakla kütüphane kurulmaz. Kütüphanede,lügat( sözlük) , ansiklopedi gibi kaynak kitaplar olacak; tarihe,edebiyata,din kültürüne, sanata ait eserler bulunacaktır. Üniversiteyi bitirmiş bir gencin en az bin kitaplık bir kütüphanesi bulunmalıdır.
Yüksek tahsil yapan, ileride bu ülkenin aydın, okumuş diplomalı sınıfının bir parçasını teşkil edecek olan dindar, inançlı gençlerin mutlaka edebi_yazılı Türkçeyi bilmeleri gerekir. Bu da Osmanlıcayı bilmekle olur. Osmanlıca iki şekilde bilinir: Birincisi; İslam- Kur'an yazısıyla okuyabilmek. İkincisi ;zengin Türkçede mevcut olan binlerce , hatta on binlerce kelimeyi ve terimi bilmek.
Reklam
Gençler! Harcanmayınız,kendinizi harcatmayınız! İslam'da kemiyetten ( sayı çokluğu, kantine) önce keyfiyet gelir. Kuru kalabalığın,molozluğun kıymeti yoktur. Bir tek güçlü, vasıflı, üstün,bilge,faziletli adam,bin molozdan daha üstündür...
Ne acayip memleketteyiz! Bir densiz Peygamberimize (Salât ve selam olsun ona) dil uzatsa onun hatırasını koruyan özel bir kanun yok ama Paşa için böyle bir kanun var. Bu, adalet ve eşitlik ilkesine aykırı değil midir?
Sayfa 148
Adam öküz gibi, kereste gibi, odun gibi yaşayarak 100 yılı devirmiş. Beriki gerçek bir insan gibi elli yıl yaşamış. Elbette o elli sene yüz seneden bin kere üstün, uzun, bereketli, meymenetli ve kıymetlidir.
Sayfa 105
Gece saat 10'da pencereden bir baş görünüyor, bir sağa, bir sola, bir de aşağıya bakıyor ve içi çöp dolu poşeti sokağa atıyor. Görgüsüz!.. Bilet almak için kuyrukta bekliyorsunuz. Biri geliyor, hemen gişeye gidiyor bilet istiyor. Sıra mıra dinlediği yok. Çünkü görgüsüz, medeniyetsiz, nezaketsiz bir yarmadır o. Adam bir esnaf lokantasına gidiyor, bir kişinin oturmuş olduğu masaya izin almadan oturuyor. Görgüsüzdür... İlk müşteri fakirce biri, kurufasulye yiyor. Yeni gelen tereyağlı nefis bir İskender kebabı ısmarlıyor. Görgüsüz!.. Genç kadın sokakta, taşıma vasıtasında, pastacıda şuh, seksî, çıngıraklı kahkahalar atıyor o biçim karılar gibi. Niçin böyle zilli zilli gülüyor. Çünkü görgüsüzdür. Herif yeni zengin, türedi. Akşamları lüks restoranlara gidip tıkınıyor. Ertesi gün "Dün filan lokantadaydım, kaburga dolması yedim, üstüne kup griye..." diyerek ballandıra ballandıra anlatıyor. Çünkü görgüsüz, medeniyetsiz, nezaketsiz bir görmemiştir.
Sayfa 27
Reklam
594 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.