Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birinci sayfada "Polis Vazife ve Salahiyetleri- Hakiki Şekli Veriyoruz" başlığıyla değiştirilmesi için uğraşılan yasa maddeleri yergi konusu yapılmış. Sekiz maddelik yazının ilk üç maddesi şöyle: Madde (x) - Polis aklına estiği, canının istediği zaman, istediği vatandaşı, istediği yerden kaldırıp çalyaka eder ve yaka paça zifiri, karanlık hücrede keyfi istediği kadar tutabilir. Bu müddet zarfında vatandaş, arayıp soranlara kat'iyen gösterilmez; hayatı ve mematı hakkında bir kelime söylenmez. Madde (x) - Bu tedbire rağmen "Benim suçum ne?" diye soranlar olursa, fotoğrafhaneye götürülür. Orada merkep sudan gelinceye kadar falaka çekilir. Şikayet edemeyecek hale getirilinceye kadar dövmek şarttır. Merkebin gittiği çeşmede su bulması belediyenin insafına kalmıştır. Madde (x) - Bürün bunlara rağmen, vatandaş hala gık diyebiliyorsa, açlıktan iflahı kesilir, tabutlarda ölmeden mezara sokulur. Daha olmazsa, 1000 mumluk ışık altında veya müteferrikada imanı gevretilir.
Nadir Nadi Cumhuriyet'te "Yabancı sermaye nasıl girer?" başlıklı bir başmakale yazmış. Yabancı sermayenin nasıl girdiğini, Nadir Nadi anlamamışsa anlatalım. "Evvela, Hellow Johny, My darling. Yes, Okey girer, arkadan Amerikan zırhlıları girer, bahriyelileri girer. Daha arkadan müşavir heyet, kontrol heyeti, murakabe heyeti girer. Ondan sonra, lüzum hasıl olursa, borç verileceği ne dair haberler vaitler girer. Bu, arada, bazı muharrirler deliğe girer, bazı muharrirler de Türkiye'yi Amerika'nın sınırı olarak gösterirler. Ve nihayet ucu merkezi arzda bulunan asıl kazık girer ki, her kıvranışta biraz daha girer.
Reklam
Diğer sayfalarda "Ucuz Hayat", "Otomobil Acentalığı", "Parlamento' da Yeni Bir Keşif", "Bizim Sokaktaki Fener" başlıklı mizah yazılarıyla aynı türden duyurulara yer verildi. Ayrıca Mim Uykusuz'un yazılarla ilgili karikatürleri uygun aralara yerleştirildi. Bu sayıya bir dava daha açıldı. Markopaşa'nın
Malum · 8 Eylül 1 947 · Sayı: 1 Malum Paşa'nın sahipliğini ve yazı işleri yönetmenliğini Orhan Erkip üstlenmiştir. Adres olarak "P.K. 797 İstanbul" denilmiştir. Gazete, Büyük Doğu Basımevinde basılmıştır. Sayısı 10 kuruş olarak gösterilmiştir.
Mahkemenin 25.06.1947 gün ve 47/265 esas sayılı hükmüyle Sabahattin Ali üç ay hapis cezasına çarptırıldı. Her iki hüküm de Sabahattin Ali'nin avukatları Mehmet Ali Cirncoz ve Mülhime Gökbudak tarafından temyiz edildi. Bunlardan Cemil Sait Barlas ile ilgili olanı kesinleşti. Sabahattin Ali bir süre poliste alıkonuldu. İlkin Sultanahmet, ardından Paşakapısı Cezaevine kondu .Haziran ayının ilk haftasında bir başka duruşmada da Mustaf Uykusuz mahkemeye çıktı. "Dediğin" başlıklı şiirden dolayı 7.Asliye Ceza Mahkemesinde devam eden davanın duruşmasında M. Uykusuz " . . . bu şiiri taşradan okuyucunun gönderdiğini, Aziz Nesin tarafından tadilat yapılarak [düzeltilerek] neşredildiğini" belirtti ve tanıklarının dinlenmesini istedi. Tanık olarak mürettip (dizgici) İlhan Hemşehri, Şerif Hulusi, Kemal Yavaşkan, Aziz Nesin ve Haluk Yetiş çağrıldı. Tanıkların hepsi de şiirin bir okuyucu tarafından gönderildiğini fakat kimin yazdığım bilmediklerini, müsveddenin de kaybolduğunu "belirttiler ( Vatan , 05.06.1947)
Hitlerin Çırağı
Merhumpaşa'nın çıkışının ikinci günü (28 Mayıs 1947) Sabahattin Ali içeri alındı. Sabahattin Ali için Markopaşa'nın 16 Aralık 1946 tarihli sayısında çıkan 'Topunuzun Köküne Kibrit Suyu" başlıklı yazıyla Cemil Sait Barlas'a, 10 Mart 1947 tarihli sayısında çıkan "Biliyor musunuz" başlıklı yazıyla Falih Rıfkı Atay'a hakaretten dava
Reklam
Son sayfada yayımlanan "Tahmil ve Tahliye" başlıklı yazı ise gösterilere neden olacaktır: Recep Peker ve Sadi Irmak'ın seyahatleri esnasında halkın sırtına tahmil ve tahliyeleri, Celal Bayar ve ortaklarının halkın omuzuna yüklenmesi, Falih Rıfkı ve Kumpanyasının halkın başına çıkması ve inmesi işleri eksiltmeye çıkarılmıştır. Şartname parasız olarak Halk Partisi indirme bindirme bürosundan alınabilir. Bu yazı yüzünden Adana'da gösteri düzenlenir. Gösteri, CHP'li Çalışma Bakanı Sadi lrmak'ın katılımı ile kurulan Adana İplik ve Dokuma İşçileri Sendikası tarafından yapılır. Bu protesto mitingi, sendikanın ilk genel kurulundan birkaç gün sonra yapılmıştır. Ulus gazetesi "Çukurova İşçileri Merhumpaşa'yı Takbih Ettiler" başlığıyla haberi verir: "... "Tahmil ve Tahliye" başlıklı yazı, Çukurova işçisi üzerinde çok fena tesir yapmış, bunun üzerine dün bayiler önünde toplanan yüzlerce işçi Merhumpaşa Gazetelerini satanlardan toplayarak ayaklar altında çiğneyip parçalamışlardır. Bu arada belediye önünde toplanan büyük bir işçi kütlesi «kahrolsun komünistler, kahrolsun komünizm" diye bağırmışlardır. Daha sonra işçiler büyük bir intizam dahilinde Kuruköprü'ye kadar yürümüşler, bir taraftan ellerindeki Merhumpaşa sayılarını parçalamaya devam etmişler, diğer taraftan da zehirli fikirleri takbih eden [kınayan] nümayişlerde [gösterilerde] bulunmuşlardır. Çukurova işçisinin asil heyecanını. millet ve memleket severliğini belirten bu gösteri hadisesiz [olaysız) sona ermiştir. [Ulus, 30.05.1947]
Böylece Gazetenin iki yazarı ve karikatüristi içeri girmiş oluyorlardı. Merhumpaşa da zorunlu olarak bir süre çıkamayacaktı. 22 sayı çıkabilen Markopaşa' nın bu birinci devresi ile ilgili olarak ilk açıklama ancak 8 Eylül 1947'de çıkan Malumpaşa'nın 1. sayısında Sabahattin Ali'den geliyordu. Sabahattin Ali "Bir Gazete Çıktı" başlığıyla
Basın Savcılığı, 19. sayıda yayımlanan "Dediğin" başlıklı şiirin şairinin bildirilmesini gazeteden istemişti. Gazete, bu tezkereye süresi içinde yanıt vermediği için hakkında dava açıldı ve mahkeme kararıyla kapatıldı ( Ulus, 29.5.1947). Bin bir zorlukla çıkabilen Markopaşa'nın gerçekte kapatılma nedeni neydi? Bunu da Haluk Yetiş şöyle anlatıyor: "... O zamana göre en büyük baskıyı yapan gazete. ( ... ) Öbür gazeteler bu kadar muhalefet yapamıyorlardı. Etkili de olamıyorlardı. Herkesin ağzında Markopaşa'nın yazdıkları vardı. Ayrıca mizahi olduğu için de, dava konusu olmasına karşın gene bir şey yapamıyorlardı. Zaman zaman, daha sonraları da gördüğümüz gibi hükümetlerin en çok korktuğu yayın araçları arasında mizah başta geliyordu. Mizah insanı bir yandan gıdıklayıp güldürürken, diğer yandan ısırıyordu. Meclis'te bile Markopaşa'da yazılan fıkralar konuşuluyordu. Az şey değildi bunlar. Tek parti dönemiydi. Demokrat parri yeni kurulmuştu. Tan gazetesi iyi muhalefet yaptığı için yıkılmıştı. Bir çok yer susturulmuştu. Arkasından "Gerçek" gazetesi çıktı. O da sıkıyönetim tarafından kapatıldı. Esat Adil'in gazetesiydi Gerçek. Arkasından mizah olarak Markopaşa çıkınca büsbütün tedirgin oldular. Ciddi adamlarla alay ediyor görünüyordu çünkü. Halk üzerinde, yeni bir muhalefetin oluşumu bakımından önemliydi girişim. Halk, yöneticiler için söyleyemediklerini Markopaşa'da bulabiliyordu...
MARKOPAŞA KAPATlLlYOR Markopaşa 22. sayısından başlayarak geçici bir süre kapatıldı. Aslında kapatılış tarihi 16 Mayıs idi. Kapatılış nedeni 19. sayıda yayımlanan "Dediğin" başlıklı şiirdi. Bu şiirden dolayı kovuşturma açılmıştı. Kapatılış öyküsünü, gazeteyi o sırada tüm sorumluluğuyla çıkaran kahramanlardan ikisi, Mim Uykusuz ile
414 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.