Biz Müslümanlar, ben öyle görüyorum, Allah ile pek laubaliyiz! Zannediyoruz ki, Cenab-ı Hak oturduğumuz yerden isteyivermekle hatırımız için ilahi kanunlarını değiştirir. Zavallı bizler. Sana emeksizce yaşamak, çalışmaksızın amacına erişmek hakkını, böyle bir ümidi kim veriyor? Müslümanlık galiba. Belki. Öyle ya, Müslümanlar Allah'ın sevgili kullarıdır. Hani Müslümanlık bir kardeşlik husule getirecekti? Nerede? Bugün Müslümanlar kadar dağınık, katılaşmış bir millet var mı? Her tarafta Müslümanlık cehalet, Müslümanlar ise sefalet içinde mahvolup gidiyor... Müslümanlık bize dünya için bir temiz ve yüksek bir yaşam düzeyi vaat ediyordu. Neye vermedi? İşte hep bizim cehaletimiz yüzünden. Müslümanların hepsi cahil; Arabı cahil, Türkü cahil, Kürdü cahil, Arnavut'u cahil, hepsi cahil. Hepimiz kışkırtmaya kapılıyoruz. Hani müminler kardeş idi? O halde nedir Müslümanların bu hali? 350 milyon mu, 400 milyon mu, cihanda bu kadar Müslüman var; şarkta var, garpta var, şimalde var, cenupta var; hepsi ümitsizlik içinde yaşıyorlar. Biz diyoruz ki; "Müslümanız o halde Allah bize üstünlük-başarı vermelidir". Demek sen Müslümanlığınla Allah'ı minnet altında bırakmak istiyorsun. Ne kadar cüret. Ne kadar ahmaklık. Doğrusu, dünya dünya olalı, gafletin cehaletin, körlüğün, sağırlığın bu mertebesi ne görülmüş ne işitilmiştir. Doğrusu, cehlin bu derecesi de mutlaka tahsil ile elde edilmek lazım gelecek. Ah, biz alık Müslümanlar. Nasıl olmuş da bu kadar azim bir kitlenin umumu birden kötürümler gibi, histen hakaretten mahrum kalmış?