Dördüncü sayfadaki "Marko paşa Dert Dinliyor" köşesinde yer alan bir mektup ve verilen yanıt Markopaşa'nın başına geleceklerin önsezisini yansıtıyor: "Büyükçekmece Mimar Sinan köyünde Hasan Acar soruyor: Gazetenize abone olmak istiyorum. Yalnız siz içerde bulunduğunuz zamanlarda çıkmayacak sayıların bedelleri mi iade edilecek, yoksa kalan sayıların ücretleri ile Markopaşa'nın ruhuna fatiha mı okutacaksınız? İvedilikle Markopaşa'nın ilk çıkacak sayısında cevap verilmesini rica ederiz. Markopaşa: Bu vesile ile bütün okuyucularımıza bildirelim ki, canımız çıkmadıkça Markopaşa çıkacaktır. Halen canımızı çıkardıkları halde bile yine Markopaşa'yı çıkarıyoruz. Bu gayretimize rağmen çıkarmazsak borçlu kaldığımız abonelerimize diğer neşriyatı göndermek sureti ile veya nakden ödeyerek borcumuzdan kurtulacağımıza emin olabilirler. Tam üç senedir vaziyet bu şekilde devam etmektedir...
Ciğeri metelik etmez laf ebeleri vardır; bunlar ömürlerince her başarılı işin dedikodusunu yapınağa mahkumdurlar. Dost görünürler, düşmana parmak ısırrırlar. Mücadele kudretinden mahsundurlar, açılan mücadeleye de haserierinden katılamazlar. Şimdi bu sahte dosrlara soruyorlarmış: "Markapaşa'yı neden kapatmıyorlar?" Bu şekilde müphem imatarla fitil vermeye çalışanlar pek iyi bilirler ki, şu dört küçük sayfalık Markapaşa'nın dört bir tarafını faşist neşriyat kuşatmıştır; her türlü iftira ile onu boğmaya uğraşıyorlar. Buna karşılık sahte dostlarımız ne yapıyor; soruyorlar: "Markapaşa neden kapatıl­mıyor muş" dert olmuş. isterlerse, bir istida verip, "gazetemizi kapatın" diyelim. Onlar da zil takıp oynasınlar
Reklam
Birinci sayfadaki bir başka yazı da "Gelecek Zaman Olur ki Hayali Tüyler Ürpertir" köşesinde "Ağustos Böceği ile Karınca" başlığıyla verilmiş. "..1950 yılında, yine bugünkü gibi lapa lapa kar yağıyordu. Ağustos böceği aç ve perişan, soğuktan tir tir titreyerek, karıncanın pencereleri buğu tutmuş apartmanına
Markopaşa, 17 Şubat 1947 · Sayı: l l Bu sayıda, Yeni Sabah gazetesinde Kenan Öner'in (DP İstanbul il başkanı) yazdığı ve Sabahattin Ali'ye çtatığı yazı "Kenan Döner'in Marifetleri başlığıyla konu ediliyor. Üç satırda altı kez saçmaladığı vurgulanarak şöyle deniliyor: "... Bir kere Sabahattin Ali'nin kızıl mızıl olduğunu nereden uyduruyor? Sabahattin Ali sadece bu yurdun ve bu halkın güzelliklerini, iyiliklerini, dertlerini ve bu yurdun ilerlemekten, bu halkı saadete ulaşmaktan alıkoyan yolsuzlukları, çirkinlikleri, tarafsız ve realist bir şekilde yazmıştır. Kenan Öner dürüst bir adamsa bunun bir tek kızıl satırını göstermelidir. ...Sabahattin Ali'nin Ankara'da Nihal Atsız aleyhinde açtığı dava sadece bir hakaret davası idi. ..Hasan Ali Yücel, Sabahattin Ali'yi asla himaye etmemiş, hatta günün birinde, hiçbir kanuni ve idari sebep göstermeden, "görülen lüzum üzerine" bakanlık emrine almıştır... ...Kenan Öner gibi hukukçu ve profesör geçinen bir adamın, bir satırını okumadığı, şahsiyeti hakkında bilgi sahibi olmadığı bir kimse hakkında ve mahiyetini bilmediği hadiseler üzerinde, şunun bunun lafına kanarak kalem yürütmesi, başına değilse bile yaşına yakışmaz. Yazık!
Chp
"Şakalar" köşesindeki yazının başlığı "Çarıklı Erkanıharp". Yazı, Halk Partisi'ne muhalefet özelliğini en iyi gösteren örneklerden: Bir çok çarıklı erkanıharp gördüm, geçende gördüğüm hepsine baskın çıktı. Bu bir kayıkçı idi. Hem küreğini çekiyor, hem siyasetten konuşuyordu. - Bey, dedi, Halk Partisi çekilmeye çokran razı
Sabahattin Ali'nin "Ne İstiyoruz?" başlıklı yazısında anlatılanlar oldukça özet ve bugün için de önemli: ... Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun. Herhangi bir karar alınırken, İzmir'deki ortak tüccar, İstanbul'daki ortak milyoner değil, bu
Reklam
415 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.