Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Markopaşa 10 Şubat 1947 Sayı 10
Senin karnın aç olsa, cabinde de bir lira olsa, bir lokantaya girsen. Cebindeki parayı yeter sanıp iki kap yemek yese. Bir de listeye baksan ki, bir buçuk liralık yemek yemişsin. Ne yaparsın? Lokantadan çıkamazsın, rezalet var, akşama kadar da oturamazsın. Elbet bir tanıdık gelir hesabı görür diye, boyuna yemek yersin. İşte Halk Partisi'de öyle. Bir tanıdık çıksın da hesabı görsün diye boyuna yiyor. Lokantadan çıkmaya çoktan razı ama hesap vermekten korkuyor.
Markopaşa 3 Şubat 1947
Adam olmak sırrına bir türlü eremedik Şu ümit ağacından bir yemiş deremedik Çalıştık, çabaladık bir rahat göremedik Hasılı güme gittik, bir hasır deremedik Size apartman, konak, bize delik tavan mı Sizin ki tatlı can da, bizimki patlıcan mı?
Reklam
Markopaşa 27 Ocak 1947 Sayı:8
Biz diyoruz ki: -Dostlar! Kaleminiz, fikrimiz Sterlinin kölesi olmasın. (...) Vicdanımız Doların esiri olmasın. (...) Düşmanın çizmeli istilasını tepelemek kolaydır. Fakat bir kere sinsi sinsi Dolar ve Sterlin emperyalizminin sömürgesi olduk mu, kurtuluş zordur. Biz diyoruz ki: -Kara gözlerimize aşık oldukları için bize Sterlin ve Dolar vermez eloğlu.
İsmet Paşa x Markopaşa
İsmet Paşa'ya karşı Markopaşa'nın şövalyeleri. Milli Şef'in otoritesi önünde Celal Bayar'ın gıkı bile çıkmazken, bu delikanlılar tam bir demokrasi mücadelesi veriyorlar. Hem de nasıl bir çarpıcı mücadele. Vardiya usulü hapse giriyorlar. Biri çıkarken biri giriyor.
Kadro zaten şampiyonlar ligi kadrosu
Markopaşa'daki yazılar imzasızdı. Yazıların hangisi Aziz Nesin'in, hangisi Rıfat Ilgazın, hangisi Sabahattin Ali'nin bilmek, bulmak son derece güçtür.
Marshall Yardımı
ABD'nin, yardım yapacağı ülkelerden ve özellikle de Türkiye'den "bazı istekleri" vardır. Amerikan yardımının kökleşmesi için ve amacına ulaşması için öncelikle Türkiye'deki toplumsal uyanış durdurulmalıdır. Bunun için ilk olarak köy enstitüleri ve halkevleri kapatılmalıdır.
Reklam
Sabahattin Ali'nin Markopaşa'sı bir muhalefet gazetesi idi... O Sırada son derece geçerliydi mizah. Düşünün ki tek parti baskısı altında hükümeti eleştirme olanağı yoktu. İlk kez olarak Markopaşa ile bu çığır açıldı. Marko paşa kapışıldı.
... Taş gibi yatın, kuş gibi kalkın! Çalışın! Hedefe ulaşmak zorundasınız! Hedef Türkiye 'nin topyekûn kalkınmasıdır.
Sayfa 325 - Görkem Yayınları, (Hasan Âli Yücel)
İlyas diyordu ki: "Cahillerle güreş olmaz arkadaş! Onlara 'he hı' deyip geçeceksin. Bir gün gelecek, anlayacaklar!"
Sayfa 154 - Görkem Yayınları
--- Sayın Ilgaz, Hababam Sınıfı'nı yazarken neyi işlemeyi hedeflediniz? --- Hababam Sınıfı bir eğitim yergisidir. Mizah hep beyazdır, olumludur. Mizahta gülme ana öğe değildir. İsteyen ağlar, isteyen güler. Hababam Sınıfı'nda üç şeyin yergisi yapılmıştır: Kopyanın, ezberin, uydurma saygının... Benim mizahım düşündürmeye dayanır. Hababam Sınıfı'nda bize yakışmayan eğitimsel şeylerin yergisini yapıyorum. Ezberleten hocayla alay edilmiştir. Çocukların belleği makina değildir. Ezberin eğitim değeri de yoktur. Bellekten kopya çekmektir. Ezber, kopyayı körükler. Savunma mekanizması gibi... [ Mehmet Saydur--Rıfat Ilgaz / Öğretmen Dünyası dergisi, Kasım 1988 ]
Sayfa 151 - Çınar Yayınları 4.Basım Temmuz 1997Kitabı okudu
Reklam
« Hırsızlığa, dolandırıcılığa, fuhuşa, cinayet ve rezalete müsait bir muhit, demek bir fikrin yayılmasına müsait değildir. Elbette öyle olacak; hastalık ve aşı yanyana bulunmaz.»
Sayfa 197 - Çınar Yayınları, Bizim Değil Sizin Arkanıza Polis LazımKitabı okudu
« Bu memlekette gece hırsızları, kasa soyguncuları namuslu bir gazeteciden daha rahat... Bu memlekette, karısını kızını, anasını avradını bir saat içinde, pırasa gibi doğrayan azıllı katiller bir fikir adamından daha serbest... Bu memlekette, Ankara canavarları, İstanbul kurtları, Beyoğlu itleri bir inkılâpçı münevverden daha mesut...»
Sayfa 196 - Çınar Yayınları, Bize Değil Sizin Arkanıza Polis LazımKitabı okudu
Cumhuriyet döneminin "ilk faili meçhul yazarı" Sabahattin Ali..
« Sabahattin Ali 28 Mart 1948 tarihinde eşine ve Cimcoz'lara mektup yazdı. Sınırı geçip geçmediğine ilişkin imli kart, R.Nuri'ye gelecek; geçtiyse R.Nuri mektupları postaya verecekti. Kart, "geçti" imiyle geldi ama Sabahattin Ali sonradan öğrenildiğine göre 2 Nisan 1948 tarihinde Kırklareli'nin Üsküp bucağının Sazara köyü yakınlarında öldürüldü. Doğrusu hangi tarihte, nerede, nasıl ve kim/kimler tarafından öldürüldüğü tam olarak belli olmadı. Ölüsü, 16 Haziran 1948 tarihinde Çoban Şükrü tarafından bulundu. Ali Ertekin adlı şahıs, 28.12.1948 tarihinde, Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü belirterek katillik görevini üstlendi. Ölüsü 3 ay sonra bulunmuş, 9 ay sonra da cesedin Sabahattin Ali'ye ait olduğu teşhis edilmişti. Ancak katilliğini birisi üstlenmiş olsa da gerçeğin perdesi o gün bu gün yine de aralanmış değildir. Şu kesin ki tam bağımsız bir Türkiye için emperyalizme karşı verilen savaşımda Cumhuriyet döneminin "ilk faili meçhul yazarı" Sabahattin Ali olmuştur. Bir başka açıdan Markopaşacılar her tür baskıyla karşılaşmış; en son, manga komutanı için Markopaşa "sonun başlangıcı" olmuştur.»
Sayfa 165 - Çınar YayınlarıKitabı okudu
' Haftalık Türk - Amerikan Gidiş Geliş Programı'
« Pazartesi: Amerikan zırhlıları, bahriyelileri gelecek Türk inceleme heyeti gidecek. Salı: Dört Amerikan senatörü gelecek, iki milletvekili gidecek. Çarşamba: Amerika'dan naylon kopça gelecek, milyonlarımız gidecek. Perşembe: Amerika'dan borç vaadleri gelecek, ziyafetler, paralar ve pullar gidecek. Cuma: Uçak filoları gelecek, kaçak filoları gidecek. Cumartesi: Kontrol heyeti gelecek, kontrolsüz heyetler gidecek. Pazar: Müşavir ve müşahit heyetler gelecek. Gidecek bir şey kalmadığından ne kalmışsa o gidecek. Amerika'dan geleceklere ve Türkiye'den gideceklere haftanın yedi günü kâfi gelmediğinden, haftanın sekiz güne çıkarılması düşünülmektedir.»
Sayfa 157 - Çınar Yayınları, Ali Baba 2 Aralık 1947 sayı:2Kitabı okudu
Sabahattin Ali, 'Dolandırılmışlar' başlıklı yazı:
« Amerika'dan şehrimizi görmek üzere gelen iki seyyah, Kapalıçarşı'nın alt başından girip üst başından çıkana kadar, paraların altından girip üstünden çıktıklarını, meteliksiz kaldıklarını, yani dolandırıldıklarını sanarak şikâyette bulunmuşlar, dolandırıcıları tanıdıklarını söylemişlerdir. Yapılan tetkik sonunda, Çarşı esnafından normal fiyatlarla mal aldıkları kendilerine anlatılınca: - Demek siz her gün dolandırılıyorsunuz! cevabını vermişlerdir. »
Sayfa 126 - Çınar Yayınları, 6 Ekim 1947. sayı:5Kitabı okudu
405 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.