Bir Ramazan Hikâyesi
Tanıdığım ve sevdiğim bir abi vardı. Mehmet abi diyelim. Abi dediysem yaşı epey geçkin. Çok babacan, açıksözlü. Önceden okuduğunu ve çevresine göre donanımlı olduğunu biliyorum. Tavırları ve niyetini açıkça belli eden mert bir insan. Öyle ki hakkı için ölümü göze almış trenin önüne yatmış. Tabi önceden sağlam bir müslüman Mehmet abi. Bilgi birikim desen var icraat desen var. Son dönemlerde dini tekeline aldıklarını düşünüp, bir de tersine davrananlar yüzünden soğumuş, uzaklaşmış. Bir gün Mehmet abiyle bir ortama girdik. Tanıdıklarımızda vardı içlerinde. Sevdiklerimiz, sevmediklerimiz. Ben selam verip oturdum. Bir baktım Mehmet abi ne selam veriyor ne de orada olduklarının farkında. Herhalde görmedi dedim kendimce. Kalktık neyse. Kendisine kızmıştım çünkü doğru şeyler yapmasını bekliyordum hep. Sen ne yabani adamsın. Orda cemaat içine giriyorsun bir selam bile vermiyorsun dedim. Bana dedi ki: Selamın ne olduğunu bilirik ağam, benden sana zarar gelmez anlamı da var. Orada benim sevmediğim insanlar vardı. Vallahi benim onlara zararım dokunur ne diye selam vereyim. Şok oldum. Bir gülme geldi. Hoşuna gitti bakim de diyor bir de. Dedim he valla nasıl adamsın sen helal olsun. Yah yah yah diyip güldü.
Mehmet mihri hilav
Hem eski İlahiyat Fakültesi profesörü, hem de avukattı. Dina­mik, alim, avcı, şerefli bir Kürttü. Süleymaniye Kürdü idi, ama Kurmanciyi de güzel biliyordu. Zaten Mehmet Mihri’nin bilmediği dil yoktu sanki. Arapça, Farsça, Türkçe, Fransızca ve Kürtçenin tüm lehçe ve şivelerine hakimdi. Dicle Kaynağı’nı çıkar­dığımda bana yedi tane yazı verdi. 1957 yılında vefatına kadar Irak’ta çıkan Jîn dergisine de muntazaman yazı gönderiyordu. Mehmet Mihri Bey, aynı zamanda avukatımdı da. Fırat Talebe Yurdu’nun aleyhine açılan bir tahliye davasında, mahkemedeki babacan ve insani tutumuyla hakimi etkilemiş ve davayı kazan­mıştı. Müdafaası, aşağı yukarı şöyleydi: “Hakim Bey, bu çocuğun ne kadar insansever olduğunu bilemezsiniz. Yüzlerce fakir fuka­ ra bu yurtta yetişmiş ve halen de yetişmektedir. Şimdi bu çocuk­ların yurdunu ve yuvasını dağıtıp, binayı bu parababalarına mı teslim edeceksiniz? Sizin vicdanınıza bırakıyorum..” Hakim düşünmüş ve Mihri Bey’in insanlığına iştirak etmişti. Parababası, Bursalı fabrikatör İbrahim Yörük ve onun avukatı Yahudi köken­ li meşhur Reşat Atabek pis pis mahkemeden ayrılmışlardı.
Reklam
Ulan mavi maklube ulan, buradan da çıktın ya
Mehmet Sami Erdem tüm bu finans işlerini yaparken özellikle iki öğrencisiyle çalışmış. Birisi Can Akın Çağlar. Peki, kimdir Çağlar? Bankalar battıktan sonra Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı yapıldı. Şimdi nerede? Ekrem İmamoğlu tarafından İBB'ye Genel Sekreter olarak atandı. Diğer isim Murat Ulus. Ali Babacan'ın eski baş danışmanı. Kendisine "Babacan'ın prensi" diyorlar. Ulus, bankalar battıktan sonra aynı Can Akın Çağlar gibi Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Üyesi oluyor. Bir süre sonra, BDDK tarafından "Bankacılık yapma yetkisi yok" denilerek yetkisi kaldırılıyor. Devreye o dönem Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olan Babacan girerek "Kararı değiştirin" diyor. Bir süre direnebiliyorlar. Sonra on dört yıl Takasbank Genel Müdürlüğü yapıyor. Şimdi her şeyi unutun. Bir tek şu yazacağım cümleye bakın: Murat Ulus kimdir biliyor musunuz? Bank Asya'nın kurucu Genel Müdürü.
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
189 syf.
4/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Karşıt okumalarıma bir inceleme ile başladım bu yıla...
Yazardan başlayalım. Günümüzde, kendisinin adını sıkça kullandığı halde, onu pek de okumuş olduğunu sanmadığım bir kitle var. Fikirlerinin tam olarak neye işaret ettiğini kavrayamamış, yüzeysel çıkarımlarla, anakronik yaklaşımlarla bu yazarı bayraklaştıran bu kitle; sorduğumda
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
'ı bana açıklayamıyordu. Ben, kendisi hakkında belgeseller
Türk Tarihinde Meseleler
Türk Tarihinde MeselelerHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 20181,828 okunma
bana onu hatırlatmayın, evet onu, mavi maklubeyi, o utangaç fetöcüyü
1960'larda "türban"ın adı daha "türban" değildi; bu örtüye, Mehmet Şevket Eygi'nin 6. Filo savunucusu yoldaşlarından Şule Yüksel Şenler'in adıyla özdeşleştirilerek, Şule Baş deniyordu. -Türkiye'nin başındaki ağrı- Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencisi Hatice Babacan 1968'de bir ilke imza attı. Başırı örtüp derslere girmeye başlayan Babacan başlangıçta pek fark edilmedi. Kısa bir süre sonra okul yönetimi, Babacan'ın başını örtüp derslere girmesine izin verilmeyeceğini açıkladı. Babacan direndi, erkek öğrencilerle boykota başladı. Dekanlık, 11 Nisan 1968'de Babacan'ın okulla ilişkisini kesti. Türkiye'nin ilk türban eylemcisi ise Şule Yüksel Şenler oldu. Türban savunucusu Şenler, İstanbul'da başlattığı eylemini Anadolu'ya da taşıdı. Mehmet Şevket Eygi ile il il dolaşıp kadınlara tesettüre bürünmeleri çağrısını iletti, türban propagandası yaptı. "Başörtüsü saçı ve gerdanı gizlemeli, vücut hatlarını belli etmeyen manto veya pardösü giyilmeli" diyerek tesettürün ana hatlarını çizdi. O günlerde türbanın adı "Şule Baş" oldu.
Reklam
180 syf.
·
Puan vermedi
RÜSUMAT . Sevgili @mehmetulugturkan dan okuduğum #kayıpsancak sonrası ikinci bir mücadele romanı. Cumhuriyetimizin 100. yıl anısına kaleme alınmış, tüylerimi diken diken eden, damarlarımda akan kan ile gurur duyup #atam ın çocuklarından biri olduğum için şükrettiren bir destan. Vatanımızda özgürce dolaşmanın nasıl mücadeleler ile sağlandığını
Rüsumat
RüsumatMehmet Uluğtürkan · İnkılap Yayınevi · 202345 okunma
384 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Müşahedat kelime anlamı olarak gözle görülen şeyler, görüşler anlamına geliyor. İsminden anlaşılacağı üzere kitap Ahmet Mithat Efendi 'nin birtakım gözlemlerinden oluşuyor. Kitap yazma niyetinde olan Ahmet Mithat bunun için etrafını gözlemliyor ve olayları olduğu gibi anlatıyor. Olayları olduğu gibi anlatmasındaki maksat naturalist bir roman yazmaktır. Karakterler arasında oluşan hikayeyi anlatırken Osmanlı'nın günlük yaşantısına, toplum yapısına da şahit oluyoruz. Bence bu kitabı okunur kılan özelliklerden bir tanesi Ahmet Mithat' ın kendisinin de kitabın bir karakteri olması. Babacan tavrıyla kendini sevdirmesi, olayları birinci ağızdan anlatması kitabı akıcı hale getirmiş. Bunun dışında Ahmet Mithat 'ın çok daha iyi kitaplarını okuduğumu söyleyebilirim. Türk klasiklerine merakınız varsa Müşadehat' ı okuyun, pişman olmazsınız. Ama benim her kitabı okumaya vaktim yok seçici olmam lazım diyorsanız mesela Felatun Bey ve Rakım Efendi eserini daha bir severim.. Öncelikle onu tavsiye ederim. Hepinize iyi okumalar dilerim
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022596 okunma
Eşler arasındaki sevgi ve saygı, eşlerin Allah korkusu, aşkın en büyük olanından daha mutlu edicidir. Haberin olsun! Allah’tan korkan eş, ne güzel dosttur! Evlilik, aşktan ve âşık olmaktan çok daha ötede, çok daha önemli. Aşk insanı değiştirir, sevecen ve babacan kılabilir. Ama evlilik insanı abad da edebilir berbat da.
150 syf.
·
Puan vermedi
Orhan Kemal Türk edebiyatında “kadın” karakterini ön planda tutmuş yazarlardan birisidir. Yine bir kadın karakteri başrolde tuttuğu Cemile kitabı 1930’lu yıllarda Adana’da geçmektedir. Romanımızı analiz etmeden önce kısa bir roman özeti geçmekte yarar vardır. Roman, Çukurova’da bir fabrika ve işçilerinin arasında geçen bazı olay örgülerini bizlere
Cemile
CemileOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20173,839 okunma
Reklam
_Sümerler, Türk'tür. _Tarih 5500 yıl önce Sümer’de başlar. _Sümerce kesinlikle Türkçedir. Prof. Atakişi Kasım _MÖ 2400 yıllarına ait çivi yazılı belgelerde Türk adları bulundu. _Sümerce, Türk, Fin ve Macar dillerine akrabadır. Asurolog Jule Oppert _Atatürk demiş ki: Bırakın şu Asurları! Asurlar Arap cinsinden. Bu Sümeroloji olacak demiş.
Neyse...
2018 seçimlerinden önce ekonomideki durgunluğun ilk etkileri görülmeye başlanmıştı. (...) 2019 yerel seçimlerinde ise (...) ekonomik açıdan önde giden şehirlerde belediyeyi Millet İttifakı'na mensup partiler kazanmıştır. (...) Seçim sonuçlarına göre Ak Parti oransal olarak (...) birinci olmakla birlikte başta Ankara ve İstanbul olmak üzere
Sayfa 332Kitabı okudu
Ben politikacı değilim, politikadan anlamam; mesleğinden nefret ettiğim için mensuplarını da genel olarak sevmem. Ama aziz dostum Vahid Erdem'in her zaman şükran borçlu olduğum tavassutuyla “Yarım saat içinde Konut'ta olsun” diye çağırıp, beni öpmek için ayaklarının ucuna kalkan bu sevimli, müşfik ve babacan başbakanın (Turgut Özal) hayâli, gözlerimin önünden hiç gitmeyecek. Bana gösterdiği ilginin ise, Vahid Bey'e duyduğu güven kadar, Türk mûsikîsine karşı beslediği (bir zamanlar pek yakın görüştükleri Mehmet Yazar ud çalarken birlikte şarkılar söyleyecek kadar) derin sevgiden de kaynaklandığı açıktır. Solo konserime geldiği gece, daha önceden Metin Akpinar-Zeki Alasya ikilisinin “Geceler” oyununa gitmeyi kararlaştırdıkları halde, eşini oyuna gönderip kendisi benim konserime “Cinuçen'e söz verdim” deyip yalnız olarak gelmişti. Bu kadar da değil. On dakika geç kaldığı için, salona girip başlamış olan konserin havasını bozmak istemediğinden, tiyatro müdürünün odasında tam 35 dakika oturmuş, salona ikinci bölümün başında girmek inceliğini göstermişti. Bunun, hele başbakanlık mertebesinde bulunan bir insan için, çok büyük bir sanat saygısı olduğunu ayrıca belirtmeyi dahi zâid bulurum.
Sayfa 304Kitabı okudu
384 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Hace-i Evvel (İlk Öğretmen) ve Yazı Makinası
Murat Menteş:Yüzlerce kitap yazdınız.Sizden "Yazı Makinası" diye söz ediliyor. Yazarı nasıl tarif edersiniz? Ahmet Mithat:Yazar, kürek yerine kalemle çalışan bir ameledir. Derde Deva Randevu 2, Murat Menteş Ahmet Mithat Efendi yazım biçimi bakımından özensiz ve yüzeysel denilse de zamanının yazar bakımından fazla olmadığı gibi yazdıklarıyla birçok yazarmış gibi  edebiyatı kendine bir öz bellemiş ve durmadan yazarak edebiyatımızda farklı ve sohbet havasında naif yazılarla kitaplarında dede-torun veya baba tavrıyla akıcılık sağlayan ender yazarlardandır. Müşahedat kitabı ise önce Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilip daha sonra ise kitap halinde basılmıştır. Müşahedat kelimesinin anlamı ise "gözle görülen,gözlemlenen" anlamındadır.Kitabın adıyla da aşinalığı olan Ahmet Mithat'ın da romanın karakteri olup gözlemlediği olayları natüralist bir anlayışla yazarak ve bazen birden size dönüp nasihatler sunan babacan bir kitap... "Böyle yazarın velev ki yalnız seyirci ve tanık şeklinde olsun, romana karışması Avrupa'da dahi görülmüş şeylerden değil.Bu romanı kaleme aldığım zaman okuyucularım ne kadar beğenecek,memnun kalacak diye düşündükçe sevincimden coşuyorum." Ahmet Mithat Efendi Keyifli okumalar...
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022596 okunma
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.