"Bizi namuslarıyla okuyanlar, ne olduğumuzu, kiminle birlik olduğumuzu anlamakta güçlük çekmemişlerdir. Ama menfaatlerini namuslarından üstün tutanlara şunu hatırlatmak isteriz ki: Markopaşa içeride ve dışarıda bu milletin dostu olana dost, düşmanı olana düşmandır. Biz ekmeğini alın teriyle kazanan ve yekunu on sekiz milyonu bulan milletle beraberiz. Hasretini çektiğimiz şey ne şarkta, ne garpta, ancak ve yalnız bu vatanın mukaddes topraklarındadır. İnsanlık idealinin ve ilmin vardığı en ileri yollardan geçerek bu milletin kendi saadetini kendine mahsus şekilde kurmasını istiyor, ihtiras ve menfaat düşünceleriyle onu bu yoldan döndürmek isteyenlerle, mizah sahasında mücadeleyi kendimize borç biliyoruz."
SONSÖZ YERİNE Görüldüğü üzere Markopaşa siyasi bir halk gazetesidir. Bu özelliğiyle toplumcu bir özellik taşır. Toplumu direkt ilgilendiren gerçek olaylar konu olarak ele alınıp mizah masasına yatırılmıştır. Konular arasında emperyalizm, sömürü, halkın aldatılması vb. olaylar vardır. Yönetenlerin yanında yönetilenlerden, sandalyeyi çekenin yanında sandalyesi çekilenden yana olunmuştur. Bu yan tutma, halktan yana olmanın ötesinde halktan biri olma, halkın gözüyle bakma ve onun diliyle yorumlamaya kadar varır. Deyim ve deyişlerden geniş ölçüde yararlanılır. Amaç, güldürme değil düşündürmedir. Olaylar gibi kişiler de gerçektir : milletvekilleri, bakanlar, il başkanları, cumhurbaşkanları, yabancı ülke kralları, yöneticiler, valiler, emniyet müdürleri, savcılar, doktorlar, tatlı su enteli dönekler . . .
Reklam
Basın Kanunun 9. maddesinin son fıkrasına muhalif hareket suçuyla açılan dava duruşmasında Sabahattin Ali, bu basımevinin tam bir matbaa olmadığını, yalnızca mürettiphaneden oluştuğunu ve kısa bir süre içinde işletmenin mülkiyetini başkasına devrettiğini belirten bir ifade verdi. Mahkeme, mürettiphanenin matbaa sayılamayacağını karara bağladı ve Markopaşa bu davadan beraat etti. ( 1 8.2. 1947 tarihli Tanin, Akşam, Tasvir ve 4.3.1947 tarihli {Vatan)
Hür Markopaşa • 1 Ağustos 1949 · Sayı: 13 "Hür Markopaşa" yazısının üstündeki "Toplanmadığı için Pazartesi günleri çıkar Siyasi mizah gazetesi" vurgusunun öyküsünü Rıfat Ilgaz, bu satırların yazarına şöyle anlatmıştı: "Toplatma yöntemleri ilerlemiş, basımı bile engellenmeye başlanmıştı. Gazete basılırken toplamaya geliyorlardı. Buna karşı bizim de yeni ve hızlı yöntemler geliştirmemiz gerekiyordu. İşte bunlardan biri, "Pazartesi günleri çıkar" olayıdır. Biz "Pazartesi çıkar" diyoruz ama Cuma'dan basıp el altından piyasaya veriyoruz. . . Ne satılırsa kardı. Böyle dediğimiz için görevliler Pazartesi sabah erkenden geliyor, alıp götürüyor. Oysa elde kalanlar bunlar ... Bir de bakıyorlar ki sokakta herkesin elinde ... Bir süre işimize yaradı ancak. ..
Geri141
414 öğeden 411 ile 414 arasındakiler gösteriliyor.