Prof. Dr. Mehmet Görmez bir sohbetinde şöyle ifade ediyor durumumuzu:
“Yeni bir uygarlık doğdu. Sanal uygarlık. Bu uygarlık bütün katılımcılarını pasif birer seyirciye dönüştürüyor. Bu uygarlığın en
büyük hareket noktası akıl değil gözdür. En büyük eylemi düşünmek değil bakmaktır. Müşahede etmek değil seyretmektir. Göz bu uygarlıkta bir nazar aracı değil bir arzu, istek, şehvet aracına dönüşüyor. Bu da beraberinde bencilliği, duyarsızlığı, doyumsuzluğu getiriyor. Şiddeti doğuruyor. Bu sanal ekran uygarlığında insan hem kendisiyle hem âlemle ilişkisini hakikat üzerine değil, suret ve görüntü üzerinden kuruyor. Bu uygarlık insan hayatında görsel idraki egemen kılıyor. Görsel idrakin egemenliği, aklın idrakini zayıflatıyor. Kalbin idrakini bir çeşit ölümle karşı karşıya bırakıyor. İnsan idrak sahibi bir varlıktır. İdrak hem mantık hem felsefe hem psikolojinin kavramıdır. İnsan kendisi dâhil dışarıdaki âlemi aklıyla ve kalbiyle idrak eder. İnsandan istenen külli bir idrakle hareket etmesidir. Aklı ve kalbiyle. Yalnız duyu organlarıyla değil. İnsan ancak böyle bir idrakle iman edebilir. Ancak böyle külli bir idrakle madde ve manayı, fizik ve metafiziği,mülk ve melekût âlemini birlikte kavrayabilir.”
Nedir bu insanlıktaki, varlığımızın derinliklerindeki çürümüşlüğün kötü kokusu, bu çamur, bu fırtına? Pisliğin, bir daha kalkmamak üzere, temizliği yaralaması niçin?
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya.
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp
Sen çok güzelsin dedin
Biliyorum, dedi o
Güldün sen, Nereden biliyorsun dedin
O gülümsedi kar gibi
Çünkü seviyorum ben, dedi
Seni, dedi
Seven güzeldir
Yaralandın
O yara geçmiyor.
Yine bir kalp düştü ayaklarıma
Yine bir göz takıldı kaldı yüzüme
Yine bir savaşın kargaşası içinde
Benim aşkım soğuk bir kalbe baskın çıktı
...
Bana diyor, ey sıcak kucak
İşvelerinle mest et beni; sana divâneyim
Ben ona diyorum, hey yabancı
Vazgeç benden; sana bigâneyim
Abdülhamit, İsamcıların tarihte referans alabileceği, siyaseten ve ahlaken en kirli ve en sorunlu isimdir. Çünkü, sadece aydınlanma ve modernleşme yanlılarının değil, Ali Suavi ve Mehmet Akif Ersoy gibi Müslüman kimliği önde olan aydınların bile şiddetle karşı çıktığı, onlara da zulüm uygulayan bir zalimdir. Yeni rejimin referansı yapılmak istenen Abdülhamit, yenilikçi ve devrimci fikirlere sahip olduğu için Mustafa Kemal'i bile tam 4 kez tutuklatıp aylarca zindanlara atan sultandır.
Türk Fırtınası
Nereden bilebilirdim yaşamımın bir fırtına estirmeye ait bir görev olduğunu!
Dokuz yaşında aldım ilk yaramı on iki Eylül sabahında!
O yara büyüttü beni!
Marx, Fransız materyalizminde iki eğilim görür: Birincisi kökenini Descartes'tan alır, doğa bilimine varır. Bu mekanist materyalizmdir. İkinci eğilim kökenini Locke'tan (1632-1704) alır, sosyalizme, komünizme varır.